13 Mar 2009 11:38 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:35

MEHMET TEZKAN'LA HINCAL ULUÇ ARASINDAKİ 'ADAM GİBİ GAZETE' POLEMİĞİNE RUHAT MENGİ'DEN SERT DALIŞ!..

"Adam gibi gazete" nasıl oluyor Hıncal?

"Adam gibi gazete" nasıl oluyor Hıncal?


Sabah Gazetesi yazarı Hıncal Uluç arkadaşımız, VATAN yazarı Mehmet Tezkan´ın bir yazısına kızarak VATAN´a ve bu gazeteyi kurmak üzere SABAH´tan ayrılan yazarlara veryansın etmiş.

Edebilir tabii, "sözüm ona demokratik" bir ülkenin "sözüm ona demokratik" insanları olarak herkesin her şeyi söyleme hakkı var. Küfür, hakaret, doğru, yalan her şey yazılıyor, söyleniyor nasılsa, ölçü-ilke vs. hak getire!

Ama SABAH´ta 13 yıl köşe yazarlığı yapmış ve bu yıllar zarfında maaşından, sebepsiz yere atv´deki başarılı programının kesilmesine (Tansu Çiller, kıskançlıklar gibi "neden olmaması gereken nedenler" vardı aslında) ve hiçbir açıklama yapılmadan yıllarca bu kanalın kapısının yüzüne kapanmasına kadar her türlü haksızlığa susmuş biri olarak söylediği bazı lafları yutamayacağım.

Yazısına "SABAH´ı yok etmek için bir sabah gazetenin içini boşaltıp gittiler. Ama Sabah yaşadı, onlar gazetelerini yaşatamadılar. Aydın Doğan verdiği borçları geri alamayınca Vatan´a el koydu" cümleleriyle başlamış. Doğrusu her şeyden önce, yıllardır "Ercan Arıklı tarafından VATAN´a davet edildiğini" her fırsatta gururla anlatan ve adeta "istediği şartlar sağlansa her an gelebilirmiş" havası yaratan birinin (ki şu anda "hayır, ben gazetemi bırakmam" cevabı gayet kolaydır) VATAN´a bu kadar saldırması, iyi tanıdığı arkadaşlarını, meslektaşlarını acımasızca suçlaması oldukça şaşırtıcı.

Her ne kadar artık bu ülkede olup bitenlere bakınca hiç kimse ve hiçbir şey bizi kolay kolay şaşırtmıyorsa da...

Bu cümleyi yıpratmak amacıyla sık sık kullananlar var açalım onun için: VATAN´ı kuracak olan yazarlar bir sabah gazetenin içini boşaltıp (ne demekse) gitmediler. Gazetenin sahibi yasal sorunlar yaşadığı sırada "Biz bu konulara ortak olmak istemiyoruz" diyeceklerine gazete ayakta dursun, sarsılmasın diye orada kaldılar. İcabında aylarca maaş almadan çalıştılar ama gık çıkarmadılar. (Hıncal Uluç´un hiç "maaş almadan çalıştığı bir ay" oldu mu acaba?)

"Acaba Sabah batıyor mu, başka gazeteye mi geçsek" diye endişe edenlere güvence verdiler.

GÜLDÜRME BİZİ

Ne zamanki Sabah´ın patronu Dinç Bilgin gazetesinin başına döndü ve gazeteyi tanımadığımız, bilmediğimiz bir iş adamına satacağını açıkladı, işte o zaman VATAN´ı kuran yazarlar "Biz bilmediğimiz, asıl işi gazetecilik olmayan, gelecekte ne tür işler yapacağı bilinmeyen bir patronla çalışmak istemiyoruz" diyerek ayrılmaya karar verdiler. Ki daha sonra birçok olay bu kararın haklılığını ortaya koymuştur. Peki soruyorum şimdi; gazetecilerin, yazarların özgür iradeleriyle geleceklerine karar verme hakları yok mudur? Hıncal Uluç izin vermez mi, yoksa herkesi "köle" mi sanıyor?

"Sabah yaşadı, onlar gazetelerini yaşatamadılar"a gelince... Hıncal Uluç´a "güldürme bizi" diyeceğim. Önce TMSF´den gelen kamu imkânlarıyla, sonra iki devlet bankasının içi boşaltılarak (bak "içini boşaltmak" burada cuk oturuyor) satıldığı ve -Başbakan´ın damadının da yönetici olduğu- devlet gibi zengin yeni patronunun imkânlarıyla promosyona boğulan, bunun yanında kıyaslanamayacak sayfa sayısı, verdiği ilaveler, televizyonla reklam ve gelir desteği ile YA-ŞA-TI-LAN ve hatta şaha kaldırılan bir gazeteyle adil yarış mümkün müdür?

VATAN´ı kuranlar için siyasetçiler gruplar halinde destek aramak üzere Katar Şeyhi´ne gitmedi, devlet bankasından krediler verilmedi. Gazeteciler tarafından borçla harçla kuruldu, "parasız dağıtılmadan", bazı gazeteler gibi "iktidara destek amaçlı" dağıtılmadan, başbakanlara, iktidara yağdanlık yapmadan onuruyla 6 yıl içinde Türkiye´nin en prestijli, en güvenilir 4-5 gazetesinden biri oldu.

Peki Hıncal Uluç´a göre "adam gibi gazete" nasıl olunuyor acaba? İktidarların sesi olarak, onlar adına "seçim propaganda broşürü" gibi bedava dağıtılmaya filan razı olarak mı? Anlatsa da öğrensek.

Ha bir de... "Bütün gazeteler yaşamalı" diyor. Hayır, hiç de şart değil, sadece "iyi olan, hakkıyla kazanan, meslek ilkelerinden sapmayan, basına neden `4. güç´ dendiğini unutmayanlar" yaşamalı.

Diğerleri sadece utandırıyorlar çünkü!

Bunca yıllık meslek geçmişine rağmen gerçekle yalanı karıştıranlar da şaşırtıyorlar...

Acaba bu kadar olaydan sonra "hâlâ orada kalmasını anlamayanlara açıklama bulmaya mı çalışıyor" diye düşünüyor insan!


RUHAT MENGİ/VATAN