12 Ağu 2013 14:50
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:20
MEHMET BARANSU'DAN ÇOK TARTIŞILACAK BİR İLKER BAŞBUĞ YAZISI!
Taraf yazarı Mehmet Baransu, İlker Başbuğ'a verilen müebbet hapis cezasını eleştirenlere çaktı..
Asker suçunu kabul ediyor
Köşk’te, hükümette, bir kısım medyada “İlker Başbuğ demokrattır, kendisine verilen cezayı tasvip etmiyoruz” güzellemesi almış başını gidiyor. Başbuğ’u ve yaptıklarını bilmesek, amacı belli bu söylemlere inanacağız.
Bu arkadaşlardan bazıları İlker Başbuğ Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde Harp Akademileri konuşmasını ele alıp, kendisinin ne kadar “entelektüel paşa” olduğu yalanını da piyasaya sürmüşlerdi. Aktütün baskını belgelerinin ortaya çıkması, Başbuğ’un tehdit içerikli meşhur Balıkesir konuşması, “entelektüel paşa” imajını yerle bir etmişti.
“Dün küfrettiklerime bugün övgüler dizerim” zihniyet maalesef bu toprakların kaderi. Dindarı da laiki de solcusu da farklı dönemlerde aynı hastalığa yakalanıyor. Ağır bir benzetme olacak ama durum “tecavüzcüsüne âşık olma sendromu”.
Başbuğ’un İrticayla Mücadele Eylem Planı, İnternet Andıcı, kameraları karartıp Anayasa Başkan Vekili Osman Paksüt’le görüşmesi, 28 Şubat’ın gizli beyni olması gibi yüzlerce ayrıntıyı sizlerle paylaşmak yerine balık hafızamızı tazeleyip, unuttuğumuz çok önemli başka detayları sizlerle bugün paylaşacağım. Başbuğ’un neden ceza aldığının perde arkasını irdeleyeceğim.
Darbe planını Taraf ortaya çıkardı
Hatırlarsanız, 20 Haziran 2008’de “Genelkurmay’ın Türkiye’yi Biçimlendirme Planı” adı altında Lahika haberini yapmıştım. Deyim yerindeyse Türkiye ayağı kalkmış, bu darbe planının ne anlama geldiğini Genelkurmay’dan sormuştu.
Planının deşifre olmasının ardından Genelkurmay Başkanlığı “Komuta katınca onaylanmış böyle bir plan bulunmamaktadır” açıklaması yapmak zorunda kalmıştı.
Bu açıklama da tepkilere neden olmuş, mızrak çuvala sığmadığı için “Komuta katı dışında onaylı böyle bir plan mı var” sorularını Hürriyet gazetesi dâhil tüm zinde kuvvetler sormak zorunda kalmıştı. Bu sorulardan bunalan Genelkurmay sekiz gün aradan sonra ikinci bir açıklama yaparak, yalanlama adı altında olayı soğutma yolunu seçmişti.
Bu haberimin ardından Genelkurmay Başkanlığı’nda ilginç gelişmeler yaşanmış ve Lahika yani Türkiye’yi Biçimlendirme Planı’nın darbe planı olduğu yönünde hukuki bir görüş ortaya çıkmıştı. Aynı belgede evrakların biran önce imha edilmesi gerektiği de belirtilmişti.
Gelin hep beraber Genelkurmay’da yaşanan o günlere geri dönelim ve İlker Başbuğ’un neden ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldığını bir kez daha askerî belgeler üzerinden hatırlayalım.
Darbe planımızın cezası müebbet hapis
Taraf’ın 20 Haziran 2008’de “Genelkurmay’ın Türkiye’yi Biçimlendirme Planı” başlığıyla yayımladığı haber üzerine dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun konuyla ilgili Genelkurmay Adlî Müşavirliği’nden hukuki bir görüş istedi.
Adlî Müşavirlik konuyla ilgili detaylı bir çalışma yapıp, hukukçulardan görüş aldı. Gelen cevap yazısında “Lahika”nın yasal olarak bir darbe planı olduğu ve zamanaşımının da 30 yıl olarak kanunlarda belirlendiği bildirildi. Adli Müşavirlik “Konunun hassasiyeti dikkate alınarak ilgi (a) evrakın ve bu evraka; konu taslak çalışmaların biran önce imha edilmesi kıymetlendirilmektedir” değerlendirmesinde de bulunarak, evrakların biran önce imha edilmesi gerektiğini söyledi.
