13 Kas 2010 09:43 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:47

MEHMET ALİ AĞCA NEDEN TRT'YE SUNUCU OLMASIN!

Abdi İpekçi'nin katili Mehmet Ali Ağca'nın TRT ekranına çıkarılmasına hayret edenler, tepki duyanlar var.

Ağca, TRT’ye niçin sunucu olmasın!

Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca’nın TRT ekranına çıkarılmasına hayret edenler, tepki duyanlar var.
Tepki duyanları anlıyoruz ama, hayret edenleri anlamak güç...
Onlara “Ne bekliyordunuz!” diye sormak gerek...
Siz dua edin de, adam cinayetini övmemiş...
Övse ne olurdu?
Ne olacak, hiç!
Düşünce özgürlüğü kadar niteliği gibi safsatalarla geçiştirilirdi.
Devir o devir!..

* * *
Gazetelerde isim listeleri var, bazı gazetecilerin TRT’den program başına ne aldıkları açıklandı, maşallah, Allah artırsın...
Şimdi haklı olarak bazıları sorabilir:
“Sen almaz mıydın?”
Cevap:
“TRT bizim gibilere program yaptırmaz, teklif dahi etmez. Diyelim ettiler, ‘gel, sen de bize program yap!’ dediler.
Kabul etmezdik, etmeyiz de inanıp inanmamak size kalmış!”
Ama arkadaşlar kabul etmiş fena para da almıyorlar, hem de program başına, aile boyu gelir.
Listeye baktık, bazıları dostumuz, bazılarının adını anmaya bile değmez. Yani ne yapsınlar, madem TRT ekranına çıkmayı kabul etmişler, karşılığını alacaklar!
Adam programı kabul etmiş, fiyatını da belirlemiş, ne var bunda?
Listeye şöyle baktık, Ümit Zileli...
İnsanın soracağı geliyor “Ümit ne işin var orada?” diye.

* * *
Sayın Başbakan’a da bir çift sözümüz var, inşallah bizim de tardımızı istemez!
Gazeteciler sormuşlar:
“Abdi İpekçi’yi öldüren, Papa’ya suikast yapan birinin devlet televizyonuna çıkmasını nasıl karşılıyorsunuz?”
Başbakan da demiş ki:
“Devlet televizyonu-özel televizyon, diye niye ayırıyorsunuz? Basın özgürlüğü yok mu?”
Sayın Başbakan yanlış söylüyorsunuz, özel televizyon özel kişilerin, parası ceplerinde, kâr etmezlerse kapatırlar. Lakin TRT öyle değil, halkın vergisiyle çalışıyor. Demokrasilerde halk ödediği verginin nereye gittiğini bilmek ister. Yani kısacası özel TV, devlet TV’si ayrımı vardır ve bu çok önemli bir ayrımdır.
Acaba Sayın Başbakan buna da kızdı mı, tard edin şunu der mi?

* * *
Devir öyle bir devir, derken ne demek istiyoruz?
Bir örnek...
Geçtiğimiz günlerde Milliyet’in birinci sayfasında çok güzel bir başlık vardı:
“Bardakoğlu tard edildi.”
Diyanet İşleri Başkanı’na ne oldu?
Milliyet Ankara Haber Müdürü Serpil Çevikcan’a yaptığı açıklamaya baksanıza:
“Bir kadının başını örtüp örtmemesi onun Müslümanlığa giriş şartı olarak hiçbir zaman algılanmamış, sadece kendi dindarlığının bir tercihi olarak görülmüştür.”
“Bir konuda yasal düzenleme yapılırken, ‘Diyanet’in görüşü nedir?’ demek ‘laiklik ilkesine’ aykırıdır. Biz dinin doğru bilgisini söylemekle görevliyiz.”
“Ben bugüne kadar hiçbir resepsiyona katılmadım. Şu sebeple katılmıyorum; rahmetli Atatürk’ün Cumhuriyet’i kurarken Diyanet İşleri Başkanlığı’na verdiği önemi ve itibarı bugüne kadar hiçbir zaman göremedik.”
Bunları söyleyen adamı, dokuz köyde yaşatırlar mı?
Yaşatmadılar!
Adamlar Cumhurbaşkanı’nın eşi “İlkokul çocuklarının başı bağlanmaz” dedi diye yutkunup duruyorlar, karşılarında Hayrünnisa Hanım olmasa neler söylerler neler...

* * *
TRT, Mehmet Ali Ağca’yı ekrana nasıl çıkarırmış?
Ağca, ne diye çıkmış?
Konuk olarak!
Gelecek sefer, TRT programcısı olarak çıkarsa “Cinayetin Anatomisi“ni anlatırsa şaşacak mısınız?
Biz hiç şaşmayacağız.

Hasan Pulur / MİLLİYET