MEHMET BARANSU İSYAN ETTİ! ''BU YÜKÜ KALDIRAMIYORUM, ARTIK CANIMI AL''
Hükümet cemaat gerilimi Taraf yazarı Mehmet Baransu'ya 'yeter' dedirtti.
Mehmet Baransu bugünkü yazısında MİT’in kendisine yaptıklarını
anlatırken ’Ellerimi semaya kaldırıp, Rabbime hep dua ettim. “Bu
yükü kaldıramıyorum, artık canımı al” dediğim günlerin sayısını
unuttum.’ dedi ve ’alnı secde görenler; Mahşer günü öte tarafta
sizi bekliyor olacağım. CIA’inizi, MOSSAD’ınızı yanınıza almayı
unutmayın. Kafanızı kaldırabilirseniz, gözlerinizin içine
bakacağım.’ diye bitirdi.
İşte Baransu’nun o yazısı:
"Amerika ve İsrail’de iki ayrı gazete, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı
hedef aldı. “Bir gece ansızın arabana gelebiliriz” pervasızlığı ve
küstahsızlığıyla Fidan tehdit edildi.
İşte bu yazıların ardından bayram, kurban demeden, hükümet
çevreleri ve AK Partililer tarafından hedefe konup, iftiralara
maruz kaldım. Bir anda CIA, MOSSAD ajanı ilan edildim.
Bugüne kadar hakkımda binlerce iftira atıldı. Hiçbirine cevap
vermedim. Ellerimi semaya kaldırıp, Rabbime hep dua ettim. “Bu yükü
kaldıramıyorum, artık canımı al” dediğinim günlerin sayısını
unuttum.
İlk kez atılan iftiralara cevap vermek zorunda kaldım. Nedeni; alnı
secde gören, Allah’a inandığını söyleyen kişilerin, Hakan Fidan
olayından sonra pervasızca ağızlarından çıkardıkları, kaleme
aldıklarıydı.
MİT ve Hakan Fidan eleştirilerim, Uludere’yle başladı. Milli
İstihbarat Teşkilatı’nın PKK’lı deyip, Genelkurmay jetlerinin
üzerlerine bomba yağdırdığı 34 sivil köylünün öldürülmesiyle ilk
eleştirilerimi sıraladım.
Tepelerine bomba yağdırılan köylülerin hesabını sormaktı amacım.
Sorumluların hesap vermesiydi.
Hep sorular sordum. Olayın peşini bırakmadım. Bir değil, beş ayrı
istihbarat belgesinin MİT’ten gittiğini belgeledim. Önce Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan bir Cuma namazı çıkışı hakkımda açıklama
yaptı. Cambaz, böcek tartışmasıyla sorumluları saklamaya
çalıştı.
Kendi vatandaşının üzerine bomba yağdıranlar, bir anda hedef
tahtasına koydu beni.
Önce telefonlarım yasadışı bir şekilde dinlendi. Tıpkı Jandarma’nın
yaptığı gibi PKK’lı, ajan gösterilip, MİT tarafından yasadışı bir
şekilde sahte isimle dinlendim.
Ardından Hakan Fidan’a, bağlı bulunduğu kurumdan emir geldi. Takip
edilmeye başlandım. MİT, 24 saat esasına göre peşime elemanlarını
taktı. İzlenmeye alındım.
Bu yasadışı takibin yakalanması çok uzun sürmedi. MİT elemanlarını
nasıl yakalattığımı bu köşeyi takip edenler bilirler. Ayrıntıya
girip, koca kurumu bir kez daha rezil etmenin âlemi yok.
Şahsıma yapılan tüm bu operasyonlara rağmen, Uludere’nin peşini
bırakmadım. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yasadışı dinleme ve
izleme yapanların yargılanmasına izin vermemesine rağmen,
yargılamayı mahşer gününe bıraktım.
Herkes susarken, konuştum. 34 sivilin hesabını sordum.
Ben sorular sordukça, MİT’in istihbarat belgelerini açıkladıkça,
Başbakanlık ve hükümet yetkilileri “Savcılık soruşturmasını, Meclis
Araştırma Komisyonu Raporu’nu bekleyelim” dediler.
Amaç vakit kazanıp, olayı zamana yayarak MİT’in sorumluluğunu
gizlemekti. “Bu soruşturmalardan bir sonuç çıkmaz, olay
kapatılacak” dedikçe, birilerinin kimyaları bozuldu.
Önce Genelkurmay Başkanlığı, istihbaratın hangi kurumdan gittiğini
savcılıktan gizledi. Savcılık dosyayı kapattı. Ardından Meclis
araştırma raporu geldi. Komisyona gelen bir yetkili, gizli belge
diyerek, elindeki belgeleri veremeyeceğini, sadece komisyona
okuyacağını söyledi. Amaç, belgelerin rapora girmesini
engellemekti. O raporu okurken, milletvekillerinden biri söz alıp,
“Gizli dediğiniz bu bilgileri gazeteci Mehmet Baransu köşesinde
aylardır yazıyor” dedi.
Yetkili sustu, komisyon sustu, bir ülke sustu. Ve AK Partililerin
çoğunluğunu oluşturduğu araştırma komisyonu olayı kapatıp,
istihbarat raporlarını milletten gizledi.
Yılmadım... Bu gerçekleri de kamuoyuyla paylaştım.
Ardından MİT’in yasadışı bir şekilde beşikten mezara vatandaşları
fişlediğinin belgelerini yazdım.
Bununla da kalmadı...
MHP ve CHP’li vekillerin, işadamlarının MİT tarafından fişlenip,
Başbakanlığa bildirilerek kamu ihalelerine alınmadıklarını yazdım.
Belgeler gerçektir diyen MİT, hakkımda devletin gizli belgelerini
açıkladığım gerekçesiyle 10 yıl hapsimi istedi.
Yine yılmadım.
Bu kez MİT’in Ankara Adliyesi’nde yargılandıkları bir davada hâkimi
tehdit etmek için yasadışı arama yaptığını hatırlattım. Dosyanın bu
tehditle nasıl kapatıldığını Taraf’ta kamuoyuyla paylaştık.
MİT’in kendisine sığınan bir vatandaşı Esad’a 100 bin dolar
karşılığında nasıl sattığını, yargılanması gereken MİT
elemanlarının Hakan Fidan ve Başbakan Erdoğan tarafından nasıl
yargıdan kaçırılıp, yargılanmalarına izin verilmediğini yazdım. Ve
bu köşeye sığmayacak onlarca hukuksuz eylemi yazmaktan
çekinmedim.
Şimdi birileri, MOSSAD, CIA ajanı diyerek beni yıldıracaklarını
düşünüyorsa onlara sadece gülerim.
Yazmaya devam edeceğim.
Siz birilerini kahraman yapmaya devam edin. Abdullah Öcalan’dan
dindar bir kahraman yapmak için Sabah ve Star gazetelerinde nasıl
çırpındığınız arşivlerde.
Siz birilerini “sahte kahraman” yapmaya devam edin. Ben en iyi
bildiğim işi yapacağım. Hukuksuz işlere bulaşanları bu köşeden
deşifre edeceğim. Bu ülke bir gün beşikten mezara fişlemelerin
nasıl MİT içinden birileri tarafından, MOSSAD’a verildiğini de
öğrenecek.
Ve alnı secde görenler; Mahşer günü öte tarafta sizi bekliyor
olacağım. CIA’inizi, MOSSAD’ınızı yanınıza almayı unutmayın.
Kafanızı kaldırabilirseniz, gözlerinizin içine bakacağım."
Taraf