Bu yazı üzerine de Ergin Saygun. Lahika’nın imha edilmesi emrini verdi. Belgeler imha edilmeye başlandı. Emir, Taraf’ın haberinden çok kısa bir süre sonra verilmişti.
Haziran 2008 tarihli “Bilgi Notu” başlığıyla, Hukuk Müşaviri Avukat Simay Fahriye Biçken tarafından hazırlanan belge, Hâkim Binbaşı H. Çeken, Ergenekon davasından ceza alan Genelkurmay Başkanlığı Adlî Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu ve dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun’a sunulmuştu.
17 Kasım 2009 tarihinde Taraf’ta yayımladığım bu belgede şöyle deniyordu:
“İmha etmezseniz müebbetlik olursunuz”
“Son günlerde basında çıkan ‘Bilgi Destek Eylem Planı’ ve bu kapsamda Hükümet’i düşürmek için yapıldığı iddia edilen eylemlerin açığa çıkması halinde, bu durumun hukuki açıdan ne tür sonuçlarının olacağı Genelkurmay Başkanlığı Adlî Müşavirliği’nden sorularak görüş istenmektedir. Bu konuya ilişkin tespitlerimiz şunlardır:
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 312’inci maddesinde Hükümeti yıkmaya yönelik yasadışı eylemlerin cezalandırılacağına yönelik düzenleme yer almaktadır. Bu maddeye göre:
1- Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir.
2- Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.
Hükümeti gerek doğrudan baskı yoluyla gerek sivil toplum kuruluşlarını devreye sokmak suretiyle devirmeye yönelik faaliyetler yukarıda belirtilen Hükümete karşı suçu oluşturacaktır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun dava zamanaşımını düzenleyen 66’ncı maddesinin 1’inci fıkrasının a) bendinde; ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarca dava zamanaşımının otuz yıl olduğu belirtilmektedir. Dolayısıyla ilgi (a) yazıda belirtilen eylemler nedeniyle yargılama süreci otuz yıl içinde her an başlatılabilecektir.
Konunun hassasiyeti dikkate alınarak ilgi (a) evrakın ve bu evraka; konu taslak çalışmaların biran önce imha edilmesi kıymetlendirilmektedir. Arz ederim.”
Belgeler imha edildi, laptop yakıldı
İşte bu yazının ardından Ergin Saygun Karargâh’a emir vererek tüm belgelerin imha edilmesini istedi. Belgeler Özel Sekreter Kurmay Albay Uğur Berksu’nun kontrolünde imha edildi. Saygun da kişisel laptopunu ve içindeki bilgileri yaktı.
Taraf’ın Lahika’yla ilgili haberinin ardından açıklama yapan dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt da “Komuta katı tarafından onaylanmış böyle bir resmî evrak veya plan bulunmamaktadır” demişti. Kamuoyunun bu açıklama karşısında tatmin olmayıp, “komuta katı dışında böyle çalışmalar mı yapılıyor” eleştirileri üzerine de Genelkurmay Başkanlığı sekiz gün sonra ikinci bir açıklama yaparak, böyle bir planını kesinlikle hazırlanmadığını iddia etmişti. Bu açıklama üzerine Büyükanıt’a şunu söylemiştim; “Açıklamanıza çok güveniyorsanız, beni mahkemeye verin. Lahika darbe planının tüm delillerini mahkemeye sunmaya hazırım. Sizin bilgisayarlarınızdan bu belgelerin çıktığı anlaşılacaktır.”
Büyükanıt yargıya başvuracağını söylemesine rağmen olayın üzerinden beş yıl geçti ve hakkımda herhangi bir suç duyurusunda bulunulamadı.
Ses kaydı; Lahika, planlar Başbuğ ürünü
Gelelim bu haberle Başbuğ’un ilişkisine. Birileri bu plan Yaşar Büyükanıt döneminde hazırlandı, İlker Başbuğ’u bağlamaz diyebilir. Ancak gerçekler hiç de bu sorudaki gibi değil.
