MEHMET METİNER HANGİ GAZETEDE KÖŞE YAZMAYA BAŞLADI?
Şamil Tayyar'dan sonra Ak Partili bir diğer milletvekili Mehmet Metiner de yazarlığa döndü..
AK Parti milletvekili Mehmet Metiner Yeni Şafak gazetesinde köşe yazarlığı yapacak. İşte Metiner'in Yeni Şafak'taki ilk köşe yazısı...
PKK için sonun başlangıcı!
PKK AK Parti hükümetinin attığı adımlarla istismar
alanlarının kurutulduğunu gördükçe terörü tırmandırıyor.
Dağlıca saldırısı bunun tipik bir örneği.
Alçakça bir saldırı bu...
Barış ve çözüm sürecine yönelik haince bir saldırı bu...
Kardeşliğimize yapılmış kanlı bir suikast bu...
Zamanlaması elbette manidar.
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun ’siyasi müzakere’ kapısını aralamaya
dönük çabalarına Ak Parti lideri ve Başbakan Erdoğan’ın verdiği
koşulsuz destekle başlayan yeni bir çözüm süreci...
Kuşkusuz Başbakan Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun beklemediği/öngörmediği
bir hamleyle siyasi müzakere kapılarını ardına kadar açık tutarak
toplumda yeni bir umudun doğmasına yol açtı...
Hükümetin TRT Şeş’ten sonra attığı en cesur adım: Kürtçe seçmeli
ders...
Tam da bu süreçte Leyla Zana’dan gündeme bomba gibi düşen
sözler...
Zana’nın PKK’yı çözümsüzlüğün değil çözümün bir parçası olmaya
çağıran açıklamaları ve bu meyanda PKK’nin silah siyasetine yönelik
eleştirileri PKK açısından yenilir yutulur şeyler değildi.
Eminim ki PKK’yı asıl çileden çıkartan, Zana’nın Başbakan Erdoğan
liderliğine yaptığı övgülerdi. Hükümetin sorunun çözümüne yönelik
attığı adımları önemsediğini belirten Zana’nın Başbakan için
söylediği, ’Bu işi ancak Erdoğan çözer!’ yollu açıklamaları PKK’nın
asla hazmedeceği şeyler değildi.
Bu sözler, PKK’nın tıpkı Ergenekoncular gibi Ak Parti’yi birinci
düşman konumuna oturtan siyasetine yönelik kendi mahallesinden
yüksek sesle yapılan ilk eleştiri olma özelliğini taşıyordu.
Öcalan tarafından PKK’nın yeni amentüsü olarak ilan edilen
’Demokratik Cumhuriyet’ söyleminden sonra PKK’nın dağda kalmasını
gerektiren bir amacının olmadığının, işte bu yüzden gençleri ölüme
göndermenin vicdansızlık olduğunun Zana’nın ağzından dökülmesi PKK
liderleri için tehlike çanlarının çalması anlamına geliyordu.
Çünkü bunu söyleyen herhangi biri değildi.
Leyla Zana PKK’nın Kandil’deki savaş baronlarının gözünde belki cim
karnında bir nokta bile olmayabilir, ama Zana’nın isminin halk
nezdindeki itibarı ve etkisi biliniyor.
Zana bir şey söylediğinde sadece Türkiye’de değil uluslararası
camiada da güçlü bir karşılığı olabiliyor.
PKK’yı korkutan da bu.
İlk defa Zana yüreğini ve vicdanını kuşanarak PKK’nın çözümsüzlüğü
derinleştiren ölüm siyasetine meydan okudu.
Bu sözlerin tartışılacağı bir ortam olmamalıydı o yüzden.
Ölüm kusan silahlar tekrar konuşturulmalıydı.
Aklın önüne öfke geçirilmeliydi.
Zana gibilerin yükselttiği/yükselteceği seslerin de önü
kesilmeliydi böylelikle.
Bu sözlerin tartışılabileceği demokratik bir ortam, PKK’nın dağdaki
varlığını da, ölümden beslenen siyasetini de, tıpkı
Ergenekoncu-ulusalcılar gibi AK Parti düşmanlığı eksenine oturtulan
duruşunu da fena halde tartışmalı hale getirecekti.
Bu tartışmadan kaybederek çıkacağını herkesten çok PKK liderleri
biliyor elbet.
Herkes şunu bilmeli diyorum:
PKK’yı silahla değil ancak siyasetle bitirmek mümkün.
PKK/BDP canibinin kendisini siyaseten bitirecek demokratik açılım
sürecinden duydukları derin memnuniyetsizliğin sebebi de bu.
PKK’nın beslendiği bataklık kurutuluyor.
PKK artık elindeki silahlarla gün geçtikçe siyaseti dizayn etme
veya hükmedeceği bir bölge elde etmek imkanından uzaklaştığını
görüyor.
PKK’nın amacı, Kürtlerin temel haklarının verilmesi değil asla.
PKK’nın tek amacı, üzerinde hakimiyet kuracağı bir siyasi-idari
birime, yani bir bölgeye sahip olması.
PKK’nın umurunda değil Kürtler ve Kürtlerin kazanımı. Eğer öyle
olsaydı Barzani ve Talabani’ye düşmanlık gütmezdi. Suriye’de hak ve
özgürlük isteyen Barzani yanlısı Kürtlere karşı Baas rejiminin
yanında yer almazdı.
PKK’nın tek amacı, silah marifetiyle Kürtlerin üzerinde hakimiyet
kurmak. Kurduğu baskı rejimi sayesinde kendine uygun Kürt yaratmak!
Kendisi gibi düşünmeyen Kürtleri, bir biçimde kendisine muhalif
olan Kürtleri de acımasız bir tasfiye ve imha operasyonuna tabi
tutmak!
Dağlıca saldırısını doğru okumak gerek...
Bu saldırı PKK’nın bitmediğini/bitmeyeceğini göstermeyi amaçlayan
bir saldırı değil.
Bu saldırı, PKK’yı siyaseten bitirecek bir sürecin önünü silahla
tıkamak isteyen bir girişimin adıdır.
Zamanlamasına herkes çok dikkat etmeli.
PKK’nın kızgınlığı, elindeki argumanların bir bir alınmasından
kaynaklanıyor. Anadilde eğitimin dışında artık PKK/BDP canibinin
elinde ne kaldı söyler misiniz?
Elimizi çabuk tutmalıyız. PKK’nın derinleştireceği terörle bizi
teslim almasına izin vermemeliyiz.
Bugün atılan adımlar dün atılmış olsaydı Türkiye farklı bir yerde
olurdu. Bugün atacağımız adımları da yarına ertelememeliyiz
diyorum.
Demokratikleşme sürecini PKK’yı yok varsayarak nihayete
erdirmeliyiz.
Başka türlüsü PKK’nın döşediği mayın tarlasına körlemesine dalmak
anlamına gelir.
PKK’nın bu kan siyaseti, kim ne derse desin, kendisi için sonun
başlangıcıdır.
Yeter ki biz aklımızı ve sağduyumuzu yitirmeyelim.
Not: Sevgili okurlar, haftanın iki gün
sizlerleyim. Perşembe ve Salı günleri buluşmak dileğiyle.
Mehmet METİNER / YENİ ŞAFAK