Melih Gökçek'ten cemaate kaset suçlaması! Müslüman kardeşinin tapesini biriktirir mi?
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Cemaat ve paralel yapıyla ilgili yine çok tartışılacak açıklamalar yaptı.
Gökçek, eşinin bir okula isminin verilmesiyle ilgili olan iddialara da sert yanıt verdi
Önceleri kendisine övgüler yağdıran paralel örgütün, 17 Aralık'tan sonra tam tersi bir tavır takınarak hakaret, iftira ve karalama kampanyası yoluna başvurduğunu söyleyen Gökçek, eşinin bir okula isminin verilmesiyle ilgili de konuştu.
TORUNLARIMI O OKULLARDAN ALDIK
Eşinin o okuldan ismini sildirmek için müracaat ettiğini belirten Melih Gökçek, paralel örgütün okullarında eğitim gören torunlarını da bu okullardan aldığını ifade etti.
4 AYRI KASETLE MİLLETVEKİLİNİ İSTİFA ETTİRDİLER
Gökçek, öte yandan, hükümette ve AK Parti'de önemli görevler üstlenmiş bir vekilin şantaj yoluyla istifa ettirildiğini, hatta aldığı duyumlara göre 4 ayrı kasetle kendisine baskı yapıldığını aktardı.
Mansur Yavaş'ın seçim sonuçlarına yönelik itirazları ve yaptığı başvuruları değerlendiren Melih Gökçek, Yavaş için "kendini gündemde tutmak istiyor" dedi.
Gökçek şöyle konuştu:
MANSUR YAVAŞ GÜNDEMDE KALMAYA ÇALIŞIYOR
Gündemde tutmak istiyor kendini. Gündemde kalmak için insanların hislerini tahrik ediyor. Bu çok yanlış bir şey, ayıp bir şey. Sırf kendim şöhret olacağım diye oradaki insanları tahrik etmek son derece yanlış.
Bakın, bir haftadan beri Mithatpaşa Caddesi kapalı. Niye kapalı? Çünkü orada sürekli olay çıkartıyorlar, anarji çıkartıyorlar. Kim yapıyor bunu? CHP'nin adayı yapıyor.
BASIN TOPLANTISI İÇİN ÖZELLİKLE O OTELİ SEÇİYOR
Basın toplantısı için YSK'nın hemen yanıbaşındaki oteli seçiyor. Ve oradaki vatandaşları da önceden Twitter'dan çağırıyor. Bu demektir ki, "gelin arkadaş orada bağırın çağırın, ortalığı birbirine katın". Bunu yapmaya çalışıyor.
Gündemde kalmak için her şeyi yapar. AİHM'e de gider. Ben kendisine tavsiyede bulundum. Rekabet Kurumu'na gitsin başvursun. Kamu İhale Kurumu'na başvursun. Tahkim'e başvurabilir. CAS'a gidebilir. Tüketici Hakları Mahkemesi'ne başvurabilir. FIFA'ya, BM'ye, Amerikan Büyükelçiliği'ne de başvurabilir.
CHP TAMAMEN BARONLARIN KONTROLÜNDE! KILIÇDAROĞLU NE DENİRSE ONU YAPIYOR
CHP'nin artık tamamen baronların kontrolünde olduğunu, Kılıçdaroğlu'nun da kendisine ne söylenirse onu yapmak durumunda kaldığını belirten Melih Gökçek, paralel yapının ise baronlarla işbirliği halinde olduğunun altını çizdi.
Gökçek paralel yapıyla ilgili şöyle konuştu:
PARALEL YAPI BARONLARIN TAŞERONLUĞUNU YAPIYOR
Paralel yapı resmen baronların taşeronu oldu. Türkiye aleyhine öyle enteresan girişimlerde bulundular ki, Türkiye'yi yurtdışında rezil edebilmek, güç durumda bırakabilmek için her türlü operasyonu yaptırdılar. Ki paralel yapı tarafından yapıldığı herkes tarafından biliniyor. Bu konuda kendi ülkelerine resmen ihanet ettiler. Bu resmi bir ihanettir.
ONLAR İÇİN "ÜLKE GİTMİŞ" ÖNEMLİ DEĞİL
Yani onlar için, ülke gitmiş hiç önemli değil. Yeter ki, AK Parti iktidardan gitsin, isterse ülke parçalansın. Bunun da kıymeti harbiyesi yok.
ONLARA YILLARCA YARDIM YAPTIM, DESTEK ÇIKTIM
İnanamadığım, inanmak istemediğim, içimi ızdıraba sokan bir olaydır bu. Ben yıllarca Hizmet hareketine hizmet etmiş, yardım etmiş, özellikle Hizmet hareketi tarafından onlarca defa övülmüş bir insanım.
BİRDEN ALEYHİMDE PROPAGANDA YAPMAYA BAŞLADILAR
"Başkanım, senin bize gösterdiğin muhabbet, sevgi, Türkiye'deki hiçbir belediye başkanında yoktur" denilen bir kişiyim. Ama bu kişiye karşı bile, gittiler sokak sokak, cadde cadde, ev ev aleyhimde propaganda yaptılar.