Lahika, İrticayla Mücadele Eylem Planı ve İnternet Andıcı’nın tepe planı. Yani, AK Parti’yi bitirme, askerler tarafından Fethullah Gülen’in evlerine silah konulup, yakalanmış süsü verilerek silahlı terör örgütü soruşturması açılması planları Lahika’nın alt çalışmaları. Ve planlar, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı olan İlker Başbuğ’un ortaklığıyla ve emriyle hazırlandı. Bunu nereden mi biliyoruz?
2009 yılında internete düşen bir ses kaydından. Kara Kuvvetleri İç Güvenlik Harekât Şube Müdürü Albay Ünal Atabay’, Dursun Çiçek’in altında imzası bulunan İrticayla Mücadele Eylem Planı ve Lahika’nın kendileri döneminde hazırlandığını ses kaydında itiraf ediyordu. Sözü Albay Ünal Atabay’a bırakalım:
“Planlara benim de katkım var”
“Ben kuvvetteyken, Genelkurmay ile kuvvetler arası sürekli görüş alışverişi yapıla yapıla hazırlanan bir plan. Ben de o plan üzerinde, ucundan kenarından çalıştım. Yani onun içerisindeki görüşlerden bir kısmı da benim görüşlerimdir. Fazla fazla şeyler vardır. Bilgi destek ile beraber çalışıyorduk. Taslağı ben de okudum o zaman. (2007) Bilgi Destek Şubesi Kara Kuvvetleri’nde bizim dairedeydi. Beraber çalışıyorduk İç Güvenlik’le Bilgi Destek Şubesi. Tabii o eylem planı ben ordayken de, geldi okudum. Biliyorum ben onu. O zaman hazırlandı. Sonradan o tadilat falan, sürekli güncelleniyor tabii. O ilk taslağı okudum. Biliyorum yani.
Şimdi tabii Genelkurmaydaki suretinden sızdırılıyor olay. Yani Genelkurmay karargahından çıkıyor. Taraf gazetesinde yayınlanıyor. Eee şimdi subaylardan denizcisi, havacısı hiç fark etmez. Kişi bazında çalışma yapacaksın. Genelkurmay’da. Bir hücre kuracaksın. Bu çok güzel çalışılır yani. Beş katta. Hücre kuracaksın. Kişiler üzerine çalışma yapacaksın. Aynısını Kara Kuvvetleri Karargahı’nda da yapacaksın. Yapılacak tek iş var: Taraf ve ona bilgi verenlere kıyım yapacaksın.”
Ses kaydının ardından Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı’nın Albay hakkında soruşturma açtığını da not olarak düşeyim.
Asker yaptığı planların darbe olduğunu resmî belgelerle kabul edip, imha edin emri vermesine rağmen bugünlerde bazılarının İlker Paşa hastalığına düşmesini doğrusu anlayabilmiş değilim. Asker suçunu kabul ediyor, peki size ne oluyor?
Soru şöyle de sorulabilir; İlker Başbuğ bu darbe planlarından ceza aldı ancak planın hazırlayıcılarından bir diğer orgeneral Yaşar Büyükanıt nasıl oldu da kurtuldu? Asıl sorulması gereken soru bence bu.
İlker Başbuğ’un Kara Kuvvetleri Komutanı ve Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde aldığı nefese kadar birçok gerçeği bilen biri olarak son söz olarak şunu söyleyeyim: Hitler’den demokrasi kahramanı çıkartabilirsiniz ama Başbuğ çabanız nafile.
***
Türkiye’yi Biçimlendirme Planı
Lahika bir diğer adıyla Genelkurmay’ın Türkiye’yi Biçimlendirme Planı’nın ayrıntıları merak edenler 20 Haziran 2008 tarihli Taraf gazetesine bakabilir. Bu planının ayrıntılarını özetlemek gerekirse;
» YARGIÇLAR ORDU ÇİZGİSİNE ÇEKİLECEK: Üst yargı organı başkanlarının TSK ile aynı paralelde hareket etmeleri sağlanacak. Bu kişilerle iş yemekleri adı altında bir araya gelinecek. Üniversiteler, üst yargı organları başkanları, basın mensupları, sanatçılarla temasın muhafaza edilmesi suretiyle, bu kişilerin TSK ile aynı paralelde hareket etmelerinin sağlanacak.
