12 Nis 2010 15:16
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:13
"MEHMET ALTAN İLE PROGRAMI MİDEM KALDIRMAZ! ERGUN BABAHAN'I HASTANELİK EDERİM"
Akademisyen yazar Nuran Yıldız'a televizyon teklifleri yağıyor.Teklifi getirenler üç isim önerdi.Ergun Babahan,Mehmet Altan ve Reha Muhtar.Ancak Yıldız 3 ismi bakın nasıl reddetti?
TELEVİZYON PROGRAMI YAPMAK MI, YAPMAMAK MI?
Bu nasıl iş? Ben kaçtıkça onlar geliyor. Televizyonda program yapmam şartmış gibi. Talep yığılması, benim müthiş bir televizyon performansı sergilediğimden değil, ekranlarda omurgalı/kemikli insan pek kalmadığından olsa gerek.
Tekliflerden biri henüz proje aşamasındaydı. Reha Muhtar, ben ve başka iki isim daha olacaktı.
Reha Muhtar ve ben! Hiçbir ortak yanımız yok aynı okulu bitirmişliğimiz dışında. Yayıncılıkta ortak yan arayan da yok zaten. Reha Muhtar’ın medyada bunca zaman ayakta kalmışlığına sonsuz saygım var ama yan yana duramayız biz.
Başka bir kanalın yöneticisi şöyle demişti: “Gelin sizin ve Ergun Babahan’ın olduğu bir program yapalım.”
Verdiğim yanıtı aynen yazıyorum: “Ben ve Ergun Babahan aynı stüdyoda! Stüdyo kapısında kesinlikle bir ambulans olsun. Çünkü ya ben onu hastanelik ederim, ya da o beni hastanelik eder, yok bu iki durum da olmadı, kesin ben kendimi hastanelik ederim!”
Sonuncu teklif geçen haftaydı: “Mutlaka bizim kanalda program yapmalısınız. Sizinle Mehmet Altan’ı bir programda buluşturalım, ne dersiniz?”
Ne diyeceğim, midem kaldırmadı, kelimesi kelimesine şöyle dedim: “O adamla havaalanında karşılaşınca, aynı uçakta mıyız diye kontrol ediyorum. Aynı uçaktaysak bir sonraki uçağa binebilmek için görevlilere yalvarmadığım kalıyor. Aynı ortamda soluk bile almam ben onunla mümkün olduğunca!”
Bu hayat benim değil mi? Kazanacağım paraların üzerini çizerim, saygı duymadığım (Reha Muhtar’ı kastetmiyorum) kimseyle de birlikte anılmak istemem.
Hem bazıları gibi arkalarından küfredip yüzlerine öpücük yağdıracak kadar onursuz olma maharetine de sahip değilim.
Sağ olsunlar teklif sahipleri ikna etmek için diyorlar ki “Böyle giderse unutulursunuz.” İyi de unutulmak, şöhret olmak için yaşayanların kabusudur. Kendisini her zaman bir öğretim üyesi olarak konumlamış birinin unutulmak hiç umurunda değildir.
www.nuranyildiz.com
Bu nasıl iş? Ben kaçtıkça onlar geliyor. Televizyonda program yapmam şartmış gibi. Talep yığılması, benim müthiş bir televizyon performansı sergilediğimden değil, ekranlarda omurgalı/kemikli insan pek kalmadığından olsa gerek.
Tekliflerden biri henüz proje aşamasındaydı. Reha Muhtar, ben ve başka iki isim daha olacaktı.
Reha Muhtar ve ben! Hiçbir ortak yanımız yok aynı okulu bitirmişliğimiz dışında. Yayıncılıkta ortak yan arayan da yok zaten. Reha Muhtar’ın medyada bunca zaman ayakta kalmışlığına sonsuz saygım var ama yan yana duramayız biz.
Başka bir kanalın yöneticisi şöyle demişti: “Gelin sizin ve Ergun Babahan’ın olduğu bir program yapalım.”
Verdiğim yanıtı aynen yazıyorum: “Ben ve Ergun Babahan aynı stüdyoda! Stüdyo kapısında kesinlikle bir ambulans olsun. Çünkü ya ben onu hastanelik ederim, ya da o beni hastanelik eder, yok bu iki durum da olmadı, kesin ben kendimi hastanelik ederim!”
Sonuncu teklif geçen haftaydı: “Mutlaka bizim kanalda program yapmalısınız. Sizinle Mehmet Altan’ı bir programda buluşturalım, ne dersiniz?”
Ne diyeceğim, midem kaldırmadı, kelimesi kelimesine şöyle dedim: “O adamla havaalanında karşılaşınca, aynı uçakta mıyız diye kontrol ediyorum. Aynı uçaktaysak bir sonraki uçağa binebilmek için görevlilere yalvarmadığım kalıyor. Aynı ortamda soluk bile almam ben onunla mümkün olduğunca!”
Bu hayat benim değil mi? Kazanacağım paraların üzerini çizerim, saygı duymadığım (Reha Muhtar’ı kastetmiyorum) kimseyle de birlikte anılmak istemem.
Hem bazıları gibi arkalarından küfredip yüzlerine öpücük yağdıracak kadar onursuz olma maharetine de sahip değilim.
Sağ olsunlar teklif sahipleri ikna etmek için diyorlar ki “Böyle giderse unutulursunuz.” İyi de unutulmak, şöhret olmak için yaşayanların kabusudur. Kendisini her zaman bir öğretim üyesi olarak konumlamış birinin unutulmak hiç umurunda değildir.
www.nuranyildiz.com