Ama ne propagandalar. İnanamazsınız. Aklımdan, hafsalamdan geçmeyecek iftiralar atıldı. Bir müslümana yakışmaz bunlar. Ne hırsızlığım kaldı, ne soygunum kaldı. Aileme varıncaya kadar, çocuklarımla ilgili değişik konuşmalar, değişik iftiralar çıktı.
EŞİMİN ADINI OKULA KOYMUŞLARDI
Benim eşimin adını okula koymuşlardı. Ben istemedim. Yapmayın istemiyorum dedim. "Hayır koyacağız" dediler. İstemiyorum kardeşim dedim. "Başkanım biz sizi çok seviyoruz, illa koymamız lazım" dediler, koydular.
Ondan sonra, seçimlerde iki olaya tanık oldum. Bana anlatıldı. Gidiyorlar sağda solda propaganda yapmaya, vatandaş diyor ki "ayıp değil mi bu yaptığınız? Melih Bey size bu kadar yardım yaptı. Eşinin ismini okula koydunuz."
GÖKÇEK BİZİ TEHDİT ETTİ DİYORLAR
"Biz mecburduk onu koymaya" diyorlar. "Çünkü Melih Gökçek bizi tehdit etti. Eğer eşimin ismini okula koymazsanız ben size yardım etmem dedi" diyorlar.
Vallahi billahi yalan. İftiranın daniskası. Başka bir yerde yine oluyor bu. Diyor ki vatandaş "ya bak hanımının ismini buraya koymuşsunuz, şimdi bizden CHP'ye oy istiyorsunuz". Verilen cevap şu: "Nevin Gökçek bizden, ama Melih Gökçek bizden değil".
Böylesine her yerde yalan yanlış uydurmanın nedir ölçüsü?
İSMİMİZİ OKULDAN KALDIRIN DEDİK, TORUNLARIMI OKULARDAN ALDIK
Nevin Hanım da zaten ismini geri istedi. Dedik ki bizim ismimizi taşımayın. Benim iki oğlum Samanyolu'ndan mezundu. İki torunum Samanyolu'nun versiyonu olan okullar var. Atlantik okulları. Orada okuyordu iki torunum. Oğlumla konuştuk, istişare ettik, torunlarımı o okullardan aldık.
Küçücük çocuklara dahi öyle sorular soruyorlar ki, aklınız hayaliniz durur. On yaşındaki çocuğa sorulacak sorular mı bunlar?
CEMAAT'İ İKİYE AYIRIYORUM
Ben Cemaat'i ikiye ayırıyorum. Birisi, gerçekten kendisini hizmete adamış ve hizmete saf olarak her türlü yardımı yapan insanlar. Özellikle esnaf grubunun içinde pırıl pırıl insanlar var. Bu insanlar sırf Allah rızası için yardım ettiler. Gayet iyi biliyorum. Çoğunu tanırım.
Bir de malesef artık beynelmilel güçlerin emrine girmiş, oradan ne talimat gelirse onu Türkiye'de yapmaya hazır olan bir ekip var. Bu ekip için hiç ilke falan yok. Tek ilke Recep Tayyip Erdoğan'ın düşürülmesi.
Bir müslüman, bir arkadaşının hakkında film, kaset, tape, belge biriktirir mi? Kardeşlerinin kusurlarını araştırmak için belge biriktiriyorlar.
Öyle şeyler anlatıyorlar ki inanmak istemiyorum. İspat edemem de.
AK PARTİLİ VEKİLİ O OTEL HER DEFASINDA AYNI ODAYA VERDİ, TESADÜF MÜ?
Mesela AK Partili, lider konumundaki arkadaşlarımızdan bir tanesini 4-5 sefer gittiği otelde, her gidişinde kendisini aynı odaya veriyorlar. Aklımıza neler geliyor neler. Ayrı ayrı zamanlarda 4-5 defa aynı odaya verilmesi tesadüf mü? Koca otel, yüzlerce oda var. Bunlar tesadüf mü? Bana göre değil. Bunu anlayabilmek mümkün değil.
O insan yüzde yüz suçlu bir insan olsa dahi, alnı secdede bir insansa, sen kalkıp bunu yapıyorsan, olmaz bu iş. Vicdan değil bu, merhamet değil.
4 AYRI KASETLE AK PARTİLİ VEKİLİ İSTİFA ETTİRDİLER
Herkesin özel hayatı kendisine ait. Sen kalkıp şantaj malzemesi olarak bunları niye biriktiriyorsun.
Milletvekillerinden bazıları istifa etti. İsmini vermeyeyim. Ama eskiden bayağı önemli mevki ve makamda olan bir kişiye, ben biliyorum, kaç tane hususu dile getirmişler. Bana geldi bilgisi. Şantajla istifa ettirdiler partiden. Şantajla. Kaset şantajıyla.
Rivayet odur ki, dört tane kaset sunmuşlar önüne. Hadi istifa etme de görelim. Adam istifa etti gitti. Ne şimdi bu Allah aşkına? Ne bu.