Mehmet Ocaktan 'Pelikan Dosyası'nı paylaşan yazarlara yüklendi: Kullanışlı aptallar
Davutoğlu'na yakınlığıyla bilinen gazeteci Mehmet Ocaktan, Pelikan dosyasını paylaşan Erdoğancı yazarları "kullanışlı aptal" ilan etti.
Davutoğlu'na yakınlığıyla bilinen Karar gazetesinde yazan Ocaktan,
geçmişten bugüne muhafazakar kesimin uğradığını iddia ettiği
mağduriyetleri anlattığı yazısının son bölümünde "Pelikan
Dosyası"nı andıça benzetti ve bu bildiriyi paylaşanları "kullanışlı
aptal" olarak tanımladı.
Davutoğlu'nu ve yakın isimleri hedef alan Pelikan Bildirisi AKP
içinde tartışma başlatmış, sürecin sonunda Başbakan Davutoğlu
istifa etmişti. Söz konusu bildiriyi Cemil Barlas ve Hilal Kaplan
gibi "Erdoğancı" isimler paylaşmıştı.
İşte Ocaktan'ın bugünkü yazısı:
Galiba bu ülkede bazı şeyler hiç değişmeyecek. Türkiye’deki yönetim
aygıtının neredeyse temel yazılımını oluşturan ‘darbeci’ ve
‘andıç’çı yaklaşım belli dönemlerde geriletilmeye çalışılsa da, bir
gün ansızın siyasetin kapısını çalabiliyor.
Giderek şöyle bir genel kanaat oluşmaya başladı: Türkiye’de her şey
değişir ama siyasetin ve siyasetçinin itilip kakılması, kişilerin
itibarsızlaştırılması hiç değişmez.
Darbelerin toplumun bütün kesimlerinde büyük mağduriyetler ve
tahribatlar yarattığını biliyoruz. Ancak esas büyük yıkım siyasette
gerçekleşmiştir. Zira darbeler yoluyla siyasetin ana damarlarının
kesilmesiyle toplumda derin fay hatları oluşmuş ve uzun yıllar bu
tahribatın izleri silinememiştir.
Kuşkusuz darbeler öncesi ve sonrasında kıyımların en acımasız
araçlarından birisi de en kaba yöntemlerle işletilen ‘andıçlar’
olmuştur. 28 Şubat andıçlarıyla kimlerin nasıl hedef gösterilerek
giyotinin ağzına sürüldüğü hala hafızalarımızda canlılığını
koruyor.
***
Öylesine acımasız bir dönem ki gazeteciler, aydınlar, sivil toplum
temsilcileri, siyasetçiler tamamen yalana dayalı kirli yöntemlerle
önce itibarsızlaştırıldı, hedef gösterildi sonra da operasyona tabi
tutuldular. İşin en dramatik tarafı da bu andıç kepazeliklerinde
taşeron olarak gazetecilerin ve siyasetçilerin kullanılmış
olmasıdır. Yani gazeteciler, gazetecilere, siyasetçiler de bir
bakıma siyasetçilere kırdırılmıştır.
İşte 2002 yılında AK Parti iktidarıyla birlikte bir taraftan
‘andıç’ yaraları sarılırken, bir taraftan da siyasetin tepesinde
sallandırılan ‘vesayet giyotini’ ortadan kaldırıldı. Bunun
sonucunda doğal olarak demokrasinin standartlarının yükselmesiyle
birlikte siyaset de normalleşmeye başladı.
Uzun kıyıcı dönemlerin ardından artık toplumun darbe ve andıçlardan
yorulduğunu ve çok tabii olarak sivil siyasetin kıymetinin daha iyi
anlaşılacağını ve demokrasi ikliminin herkese iyi geleceğini
sanıyorduk.
***
Ama yanılmışız, tam vesayetten kurtulduk derken bir gün baktık ki,
devletin kılcal damarlarına kadar işleyen paralelci virüs bir başka
‘vesayet’ anlayışıyla bir kabus gibi demokrasinin üzerine
çöküverdi.
Devletin kurumlarını ele geçiren örgüt tarafından hazırlanan
kasetler, tapeler, dinleme kayıtları vasıtasıyla siyasetçilere,
işadamlarına, sivil toplum örgütü mensuplarına, gazetecilere,
bakanlara, başbakanlara itibar suikastı yapıldı, yani
andıçlandı.
Neyse ki siyasi iktidar tehlikeyi fark etti ve paralel örgütle
ciddi bir mücadele başlattı. Zaman zaman süreçle ilgili sulandırma
emareleri ortaya çıksa da, artık paralelle mücadele bir devlet
politikası haline dönüşmüş bulunuyor.
Ancak ne hazindir ki sanki bu ülkenin itibar sahibi insanları,
değerli kurumları önce 28 Şubat, sonra da paralel örgüt tarafından
ahlaksız, hukuksuz saldırılarla şeytanlaştırılıp hedef haline
getirilerek büyük mağduriyetlere maruz bırakılmamışlar gibi şimdi
de ‘Pelikan bildirisi’ gibi şeytani yöntemlerle yine siyasetçiler
ve gazeteciler andıçlanıyor.
Talihsizliğe bakın ki yeni ‘Pelikan andıç’ı kepazeliğinin ortakları
ve taşeronları da yine gazeteciler... Kısacası değişen pek fazla
bir şey yok, sadece takvimlerdeki tarihler değişmiş, bir de
kullanışlı aptallar.