24 Tem 2010 19:06
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:29
MEDYARADAR ''SANSÜR'' TARTIŞMALARINA NOKTAYI KOYUYOR! İŞTE NAGEHAN ALÇI'NIN O YAZISI!
İsmail Küçükkaya "yok" dedi, Nagehan Alçı'dan cevap geldi: "Gülüyorum, sözün bittiği yerdeyim" Medyaradar polemiğe nokta koyuyor ve Alçı'nın Akşam'da "sansürlenen" yazısını yayınlıyor.
İşte Nagehan Alçı’nın Akşam Gazetesi’nde yayınlanmayan yazısı...
Ahmet Kaya gecesi
İki gündür Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’deyim. Uzaktayken bir de baktım yine ortalık karışmış. Geçen pazartesi akşamı yaptığımız bir dost sohbetini, sohbete katılan Reha Muhtar ve Sevilay Yükselir bazı farklılıklarla yazınca Muhtar’a yüklenmek isteyen çevreler coştukça coşmuş. En iyisi o akşama gitmek…
***
Rasim Ozan Kütahyalı, Ahmet Kaya’nın ham görüntülerinden bir süredir bahsediyor. ‘Görüntüler bende var, kare kare izlemek lazım’ diyor. Ancak ne zaman izleyeceğimizi kararlaştırmış değiliz…
***
Pazartesi sabahı Sevilay aradı: ‘İzinden yeni döndüm, hadi bu akşam bir arada olalım.’
Teklif üzerine ne yapalım diye düşünürken plana Rasim kendi evini açarak dahil oldu. Gün batımında Kuruçeşme’deki terasında buluştuk. Masada Sema Öztürk de var. Oradan, buradan konuşuyoruz ama siyasetin s’si yok.
***
Bir süre sonra, tam Sema kalkarken Reha Muhtar aradı Rasim’i. Bizim orada olduğumuzu bildiğinden değil, tamamen tesadüf. Arayınca hepimiz o da gelsin dedik. Kırmadı, geldi…
***
Önce hoş, beş derken konu Ahmet Kaya’nın görüntülerinden açıldı. Biz o dönem Reha’nın ortamı yumuşatmaya çalıştığını biliyoruz, ona haksızlık yapıldığını düşünüyoruz…. Rasim ‘Abi bende o gecenin tüm görüntüleri var, izleyelim’ dedi. Ben ve Sevilay zaten detayları meraktayız…
***
Reha önce tereddüt etti. ‘Bu güzel gecede içeri girmeyelim, ben zaten kendimden eminim vs’ Ama aradan geçmiş 11 yıl… O da istiyor aslında o geceyi yeniden görmek…
***
Israrımız üzerine hep birlikte geçtik içeri. Gerisi zaten yazıldı. Biz dehşet içinde Kaya’ya yapılan linçe alkış tutan Mahsun Kırmızıgül’ü, Şenay Düdek’i, Erdal Acar’ı teşhis etmeye çalışıyoruz, Kadir İnanır’ın zoraki gülümsemesini fark ediyoruz, Reha’nın sanatçıları çağırarak ortamı kaynaştırma ve bir tatsızlığa engel olmaya çabaladığını izliyoruz…
***
Derken görüntüler bitti. Hepimiz Reha’dan bir şeyler söylemesini beklerken döndü ve şöyle dedi: O görüntüleri yayınlamamamız, Kaya’ya yapılanları görmezden gelmemiz için üzerimizde müthiş bir baskı vardı. Diğer kanallar bir dakika verdiler yaşananları. Ben ise direndim. O gün haber bülteninde tam 12 dakika akıttım gecede yaşananları…
***
Sevilay ve Reha’nin anlatımlarında küçük farklılıklar olabilir. Ama önemli olan şu: Hepimiz o geceyi gözyaşları içinde kapattık. 10 yılda bu ülkenin ne kadar değiştiğini düşünüp bu günlere şükrettik. Bazı isimlerin dün ne olup, bu gün kendilerini nasıl takdim ettiğini hatırladık. Ve geçmişte yaşanan zulümlerin etrafında ortak bir duyarlılık oluşturabildiğimiz için mutlu olduk!
Balkan ekspresi
Türkiye kazanından bir süreliğine uzaklaşmış bir grup gazeteci var. 25 kişilik bir TRT ekibi. Bu ekip nisanda çılgın bir fikirle ortaya çıktı. ‘Bir tren yaratalım, o tren Balkanlar’ı gezsin, şehir şehir programlar çeksin’ dedi. TRT yönetimi fikri çok sevdi. Devlet demir yolları ile işbirliğine gidildi ve 1 Temmuzda Sirkeci’den yola çıkıldı. ‘Balkan Ekspresi’ işte böyle doğdu…
***
Haber Müdürü Mehmet Başar’ın moderatörlüğünü yaptığı programın hedefinde toplam 9 ülke ve 22 şehir var. Hafta içi her gün TRT-Türk ekranlarında saat 12’de yayındalar. Trenle bir şehre varıyorlar. Ardından orayı karış karış keşfe dalıyorlar.
