MEHMET ALTAN'A GÖRE HÜKÜMET VİCDANSIZ MI?
Bu anlattığım fotoşopsuz bir Türkiye resmidir. Bunlar siyasal iktidarın gündeminde yer tutuyor mu?
İktisat Profesörü ve Star gazetesi başyazarı Mehmet Altan'ın yeni kitabı 'Küresel Vicdan' Timaş Yayınları'ndan çıktı. Akşam muhabiri Gülay Altan Altan'la, henüz toplumun tartışmaya başlamadığı ama olayların yönünün kaçınılmaz olarak gösterdiği, küreselliğin doğal sonucu olan küresel vicdan arayışını konuştu.
İşte Hükümet vicdanlı mı? sorusuna Mehmet Altan'ın verdiği çarpıcı yanıt:
- Etik, ahlak, vicdan gibi temel değerleri tarihsel süreçleriyle anlatıyorsunuz. Bu teorik bilgileri bir kenara bırakarak doğrudan soruyorum, dindarlar daha mı vicdanlıdır?
Vicdan, dinin öğretisiyle üst üste düşüyor. Ama o vicdanı bozan, körleten sosyoekonomik şartlar dinin öğretisinden daha egemen hale geliyor. İnancı vicdanla özdeşleştiriyorum ama bunun korunabilir, her zaman geçerli olduğu bir ortam yok. Eğilip bükülüyor. Bu kadar din, bu kadar dindar ve inanç, vicdan etrafında toplanabilseydi I. ve II. Dünya Savaşları olabilir miydi? Bugün Afganistan'da, Pakistan'da insanlar birbirini keser miydi? Demek ki dindarlık, vicdan terbiyesi ve kültürü açısından bir şart ama bunu mutlak bir yol haritası yapmak için yeterli değil. Bunun uygulanabileceği bir sosyoekonomik ortama ihtiyaç var. Bugün Türkiye'de de görüyoruz dindarlık ve muhafazakarlık vicdanın otomatik bir ön şartı olmuyor...
- Sizce hükümet, sizin ölçütlerinizle vicdanlı mı?
Evrensel hukuku yok sayan hiç kimse vicdanlı olamaz. En büyük vicdan hukuktur. Bütün insanlığı, insanı kucaklayan, mağdur yaratmayan bir rejim ve insanların birbirini mağdur etmeyeceği bir hayatı kurma girişimi din üstünden gerçekleşemez. Hukukun da altyapısı dindir ama esas hukuk bütün mağduriyeti ortadan kaldırır, vicdanı bütün objektifliğiyle hayata geçirir. Türkiye'de bu anlamda hukuksal vicdanı harekete geçiren bir refleks olsaydı ne Alevilerin cemevi meselesi, ne Kürtlerin anadil meselesi, ne kimsenin aldırmadığı gayrimüslimlerin Heybeli'deki Ruhban Okulu meselesi olurdu. Seçmen üstünden hayata bakarsan insanı göremezsin.
- Bu söylediklerinizden hükümeti sizin ölçütlerinizle vicdanlı bulmadığınızı çıkarabilir miyiz?
Türkiye'de yılbaşından beri 400 işçi iş kazalarında öldü. Van'dan İstanbul'a sevk edilirken cezaevi aracı içinde yanarak ölen insanlar kimsenin gündeminde değil, ne olduğunu da öğrenemedik. Davutpaşa'da iki yıl önce ruhsatsız işyerinde meydana gelen patlamada ölen kaçak işçilerin akıbeti; Tuzla'daki tersanelerde yaşanan ölümler; toplumda bir şekilde sahipsiz insanlara ait hassasiyetin gittikçe resmin dışında kalması; OSTİM'de 40 kişinin öldüğü patlama, hala cesetleri toprak altından çıkarılmayan Afşin Elbistan'daki işçiler... Türkiye'nin insanların ölmeden çalışabileceği bir ortamın kurulmasını engellediği için Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından kara listeye alınması... Bu anlattığım fotoşopsuz bir Türkiye resmidir. Bunlar siyasal iktidarın gündeminde yer tutuyor mu? Eee... Bundan vicdan olarak söz edilebilir mi? Siyasetin vicdanı olsa, değişimin siyaseti dışında siyaset yapmaz zaten. İnsanı gelişme endeksi sıralamasında 92. sıradayız. Türkiye gelişiyor, değişiyor, dönüşüyor, önemli adımlar atıyor ama dünya bizden daha hızlı.