''MEDYATİK OLMAK KOŞMAKTAN DAHA ZOR''
2012 Londra Olimpiyat Oyunları'nda altın madalya kazanan Aslı Çakır Alptekin'den ilginç sözler
2012 Londra Olimpiyat Oyunları’nda kadınlar 1500 metrede altın
madalya kazanan Aslı Çakır Alptekin, 19 Ağustos’ta 27’nci yaş
gününü ailesiyle kutladı.
Ailesinin doğum günü sürprizini Anadolu Ajansı (AA) ekibiyle
paylaşan Alptekin, mumları üflerken 2012 yılının kendisine uğur
getirdiğini, 2016 yılında da aynı uğuru beklediğini söyledi.
Bir günde hayatı değişen olimpiyat şampiyonu, olimpiyat öncesi ve
sonrasındaki Aslı Çakır Alptekin’i anlattı. Atletizme ilkokul
4’üncü sınıfta beden eğitimi öğretmeni Adem Kaya’nın
yönlendirmesiyle başlayan Alptekin, ortaokulda hentbol oynamaya
başladı. Bu dönemde atletizme ara veren altın kız, yine beden
eğitimi öğretmeninin yönlendirmesiyle atletizme kaldığı yerden
devam etti.
Ortaokulda yeniden başlayan atletizm yolculuğunda başarılı bir
ilerleme kaydeden Alptekin, lisede milli takıma girdi.
Müsabakalarda milli atlet olarak mücadele eden Alptekin, eğitimine
de önem vererek Dumlupınar Üniversitesi Beden Eğitimi Bölümü’nde
eğitim görüyor.
Alptekin, beden eğitimi öğretmenlerine çocukların yeteneklerinin
keşfedilmesinde büyük görevler düştüğünü vurgulayarak, “Sporcunun
yeteneğini keşfeden beden eğitimi öğretmenleri oluyor. Eğer beni
öğretmenim yönlendirmeseydi, belki de ben bugün burada olamazdım”
dedi.
Ailelere bu konuda tavsiyede bulunan Aslı Çakır Alptekin, beden
eğitimi öğretmenlerinin çocuklarının yetenekleri konusundaki
önerilerini ailelerin dikkate almalarını istedi.
Bir dönem beden eğitimi öğretmeni olmayı arzulayan Alptekin,
atletizmi bırakıp öğretmen olarak yoluna devam etmek istediğini,
ancak bu dönemde antrenörü ve eşi İhsan Alptekin’in elinden
tutmasıyla atletizme dört elle sımsıkı sarıldığını söyledi.
Eşinin “Başaracağız, çok güzel yerlere geleceğiz” şeklindeki
sözlerinin kendisini hırslandırdığını dile getiren Alptekin,
profesyonel sporcu olarak Türkiye rekorları kırmaya başladığını
bildirdi.
Müsabakalarda iyi dereceler alan milli atlet, gözünü olimpiyat
şampiyonluğuna dikti. 2008 yılında Pekin’de yapılan olimpiyat
oyunlarında derece elde edemeyen Alptekin, orada ülkelerin
marşlarını dinlerken hırslandı ve bir sonraki olimpiyatta İstiklal
Marşı’nı okutmak için çalışmalara başladı.
Bez ayakkabıdan şampiyonluğa
Sıkı bir antrenman süreci yaşayan, hatta ailesiyle bile yılda en
fazla iki defa görüşebilen Alptekin, erkek sporcularla yarışmalara
hazırlandı. Kendisinin hırslı ve inatçı olduğunu belirten Alptekin,
“Şampiyonluğu büyük hırs yaptım. Kafamda hep birincilik vardı. Hiç
bir zaman ikinciliği düşünmedim. Olimpiyat öncesi evimden çıkarken
dolabıma ’şampiyon olarak döneceğim’ yazdım ve şampiyon olarak
döndüm” diye konuştu.
Şampiyonluğa ulaşma noktasında hayatı boyunca çeşitli zorluklar
yaşadığını, engellerle karşılaştığını anlatan Alptekin, bir
yarışmada bez ayakkabıyla koşarken yağmur ve çamurun etkisiyle
ayakkabısının ağırlaştığını, bez ayakkabıyı ayağından fırlatarak
yarışmaya devam ettiğini söyledi.
