11 Nis 2012 09:19
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:31
MEHMET YILMAZ'DAN ETEK ELEŞTİRİLERİNE SERT YANIT! ''AKLINIZ BACAKTAN BAŞKASINA ÇALIŞMIYOR''
"Akılları fikirleri bacaklarının arasına yoğunlaşmış ve yandaş medyada buna takılacaklarını biliyordum"
Son derece gereksiz bir polemik
İSKOÇYA ’ya gittiğimde İskoçların yerel giysisi “kilt” giydim, fotoğraflarımızı Ertuğrul Özkök ve Güneri Cıvaoğlu yayımladı.
Yabancı ülkelere gittiğimde yerel giysileri denemekte bir sakınca görmem. Milyonlarca insanın kendi ulusal kültürlerinin bir parçası olarak giydikleri bir giysiden neden rahatsızlık duyayım ki?
Bu nedenle Fas’ta cellaba da giydiğim oldu, Hint yarım adasında şalvar kamiz de. Körfez ülkelerinde Arap gibi, Orta Asya’da Kırgız gibi dolaştım, hiç de rahatsız olmadım.
İskoçya’da kilt giyip fotoğraf çektirirken, akılları fikirleri bacaklarının arasına yoğunlaşmış ve yandaş medyada kendisine bir yer edinmiş bazı tiplerin bu konuya takılacaklarını da biliyordum. Nitekim öyle de oldu.
Kiltli fotoğraflarımızı görünce akıllarına sadece bacaklarımıza bakmak gelmiş, iki üç gündür bununla meşguller.
Bu tiplerin çevrelerindeki kadınların neden her yerlerini kapatarak, sıkı sıkıya örtünmeleri gerektiğini böylece bir kez daha anlamış oldum. Çünkü belli ki akılları başka hiçbir şeye çalışmıyor.
Erkek olanların böyle yazmalarına şaşırmadım ama elde ettiği fotoğrafı yayımlarken aynı espriyi yapmaya çalışan bir kadın yazarı ise hiç anlayamadım. Böyle bir fotoğrafa bakıp da “eteklik” ve “bacak güzelliği”nden başka bir şeyin aklına gelmemiş olması tuhaf! Belli ki “maço kültürün” etkisinden uzak kalmayı başaramamış, yazık.
Merak ettim, Körfez’deyken cellabiye giyerek çektirdiğim fotoğrafımı görselerdi, “Aaa Mehmet’e bak, entari giymiş” mi diyeceklerdi?
Haberleri olsun, benzemeye çalıştıkları Arap erkeklerin tümü Mekke’de bile öyle dolaşıyor, altına da parmak arası terlik giyerek!
Mehmet Y. YILMAZ / HÜRRİYET
İSKOÇYA ’ya gittiğimde İskoçların yerel giysisi “kilt” giydim, fotoğraflarımızı Ertuğrul Özkök ve Güneri Cıvaoğlu yayımladı.
Yabancı ülkelere gittiğimde yerel giysileri denemekte bir sakınca görmem. Milyonlarca insanın kendi ulusal kültürlerinin bir parçası olarak giydikleri bir giysiden neden rahatsızlık duyayım ki?
Bu nedenle Fas’ta cellaba da giydiğim oldu, Hint yarım adasında şalvar kamiz de. Körfez ülkelerinde Arap gibi, Orta Asya’da Kırgız gibi dolaştım, hiç de rahatsız olmadım.
İskoçya’da kilt giyip fotoğraf çektirirken, akılları fikirleri bacaklarının arasına yoğunlaşmış ve yandaş medyada kendisine bir yer edinmiş bazı tiplerin bu konuya takılacaklarını da biliyordum. Nitekim öyle de oldu.
Kiltli fotoğraflarımızı görünce akıllarına sadece bacaklarımıza bakmak gelmiş, iki üç gündür bununla meşguller.
Bu tiplerin çevrelerindeki kadınların neden her yerlerini kapatarak, sıkı sıkıya örtünmeleri gerektiğini böylece bir kez daha anlamış oldum. Çünkü belli ki akılları başka hiçbir şeye çalışmıyor.
Erkek olanların böyle yazmalarına şaşırmadım ama elde ettiği fotoğrafı yayımlarken aynı espriyi yapmaya çalışan bir kadın yazarı ise hiç anlayamadım. Böyle bir fotoğrafa bakıp da “eteklik” ve “bacak güzelliği”nden başka bir şeyin aklına gelmemiş olması tuhaf! Belli ki “maço kültürün” etkisinden uzak kalmayı başaramamış, yazık.
Merak ettim, Körfez’deyken cellabiye giyerek çektirdiğim fotoğrafımı görselerdi, “Aaa Mehmet’e bak, entari giymiş” mi diyeceklerdi?
Haberleri olsun, benzemeye çalıştıkları Arap erkeklerin tümü Mekke’de bile öyle dolaşıyor, altına da parmak arası terlik giyerek!
Mehmet Y. YILMAZ / HÜRRİYET