***
Peki ama neden tren?
***
Bu sorunun cevabı çok anlamlı: Balkan coğrafyasında tren hep hüznü, kaçışı anlatır. Türkler trenlere binip buralardan canlarını kurtarmak için gitmişler. Şimdi ise aynı Türkler trenin olumsuz çağrışımlarını silmek istercesine kaçtıkları yerlere geliyorlar, umut getiriyorlar.
Benim o trende ne işim var?
Balkan Ekspresi her şehirde bir gazeteci ağırlıyor. O gazeteci ile birlikte şehri geziyor, program yapıyor. Bana ‘hangi ülkeyi istersin?’ diye sordular. Geçtiğimiz yıl Sky Turk için yaptığım ‘Karavanla Avrupa’ belgesel dizisi kapsamında bütün Doğu Avrupa’yı dolaşmış, bir tek Hırvatistan’a gidememiştim. Fırsat bu fırsat deyip, Hırvatistan ayağına dahil oldum. Dünden beri Zagreb’deyim.
***
Zagreb tarihi merkezi ve düzenli yapısı ile tam bir Orta Avrupa şehri. Bisikletle dolaşılabilen, kimsenin acelesinin olmadığı bir başkent! Böyle yerlerde ‘kaos bağımlısı ben’ ne yapacağımı şaşırıyorum. Herkes benim gibi birkaç günlüğüne bu şehirden geçiyor, kimse burada yaşamıyor, zannediyorum. Yapılacak iş, yetişilecek yer yok gibi geliyor…
***
Halbuki Zagreb kültürel etkinlik ve turizm bakımından bir çok büyük şehirle yarışacak kadar iddialı. 1 milyonluk şehre 800 bin turist geliyor. Her ay en az üç yeni sergi açılıyor, dünyaca ünlü gruplar burada art arda konserler veriyorlar. (Pazar günü Leonard Cohen konseri var.)
Diğer gazeteciler
Her programa bir gazeteci konuk oluyor, dedim ya… İlerleyen günlerde katılacak gazetecileri merak ettim: Yavuz Donat, Reha Muhtar, Erdoğan Aktaş, Ergun Babahan, Kanat Atkaya, Atılgan Bayar, Sevim Gözay.
MEDYARADAR/ÖZEL
Ahmet Kaya gecesi
İki gündür Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’deyim. Uzaktayken bir de baktım yine ortalık karışmış. Geçen pazartesi akşamı yaptığımız bir dost sohbetini, sohbete katılan Reha Muhtar ve Sevilay Yükselir bazı farklılıklarla yazınca Muhtar’a yüklenmek isteyen çevreler coştukça coşmuş. En iyisi o akşama gitmek…
***
Rasim Ozan Kütahyalı, Ahmet Kaya’nın ham görüntülerinden bir süredir bahsediyor. ‘Görüntüler bende var, kare kare izlemek lazım’ diyor. Ancak ne zaman izleyeceğimizi kararlaştırmış değiliz…
***
Pazartesi sabahı Sevilay aradı: ‘İzinden yeni döndüm, hadi bu akşam bir arada olalım.’
Teklif üzerine ne yapalım diye düşünürken plana Rasim kendi evini açarak dahil oldu. Gün batımında Kuruçeşme’deki terasında buluştuk. Masada Sema Öztürk de var. Oradan, buradan konuşuyoruz ama siyasetin s’si yok.