» GAZETECİLER KULLANILACAK: Basın mensupları ve medya kanalları düzenli temasla yönlendirilecek ve yandaş kılınacak. TSK’yı yıpratmayı amaçlayanlar hakkındaki bilgiler uygun medya kanalları kullanılarak kamuoyuna yansıtılacak. Bu bağlamda TSK’nin temel değerlerini savunan ve koruyan niteliklere sahip sivil personelden oluşan bir kadro ile sözleşme yapılmalıdır.
» TSK MUHALİFLERİ YIPRATILACAK: Bazı sanatçı ve yazarların desteklenmesi ve ön plana çıkarılması, TSK karşıtı fikir ve eylemleri ile bilinenlerin yıpratılması hedef alınacaktır. Kanaat önderleri yönlendirilerek kullanılacak.
TSK’yı hedef alan gruplar içindeki bazı kişiler desteklenmeli. Hedef kitlenin gücü azaltılarak TSK’yı yıpratma çabaları etkisiz kılınacaktır. Gruplar içindeki uygun kimseler tespit edilecek ve uygun ortam oluşturulması durumunda bunlarla irtibat sağlanacaktır.
Uygun sanatçı ve yazarlara eser hazırlatılacak. Bu kapsamda bazı sanatçı ve yazarların desteklenmesi ve ön plana çıkarılması sağlanırken, TSK karşıtı fikir ve eylemleri ile bilinen sanatçı ve yazarların yıpratılması hedef alınacaktır.
» SANAL ALEM: Kamuoyunda gündeme gelen konularda TSK’nın görüşleri hakkında kamuoyunun bilgilendirilmesi, gündemin yönlendirilmesi ve hedef kitlelerin millî sorunlar hakkında bilgilendirilmesi maksadıyla internet ortamının daha etkin bir şekilde kullanılacaktır. (Bu planın ardından İnternet Andıcı sitelerine yoğunluk veriliyor.)
» KANAAT ÖNDERLERİ YÖNLENDİRİLECEK: Kanaat önderleri yönlendirilerek, masrafları doğrudan veya dolaylı olarak karşılanacak.
» FİLM, DİZİ VE BELGESEL ÇEKİLSİN, ŞARKI DA BESTELENSİN: Kamuoyunu yönlendirmek, TSK lehindeki duygu ve düşünceleri pekiştirmek amacıyla tanınmış yönetmen/ oyunculara sinema, TV, çizgi veya belgesel filmlerin çektirilecek. Faaliyet durumuna göre açık ya da örtülü olarak yapılacaktır.
» DTP’NİN TERÖRİST OLARAK GÖRÜLDÜĞÜ VURGULANACAK: DTP’nin kendi ifadeleri ve davranışları nedeni ile TSK tarafından terörist olarak görüldüğü ve muhatap kabul edilmediği kamuoyuna ilan edilecek. Irak’ın kuzeyindeki desteği kesmek için bölge halkını terörle mücadele bağlamında ‘rahatsız’ edecek ve teröre yardım ettikleri sürece bu rahatsızlıkların devam edeceği mesajını verecek faaliyetler icra edilecektir. Irak Kuzeyi bölgesinde Türkiye sınırına yakın bölgelerde yaşayan Irak halkına ise ağır silah ateşleri icra edilerek aynı mesaj verilecektir.
Plan, İrticai faaliyetlerin bizzat iktidar tarafından organize edildiği, AK Parti Anayasa’sının milli devlete karşı olduğu, bu amaçla hazırlıklar yapılması gerektiği, lise öğrencilerine askerlerin ders vermesi gerektiği, CD ve DVD hazırlatılıp, öğrencilere dağıtılarak karşı propaganda faaliyete yapılması gerektiği, elde ettikleri sivil toplum örgütlerinin bazı faaliyetlerde kullanılacağı, Aydınlatma Timleri adı altında timlerin kurulacağı gibi yüzlerce ayrıntılı planlama yapılıyor.