Derece aldığı yarışmada federasyon tarafından kendisine bir çift
spor ayakkabısı hediye edildiğini dile getiren Alptekin, “Bugüne
kadar çeşitli zorluklar çektim. Şimdi bana sorsanız neler çektin
diye, söyleyemem. Çünkü bu madalya bütün zorluklarımı unutturdu”
dedi.
Sürekli kamplar nedeniyle sabit bir evinin de olmadığını kaydeden
Alptekin, bavulunu evi olarak gördüğünü kaydetti.
“Medyatik olmak inanın koşmaktan daha zor bir
durum”
Zorlu bir yaşamın ardından bir gün olimpiyat şampiyonu olarak
uyanan Aslı Çakır Alptekin’in hayatı da bir günde değişti.
“Şampiyon olduktan sonra medyatik oldum” diyen altın kız, artık
sokakta herkesin kendisini tanıdığını vurguladı.
Aşırı ilgiden dolayı antrenmanlarına da devam edemediğini belirten
Alptekin, “Böyle bir hareketlilik beklemiyordum. Medyatik olmak
inanın koşmaktan daha zor, koşmak bana daha kolay geldi. Devlet
büyüklerimize ve sanatçılarımıza Allah kolaylık versin” diye
konuştu.
Olimpiyat öncesi ile sonrasında Aslı Çakır Alptekin’de hiçbir şeyin
değişmediğini, sadece çevresel faktörlerin değiştiğini dile getiren
olimpiyat şampiyonu, değişmek istemediğini söyledi.
Henüz kendisini yolun başında gören Alptekin, “Belirli hedeflerim
var, yarışmalarım var. Bunlara hazırlanacağım. Eğer kendimi farklı
yöne çekersem başarılar gelmez. Bu anlamda kendimi hiç koşmamış
sayıyorum ve yeni hedeflerime kilitleniyorum. Ama öncesinde
olimpiyat madalyasının keyfini çıkarmak istiyorum. Bunun için çok
uğraştım” dedi.
3 nazar boncuğu şampiyonluk getirdi
Nazara inanan olimpiyat şampiyonu, yanından nazar boncuğunu da
eksik etmiyor. Daha önce tek nazar boncuklu bileklik kullandığını
söyleyen Alptekin, “Olimpiyatlardan önce ise üç nazar boncuklu
bileklik taktım. Çünkü gözlerin bende olduğunu biliyordum, nazara
gelmemek için önlem aldım” diye konuştu.
“Aslı, yeniden dünyaya gelse atlet olurdu”
Koşmayı çok sevdiğini, hayatını atletizm üzerine kurguladığını
ifade eden olimpiyatın altın kızı, “Bana ’dünyaya bir kere daha
gelsen ne olurdun’ diye sorsalar yine atlet olurdum. Aslı atlet
olmasa da beden eğitimi öğretmeni olurdu, yani yine sporcu olurdu”
diye konuştu.
Olimpiyatta elde ettiği başarı sayesinde genç nesillere iyi bir
örnek olduklarını anlatan Alptekin, şunları söyledi:
“Çocuklarda ’Aslı abla yaptı ve başardı, Aslı abla, Gamze abla bunu
başarabiliyorsa biz de başarabiliriz’ düşüncesi uyandırdık. Bazen
ailelerin ’Çocuğum spor yapsın, ama geleceği yok’ diyor ve spora
yönlendirilmiyor. Milli sporcu olduğum için spor sayesinde
üniversiteye direkt alındım. Karşılıksız burs veriliyor. Başarılı
oldum, milli sporcu oldum. 40 yaşından sonra da devlet sporcusu
olacağım. Yani istenildiği takdirde spor da bir gelecek
oluşturuyor.”
Alptekin, gelecek nesilden çok umutlu olduğunu, Türkiye adına
ileriki dönemlerdeki olimpiyatlarda daha fazla altın madalya
kazanılacağına inandığını kaydetti.