MESAJ DOLU BİR VEDA MEKTUBU DAHA!
Işık Koşaner'in veda mesajı konuşulurken bir veda mektubunu Vatan'dan Murat Çelik ortaya çıkardı.
Üç yıllık görev süresinin sadece 11 ayını Genelkurmay Başkanlığı koltuğunda geçirdikten sonra istifa eden (emekliliğini isteyen) Emekli Orgeneral Işık Koşaner’in Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) personeline yönelik olarak yayınladığı veda mesajını dün okudunuz.
Genelkurmay Karargahı’ndan Türkiye’nin dört bir yanındaki askeri birimler ile yurt dışındaki askeri ataşeliklere, ‘özel mesaj ’ olarak gönderilen bu veda mektubunu dün kamuoyuna İhlas Haber Ajansı (İHA) duyurdu ve önemli bir habercilik başarısına imza attı.
Ben de bugün, Koşaner ile birlikte Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndan (DKK) istifa eden (emekliliğini isteyen) Emekli Oramiral Eşref Uğur Yiğit’in Deniz Kuvvetleri personeline hitaben yazdığı veda mesajına ulaştım.
Yiğit’in 4 sayfalık veda mesajı dikkat çekici unsurlar içeriyor.
Emekli Oramiral Yiğit, veda mesajının ilk bölümünde, iki yıllık görev süresi boyunca; kuvvetin yapılanması, uluslararası sulardaki görev ve faaliyetleri, modernizasyon, milli gemi inşa projeleri, ar-ge, silah ve elektronik harp sistemleri vb başlıklarda yapılanları anlatıyor.
Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Yiğit, bu girişin ardından mesajına şu ifadelerle devam ediyor:
Kocatepe’nin batışı...
“Değerli silah arkadaşlarım,
Deniz Kuvvetleri ailesi olarak, şanlı tarihimiz içinde Kocatepe’nin batışı, Marmara Depremi gibi milletçe üzüntüye boğulduğumuz, can ve mal kaybına yol açan elim olaylar kadar, sonuçları itibariyle kalplerimizde ve ruhlarımızda aynı derecede üzüntü yaratan son gelişmeleri de birlikte yaşıyoruz.
Asla unutmayınız ki, biz Bahriyeliler, zorlu şartlar altından daha güçlü çıkmasını bilecek kadar güzel eğitildik, kuvvetli dalgalara ve fırtınalara karşı durmayı öğrendik.
Tüm silah arkadaşlarım gibi ben de, Deniz Kuvvetlerimiz’in bu sıkıntılı süreçten tarihin tanıklığında, yüzümüzün akı ile başı dik ve daha güçlü çıkacağından en küçük bir şüphe duymuyorum.”
DKK neden ‘hedef’ oldu?
Son yıllarda yolu, emniyet, savcılık, mahkeme ve cezaevlerine düşen askeri personel içinde ‘denizciler’in yoğunluğu herkesin malumu. Yaklaşık iki yıldır işte o camianın başında bulunan Uğur Yiğit, veda mesajında yaşananlara nasıl baktığını özetliyor, rakamlar veriyor ve gelinen noktaya ilişkin dikkat çekici tespitler yapıyor:
“Milli menfaatlerimizin korunması kapsamında, bilhassa Ege ve Doğu Akdeniz’de kritik görevler deruhte eden ve en güçlü dönemini yaşayan Deniz Kuvvetlerimiz’in; devletimizin stratejik menfaatlerine katkıları nedeniyle sürekli hedef alınarak yıpratılmasının bir tesadüf olmadığını , bu anlamda yaşadığımız sürecin iyi tahlil edilmesi gerektiğini değerlendirmekteyim. 2009 yılı Nisan ayında başlayarak, görev sürem boyunca devam eden davalar nedeniyle, 2’si koramiral rütbesinde 15 amiral, 51 üstsubay (binbaşı ve üzeri), 7 subay ve 3 astsubay olmak üzere toplam 76 personelimin tutuklanması, yüzlerce personelimin ise muhtelif davalar kapsamında soruşturma ve kovuşturmaya tabi tutulması, görev kuvvetlerimizin görev etkinliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Disiplin ve moral kaybından harbe hazırlığa kadar geniş bir yelpazede karşılaşılacak sonuçlara yönelik endişe ve kaygılarım ile bahse konu personelimin masumiyetine ilişkin mesnetli inancımı açık kalplilikle ve doğrudan ilgili tüm yasal platformlarda dile getirmiş olmama rağmen, gelinen durum, Deniz Kuvvetlerimiz’in kurumsal yapısını ve görev fonksiyonlarını derinden etkileyecek bir boyuta ulaşmıştır.”
Son emir ile veda...
Uğur Yiğit, tüm bu bilgileri paylaştığı komutasındaki personel ile şu ifadelerle vedalaşıyor:
“Bu nedenle çok sevdiğim mesleğim ve 52 yıldır şerefle taşıdığım üniformamdan, görev süremi tamamlayamadan ayrılacak olmamın derin üzüntüsünü yaşamaktayım.
Kararımın, devletimizin yüce menfaatleri ve bekası açısından, sadece hukuk boyutuyla değil, daha geniş bir ölçekte değerlendirilerek, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz’in ve dolayısıyla Deniz Kuvvetlerimiz’in geleceğinin güvence altına alınmasına, küçük de olsa bir katkı sağlaması en büyük dileğimdir. (...) Vicdani huzur ile bugüne kadar attığım her imzanın ve aldığım her kararın arkasındayım. (...)
Komutanınız olarak , Atatürk ilke ve devrimlerinin rehberliğinde, cumhuriyetin temel değerlerine, bugüne kadar olduğu gibi sahip çıkarak, emir komuta yapısı içinde daima birlik, beraberlik ve dayanışma ruhu ile birbirinize kenetlenmenizi, Bahriyemiz’in bu zorlukların üstesinden gelip, daha da güçleneceğine olan güvenle; var gücünüzle çalışmanızı, son bir kez emrediyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle, daima gönülden bağlı olduğum ve olacağım Deniz Kuvvetlerimiz’i, geleceğin Türkiyesi’ne layıkıyla taşıyacağınıza olan inancımla başarılarınızın daim olmasını diliyor, veda ediyorum.
Bahtınız açık, denizleriniz sakin, pruvanız neta olsun.