MEHMET BARANSU / TARAF
Köşk’te, hükümette, bir kısım medyada “İlker Başbuğ demokrattır, kendisine verilen cezayı tasvip etmiyoruz” güzellemesi almış başını gidiyor. Başbuğ’u ve yaptıklarını bilmesek, amacı belli bu söylemlere inanacağız.
Bu arkadaşlardan bazıları İlker Başbuğ Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde Harp Akademileri konuşmasını ele alıp, kendisinin ne kadar “entelektüel paşa” olduğu yalanını da piyasaya sürmüşlerdi. Aktütün baskını belgelerinin ortaya çıkması, Başbuğ’un tehdit içerikli meşhur Balıkesir konuşması, “entelektüel paşa” imajını yerle bir etmişti.
“Dün küfrettiklerime bugün övgüler dizerim” zihniyet maalesef bu toprakların kaderi. Dindarı da laiki de solcusu da farklı dönemlerde aynı hastalığa yakalanıyor. Ağır bir benzetme olacak ama durum “tecavüzcüsüne âşık olma sendromu”.
Başbuğ’un İrticayla Mücadele Eylem Planı, İnternet Andıcı, kameraları karartıp Anayasa Başkan Vekili Osman Paksüt’le görüşmesi, 28 Şubat’ın gizli beyni olması gibi yüzlerce ayrıntıyı sizlerle paylaşmak yerine balık hafızamızı tazeleyip, unuttuğumuz çok önemli başka detayları sizlerle bugün paylaşacağım. Başbuğ’un neden ceza aldığının perde arkasını irdeleyeceğim.
Darbe planını Taraf ortaya çıkardı
Hatırlarsanız, 20 Haziran 2008’de “Genelkurmay’ın Türkiye’yi Biçimlendirme Planı” adı altında Lahika haberini yapmıştım. Deyim yerindeyse Türkiye ayağı kalkmış, bu darbe planının ne anlama geldiğini Genelkurmay’dan sormuştu.
Planının deşifre olmasının ardından Genelkurmay Başkanlığı “Komuta katınca onaylanmış böyle bir plan bulunmamaktadır” açıklaması yapmak zorunda kalmıştı.
Bu açıklama da tepkilere neden olmuş, mızrak çuvala sığmadığı için “Komuta katı dışında onaylı böyle bir plan mı var” sorularını Hürriyet gazetesi dâhil tüm zinde kuvvetler sormak zorunda kalmıştı. Bu sorulardan bunalan Genelkurmay sekiz gün aradan sonra ikinci bir açıklama yaparak, yalanlama adı altında olayı soğutma yolunu seçmişti.
Bu haberimin ardından Genelkurmay Başkanlığı’nda ilginç gelişmeler yaşanmış ve Lahika yani Türkiye’yi Biçimlendirme Planı’nın darbe planı olduğu yönünde hukuki bir görüş ortaya çıkmıştı. Aynı belgede evrakların biran önce imha edilmesi gerektiği de belirtilmişti.
Gelin hep beraber Genelkurmay’da yaşanan o günlere geri dönelim ve İlker Başbuğ’un neden ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldığını bir kez daha askerî belgeler üzerinden hatırlayalım.
Darbe planımızın cezası müebbet hapis
Taraf’ın 20 Haziran 2008’de “Genelkurmay’ın Türkiye’yi Biçimlendirme Planı” başlığıyla yayımladığı haber üzerine dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun konuyla ilgili Genelkurmay Adlî Müşavirliği’nden hukuki bir görüş istedi.
Adlî Müşavirlik konuyla ilgili detaylı bir çalışma yapıp, hukukçulardan görüş aldı. Gelen cevap yazısında “Lahika”nın yasal olarak bir darbe planı olduğu ve zamanaşımının da 30 yıl olarak kanunlarda belirlendiği bildirildi. Adli Müşavirlik “Konunun hassasiyeti dikkate alınarak ilgi (a) evrakın ve bu evraka; konu taslak çalışmaların biran önce imha edilmesi kıymetlendirilmektedir” değerlendirmesinde de bulunarak, evrakların biran önce imha edilmesi gerektiğini söyledi.
