Mehmet Altan'ın yeni adresi belli oldu! İşte ilk yazısı...
İktisat profesörü ve yazar Mehmet Altan, hangi gazetenin kadrosuna katıldı?
Prof. Dr. Mehmet Altan, Özgür Düşünce Gazetesi'nin yazar kadrosuna
katıldı.
İlk yazısı bugün yayınlanan Altan'ın yazılarının haftada dört gün
yayınlanacağı öğrenildi.
Buna göre, Altan'ın yazıları pazar, salı, çarşamba ve cuma günleri
gazetede yer alacak.
Özgür Düşünce, yeni yazarını böyle duyurdu:
İŞTE MEHMET ALTAN'IN İLK YAZISI
Özgür Düşünce gazetesinde "ESSELAMÜ ALEYKÜM" başlığı ile yayımlanan
Mehmet Altan'ın ilk yazısı şöyle:
"Bir gazete için yazdığım son köşeyazım, sansürlendiği için istifa
ettiğim “Denktaşlaşmak” yazısıydı.
17 Ocak 2012’de yazmıştım.
Dört yıl önceki o yazının bir bölümü şöyleydi:
“Dün Denktaş’ın cenaze törenini izlerken daha sonra epey
yaygınlaşan ‘Ankaralılaşmak’ sözcüğünü ilk kullandığım zamanı
hatırladım. Rauf Denktaş’ın defnedilme sürecinin çoğu mecrada Özel
Harp güzellemesine döndüğünü, ‘çözümsüzlük çözümdür’ siyasetinin
feraset olarak sunulduğunu görünce acaba siyasal jargonumuza
Ankaralılaşmak’ın yanı sıra bir de ‘Denktaşlaşmak’ kelimesini mi
eklesek diye düşündüm…”
***
“Ankaralılaşmak…”
“Denktaşlaşmak…”
Sansürlenen o yazıdan bu yana, siyasal iktidarın yönetim anlayışını
tanımlamak için ürettiğimiz kavramlar masum kaldı. O zamandan bu
zamana Hitler rejimine, Nazizm’e geldik.
Ne vaatlerle başlamışlardı, nerelere geldiler ve nerelere gitmek
istiyorlar?
Parti programının hem de hemen başlangıcına, “Özgürlükler
demokrasinin temelini oluşturur. Hiçbir bireysel ve kurumsal baskı
kabul edilemez” diye yazan AKP, hem siyasal utanmazlıkta hem de
programına ihanette kendini aşmaya devam ediyor.
***
Nazi rejimi arzusuna yönelik sinsi adımlar “ifade özgürlüğünü” yok
etmekle atılmaya başlandı.
Önce “Havuz medyası” denen “besleme basın” yaratıldı.
Şimdilerde ise güçleri yeterse kendileri gibi düşünmeyen herkesi
topyekûn “hain” ilan etme gayretindeler.
Dünün mazlumları bugün “devlet, devlet” diye yırtınmakla kalmayıp
bir de âleme nasıl düşünüleceği, nasıl konuşulacağı, nasıl
yazılacağı konusunda talimatlar verme küstahlığına
kapılıyorlar.
2001 yılında ise parti programına şunları yazıyorlardı: “Çağımız
demokrasilerinin vazgeçilmez koşullarından biri, özgür medyanın
varlığıdır.”
***
Siyasal İslamcı zorbalığı tabii ki dünya da izliyor.
Örneğin, Avrupa Birliği 2015 İlerleme Raporu bu tepetaklak gidişi
bir kez daha kayda geçiriyor:
“İfade özgürlüğü ve toplanma özgürlüğü alanlarında önemli ölçüde
gerileme meydana gelmiştir.
İç güvenlik mevzuatı, kolluk birimlerine, yeterli denetim
olmaksızın geniş takdir yetkileri tanımak suretiyle, Mart 2014’te
hazırlanan AİHS İhlallerinin Önlenmesine İlişkin Eylem Planı’nda
ortaya konulan tedbirlerle çelişmektedir. İfade özgürlüğü alanında,
belirli düzeyde hazırlıklı olunmakla birlikte, birkaç yıllık
ilerlemeden sonra son iki yılda ciddi bir gerileme
gözlenmiştir.
Daha önce bazı hassas ve tartışmalı konular serbest bir ortamda
tartışılabilirken gazeteciler, yazarlar veya sosyal medya
kullanıcıları aleyhinde devam eden ve yeni açılmış olan ceza
davaları önemli bir endişe kaynağıdır.
İnternet kanununda yapılan ve Avrupa standartlarından önemli ölçüde
geriye gidiş niteliği taşıyan değişiklikler, hükümetin, aşırı geniş
kapsamlı gerekçelerle ve mahkeme izni olmaksızın, içeriğe erişimi
engelleme yetkisini artırmıştır.”
***
İfade özgürlüğü bu, peki “rahmetli” yargının durumu ne?
“Yargının bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin gözetilmesi
sekteye uğramış; hâkimler ve savcılar, güçlü bir siyasi baskı
altında kalmıştır.”
Utandıracak tespitler…
Utanma mı?
O da öleli çok oldu.
***
O hâlde yeniden ‘Özgür Düşünce’den başlamalıyız.
İşte ben de öyle yapıyorum.
Rastgele…