***
Bir süre sonra, tam Sema kalkarken Reha Muhtar aradı Rasim’i. Bizim orada olduğumuzu bildiğinden değil, tamamen tesadüf. Arayınca hepimiz o da gelsin dedik. Kırmadı, geldi…
***
Önce hoş, beş derken konu Ahmet Kaya’nın görüntülerinden açıldı. Biz o dönem Reha’nın ortamı yumuşatmaya çalıştığını biliyoruz, ona haksızlık yapıldığını düşünüyoruz…. Rasim ‘Abi bende o gecenin tüm görüntüleri var, izleyelim’ dedi. Ben ve Sevilay zaten detayları meraktayız…
***
Reha önce tereddüt etti. ‘Bu güzel gecede içeri girmeyelim, ben zaten kendimden eminim vs’ Ama aradan geçmiş 11 yıl… O da istiyor aslında o geceyi yeniden görmek…
***
Israrımız üzerine hep birlikte geçtik içeri. Gerisi zaten yazıldı. Biz dehşet içinde Kaya’ya yapılan linçe alkış tutan Mahsun Kırmızıgül’ü, Şenay Düdek’i, Erdal Acar’ı teşhis etmeye çalışıyoruz, Kadir İnanır’ın zoraki gülümsemesini fark ediyoruz, Reha’nın sanatçıları çağırarak ortamı kaynaştırma ve bir tatsızlığa engel olmaya çabaladığını izliyoruz…
***
Derken görüntüler bitti. Hepimiz Reha’dan bir şeyler söylemesini beklerken döndü ve şöyle dedi: O görüntüleri yayınlamamamız, Kaya’ya yapılanları görmezden gelmemiz için üzerimizde müthiş bir baskı vardı. Diğer kanallar bir dakika verdiler yaşananları. Ben ise direndim. O gün haber bülteninde tam 12 dakika akıttım gecede yaşananları…
***
Sevilay ve Reha’nin anlatımlarında küçük farklılıklar olabilir. Ama önemli olan şu: Hepimiz o geceyi gözyaşları içinde kapattık. 10 yılda bu ülkenin ne kadar değiştiğini düşünüp bu günlere şükrettik. Bazı isimlerin dün ne olup, bu gün kendilerini nasıl takdim ettiğini hatırladık. Ve geçmişte yaşanan zulümlerin etrafında ortak bir duyarlılık oluşturabildiğimiz için mutlu olduk!
Balkan ekspresi
Türkiye kazanından bir süreliğine uzaklaşmış bir grup gazeteci var. 25 kişilik bir TRT ekibi. Bu ekip nisanda çılgın bir fikirle ortaya çıktı. ‘Bir tren yaratalım, o tren Balkanlar’ı gezsin, şehir şehir programlar çeksin’ dedi. TRT yönetimi fikri çok sevdi. Devlet demir yolları ile işbirliğine gidildi ve 1 Temmuzda Sirkeci’den yola çıkıldı. ‘Balkan Ekspresi’ işte böyle doğdu…
***
Haber Müdürü Mehmet Başar’ın moderatörlüğünü yaptığı programın hedefinde toplam 9 ülke ve 22 şehir var. Hafta içi her gün TRT-Türk ekranlarında saat 12’de yayındalar. Trenle bir şehre varıyorlar. Ardından orayı karış karış keşfe dalıyorlar.
***
Peki ama neden tren?
***
Bu sorunun cevabı çok anlamlı: Balkan coğrafyasında tren hep hüznü, kaçışı anlatır. Türkler trenlere binip buralardan canlarını kurtarmak için gitmişler. Şimdi ise aynı Türkler trenin olumsuz çağrışımlarını silmek istercesine kaçtıkları yerlere geliyorlar, umut getiriyorlar.
Benim o trende ne işim var?
Balkan Ekspresi her şehirde bir gazeteci ağırlıyor. O gazeteci ile birlikte şehri geziyor, program yapıyor. Bana ‘hangi ülkeyi istersin?’ diye sordular. Geçtiğimiz yıl Sky Turk için yaptığım ‘Karavanla Avrupa’ belgesel dizisi kapsamında bütün Doğu Avrupa’yı dolaşmış, bir tek Hırvatistan’a gidememiştim. Fırsat bu fırsat deyip, Hırvatistan ayağına dahil oldum. Dünden beri Zagreb’deyim.
***
Zagreb tarihi merkezi ve düzenli yapısı ile tam bir Orta Avrupa şehri. Bisikletle dolaşılabilen, kimsenin acelesinin olmadığı bir başkent! Böyle yerlerde ‘kaos bağımlısı ben’ ne yapacağımı şaşırıyorum. Herkes benim gibi birkaç günlüğüne bu şehirden geçiyor, kimse burada yaşamıyor, zannediyorum. Yapılacak iş, yetişilecek yer yok gibi geliyor…
***
Halbuki Zagreb kültürel etkinlik ve turizm bakımından bir çok büyük şehirle yarışacak kadar iddialı. 1 milyonluk şehre 800 bin turist geliyor. Her ay en az üç yeni sergi açılıyor, dünyaca ünlü gruplar burada art arda konserler veriyorlar. (Pazar günü Leonard Cohen konseri var.)
Diğer gazeteciler
Her programa bir gazeteci konuk oluyor, dedim ya… İlerleyen günlerde katılacak gazetecileri merak ettim: Yavuz Donat, Reha Muhtar, Erdoğan Aktaş, Ergun Babahan, Kanat Atkaya, Atılgan Bayar, Sevim Gözay.
MEDYARADAR/ÖZEL