Bu yazı üzerine de Ergin Saygun. Lahika’nın imha edilmesi emrini verdi. Belgeler imha edilmeye başlandı. Emir, Taraf’ın haberinden çok kısa bir süre sonra verilmişti.
Haziran 2008 tarihli “Bilgi Notu” başlığıyla, Hukuk Müşaviri Avukat Simay Fahriye Biçken tarafından hazırlanan belge, Hâkim Binbaşı H. Çeken, Ergenekon davasından ceza alan Genelkurmay Başkanlığı Adlî Müşaviri Tuğgeneral Hıfzı Çubuklu ve dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun’a sunulmuştu.
17 Kasım 2009 tarihinde Taraf’ta yayımladığım bu belgede şöyle deniyordu:
“İmha etmezseniz müebbetlik olursunuz”
“Son günlerde basında çıkan ‘Bilgi Destek Eylem Planı’ ve bu kapsamda Hükümet’i düşürmek için yapıldığı iddia edilen eylemlerin açığa çıkması halinde, bu durumun hukuki açıdan ne tür sonuçlarının olacağı Genelkurmay Başkanlığı Adlî Müşavirliği’nden sorularak görüş istenmektedir. Bu konuya ilişkin tespitlerimiz şunlardır:
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 312’inci maddesinde Hükümeti yıkmaya yönelik yasadışı eylemlerin cezalandırılacağına yönelik düzenleme yer almaktadır. Bu maddeye göre:
1- Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir.
2- Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.
Hükümeti gerek doğrudan baskı yoluyla gerek sivil toplum kuruluşlarını devreye sokmak suretiyle devirmeye yönelik faaliyetler yukarıda belirtilen Hükümete karşı suçu oluşturacaktır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun dava zamanaşımını düzenleyen 66’ncı maddesinin 1’inci fıkrasının a) bendinde; ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarca dava zamanaşımının otuz yıl olduğu belirtilmektedir. Dolayısıyla ilgi (a) yazıda belirtilen eylemler nedeniyle yargılama süreci otuz yıl içinde her an başlatılabilecektir.
Konunun hassasiyeti dikkate alınarak ilgi (a) evrakın ve bu evraka; konu taslak çalışmaların biran önce imha edilmesi kıymetlendirilmektedir. Arz ederim.”
Belgeler imha edildi, laptop yakıldı
İşte bu yazının ardından Ergin Saygun Karargâh’a emir vererek tüm belgelerin imha edilmesini istedi. Belgeler Özel Sekreter Kurmay Albay Uğur Berksu’nun kontrolünde imha edildi. Saygun da kişisel laptopunu ve içindeki bilgileri yaktı.
Taraf’ın Lahika’yla ilgili haberinin ardından açıklama yapan dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt da “Komuta katı tarafından onaylanmış böyle bir resmî evrak veya plan bulunmamaktadır” demişti. Kamuoyunun bu açıklama karşısında tatmin olmayıp, “komuta katı dışında böyle çalışmalar mı yapılıyor” eleştirileri üzerine de Genelkurmay Başkanlığı sekiz gün sonra ikinci bir açıklama yaparak, böyle bir planını kesinlikle hazırlanmadığını iddia etmişti. Bu açıklama üzerine Büyükanıt’a şunu söylemiştim; “Açıklamanıza çok güveniyorsanız, beni mahkemeye verin. Lahika darbe planının tüm delillerini mahkemeye sunmaya hazırım. Sizin bilgisayarlarınızdan bu belgelerin çıktığı anlaşılacaktır.”
Büyükanıt yargıya başvuracağını söylemesine rağmen olayın üzerinden beş yıl geçti ve hakkımda herhangi bir suç duyurusunda bulunulamadı.
Ses kaydı; Lahika, planlar Başbuğ ürünü
Gelelim bu haberle Başbuğ’un ilişkisine. Birileri bu plan Yaşar Büyükanıt döneminde hazırlandı, İlker Başbuğ’u bağlamaz diyebilir. Ancak gerçekler hiç de bu sorudaki gibi değil.
Lahika, İrticayla Mücadele Eylem Planı ve İnternet Andıcı’nın tepe planı. Yani, AK Parti’yi bitirme, askerler tarafından Fethullah Gülen’in evlerine silah konulup, yakalanmış süsü verilerek silahlı terör örgütü soruşturması açılması planları Lahika’nın alt çalışmaları. Ve planlar, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı olan İlker Başbuğ’un ortaklığıyla ve emriyle hazırlandı. Bunu nereden mi biliyoruz?
2009 yılında internete düşen bir ses kaydından. Kara Kuvvetleri İç Güvenlik Harekât Şube Müdürü Albay Ünal Atabay’, Dursun Çiçek’in altında imzası bulunan İrticayla Mücadele Eylem Planı ve Lahika’nın kendileri döneminde hazırlandığını ses kaydında itiraf ediyordu. Sözü Albay Ünal Atabay’a bırakalım:
“Planlara benim de katkım var”
“Ben kuvvetteyken, Genelkurmay ile kuvvetler arası sürekli görüş alışverişi yapıla yapıla hazırlanan bir plan. Ben de o plan üzerinde, ucundan kenarından çalıştım. Yani onun içerisindeki görüşlerden bir kısmı da benim görüşlerimdir. Fazla fazla şeyler vardır. Bilgi destek ile beraber çalışıyorduk. Taslağı ben de okudum o zaman. (2007) Bilgi Destek Şubesi Kara Kuvvetleri’nde bizim dairedeydi. Beraber çalışıyorduk İç Güvenlik’le Bilgi Destek Şubesi. Tabii o eylem planı ben ordayken de, geldi okudum. Biliyorum ben onu. O zaman hazırlandı. Sonradan o tadilat falan, sürekli güncelleniyor tabii. O ilk taslağı okudum. Biliyorum yani.
Şimdi tabii Genelkurmaydaki suretinden sızdırılıyor olay. Yani Genelkurmay karargahından çıkıyor. Taraf gazetesinde yayınlanıyor. Eee şimdi subaylardan denizcisi, havacısı hiç fark etmez. Kişi bazında çalışma yapacaksın. Genelkurmay’da. Bir hücre kuracaksın. Bu çok güzel çalışılır yani. Beş katta. Hücre kuracaksın. Kişiler üzerine çalışma yapacaksın. Aynısını Kara Kuvvetleri Karargahı’nda da yapacaksın. Yapılacak tek iş var: Taraf ve ona bilgi verenlere kıyım yapacaksın.”
Ses kaydının ardından Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı’nın Albay hakkında soruşturma açtığını da not olarak düşeyim.
Asker yaptığı planların darbe olduğunu resmî belgelerle kabul edip, imha edin emri vermesine rağmen bugünlerde bazılarının İlker Paşa hastalığına düşmesini doğrusu anlayabilmiş değilim. Asker suçunu kabul ediyor, peki size ne oluyor?
Soru şöyle de sorulabilir; İlker Başbuğ bu darbe planlarından ceza aldı ancak planın hazırlayıcılarından bir diğer orgeneral Yaşar Büyükanıt nasıl oldu da kurtuldu? Asıl sorulması gereken soru bence bu.
İlker Başbuğ’un Kara Kuvvetleri Komutanı ve Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde aldığı nefese kadar birçok gerçeği bilen biri olarak son söz olarak şunu söyleyeyim: Hitler’den demokrasi kahramanı çıkartabilirsiniz ama Başbuğ çabanız nafile.
***
Türkiye’yi Biçimlendirme Planı
Lahika bir diğer adıyla Genelkurmay’ın Türkiye’yi Biçimlendirme Planı’nın ayrıntıları merak edenler 20 Haziran 2008 tarihli Taraf gazetesine bakabilir. Bu planının ayrıntılarını özetlemek gerekirse;
» YARGIÇLAR ORDU ÇİZGİSİNE ÇEKİLECEK: Üst yargı organı başkanlarının TSK ile aynı paralelde hareket etmeleri sağlanacak. Bu kişilerle iş yemekleri adı altında bir araya gelinecek. Üniversiteler, üst yargı organları başkanları, basın mensupları, sanatçılarla temasın muhafaza edilmesi suretiyle, bu kişilerin TSK ile aynı paralelde hareket etmelerinin sağlanacak.
» GAZETECİLER KULLANILACAK: Basın mensupları ve medya kanalları düzenli temasla yönlendirilecek ve yandaş kılınacak. TSK’yı yıpratmayı amaçlayanlar hakkındaki bilgiler uygun medya kanalları kullanılarak kamuoyuna yansıtılacak. Bu bağlamda TSK’nin temel değerlerini savunan ve koruyan niteliklere sahip sivil personelden oluşan bir kadro ile sözleşme yapılmalıdır.
» TSK MUHALİFLERİ YIPRATILACAK: Bazı sanatçı ve yazarların desteklenmesi ve ön plana çıkarılması, TSK karşıtı fikir ve eylemleri ile bilinenlerin yıpratılması hedef alınacaktır. Kanaat önderleri yönlendirilerek kullanılacak.
TSK’yı hedef alan gruplar içindeki bazı kişiler desteklenmeli. Hedef kitlenin gücü azaltılarak TSK’yı yıpratma çabaları etkisiz kılınacaktır. Gruplar içindeki uygun kimseler tespit edilecek ve uygun ortam oluşturulması durumunda bunlarla irtibat sağlanacaktır.
Uygun sanatçı ve yazarlara eser hazırlatılacak. Bu kapsamda bazı sanatçı ve yazarların desteklenmesi ve ön plana çıkarılması sağlanırken, TSK karşıtı fikir ve eylemleri ile bilinen sanatçı ve yazarların yıpratılması hedef alınacaktır.
» SANAL ALEM: Kamuoyunda gündeme gelen konularda TSK’nın görüşleri hakkında kamuoyunun bilgilendirilmesi, gündemin yönlendirilmesi ve hedef kitlelerin millî sorunlar hakkında bilgilendirilmesi maksadıyla internet ortamının daha etkin bir şekilde kullanılacaktır. (Bu planın ardından İnternet Andıcı sitelerine yoğunluk veriliyor.)
» KANAAT ÖNDERLERİ YÖNLENDİRİLECEK: Kanaat önderleri yönlendirilerek, masrafları doğrudan veya dolaylı olarak karşılanacak.
» FİLM, DİZİ VE BELGESEL ÇEKİLSİN, ŞARKI DA BESTELENSİN: Kamuoyunu yönlendirmek, TSK lehindeki duygu ve düşünceleri pekiştirmek amacıyla tanınmış yönetmen/ oyunculara sinema, TV, çizgi veya belgesel filmlerin çektirilecek. Faaliyet durumuna göre açık ya da örtülü olarak yapılacaktır.
» DTP’NİN TERÖRİST OLARAK GÖRÜLDÜĞÜ VURGULANACAK: DTP’nin kendi ifadeleri ve davranışları nedeni ile TSK tarafından terörist olarak görüldüğü ve muhatap kabul edilmediği kamuoyuna ilan edilecek. Irak’ın kuzeyindeki desteği kesmek için bölge halkını terörle mücadele bağlamında ‘rahatsız’ edecek ve teröre yardım ettikleri sürece bu rahatsızlıkların devam edeceği mesajını verecek faaliyetler icra edilecektir. Irak Kuzeyi bölgesinde Türkiye sınırına yakın bölgelerde yaşayan Irak halkına ise ağır silah ateşleri icra edilerek aynı mesaj verilecektir.
Plan, İrticai faaliyetlerin bizzat iktidar tarafından organize edildiği, AK Parti Anayasa’sının milli devlete karşı olduğu, bu amaçla hazırlıklar yapılması gerektiği, lise öğrencilerine askerlerin ders vermesi gerektiği, CD ve DVD hazırlatılıp, öğrencilere dağıtılarak karşı propaganda faaliyete yapılması gerektiği, elde ettikleri sivil toplum örgütlerinin bazı faaliyetlerde kullanılacağı, Aydınlatma Timleri adı altında timlerin kurulacağı gibi yüzlerce ayrıntılı planlama yapılıyor.
MEHMET BARANSU / TARAF