Medyaradar o ‘çukurlar’ı göstermeye devam edecek!

Medyaradar, Turkuvaz Medya Grubu tarafından 30 Temmuz 2024’te kapattırıldı.
Biliyorsunuz bu grubun sahibi Serhat Albayrak…
Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın kardeşi.
Birçok internet sitesiyle aynı anda “Turkuvaz Medya Grubu’nun Youtube kanalları çalındı” başlıklı bir haber yayınladık.
Haberin doğru olmadığı iddia edildi ve erişimin engellenmesi için dava açıldı.
Aynı haberi yayınlayan diğer sitelere dokunulmadı.
Zaten, dokunulmasın da!
Neyse… Mahkeme erişimin engellenmesi kararı verdi.
Mahkemenin kararını anında uyguladık. Buna ragmen, uygulamadığımız gerekçesiyle tamamen kapatıldık.
Hakim Bey, her nedendir bilinmez; sunduğumuz tüm belgeleri görmezden geldi!
*
Bu sıradan bir kapatma değil…
Medyanın en özgür seslerinden birini susturma operasyonu!
İktidara yakınlıklarını kullananların güç gösterisi…
Kontrol altına alamadıkları Medyaradar’dan yüce Türk mahkemelerini kullanarak kurtulmaya çalışıyorlar.
Ancak biz adalete ve hukukun üstünlüğüne olan inancımızı asla kaybetmedik, kaybetmeyeceğiz.
Biliyoruz ki hakimler de yanlış karar verir…
Biliyoruz; onlar da insan; yanılır, etki altında kalabilir.
Hatta yakın geçmişte örneğini gördüğümüz gibi çeşitli baskı grupları tarafından yönlendirilebilir.
Ancak hukukun şaşmaz terazisi eninde sonunda devreye girer ve adalet geç de olsa sağlanır.
Gerekirse hakimler de sanık kürsüsüne oturur!
*
Biz gazeteciyiz…
İşimiz, gücümüz bu…
İktidar bin kilometre yol yapar, bize sorarlar; “Niye bir kerecik övmüyorsun?” diye…
Övmek reklamcıların işidir; yapılan yolu tanıtmak, hakkında bilgiler vermek halkla ilişkilercilerin.
Biz gazetecilerin görevi ise yeni bir yol yapıldığını duyurmak. Ve o bin kilometrelik yolda sadece tek bir çukur varsa, onu haberleştirmek…
Sakın “Alt tarafı bir çukur, ne var canım bunda?” deyip geçmeyin. O çukura bir araba hızla girebilir ve takla atabilir. İşte; biz o çukurun varlığını önceden haber yaparak, kapatılmasını sağlarız ve kazayı önleriz!
*
Biz Medyaradar olarak yıllardır kimsenin reklamını ya da halkla ilişkilerini yapmadık.
Hep yoldaki çukurları aradık.
Varsa, haber yapıp kapattırmak için uğraş verdik.
Bu yüzden iktidar sahipleri tarafından sevilmedik.
Ne yalan söyleyelim; umurumuzda da değil.
Onların “iktidar sevicileri” zaten her dönemde yeterince oldu.
Bugün bizi kapattırmaya çalışanlar da onlardan biri…
Çünkü tekerlerine çomak soktuğumuzu düşünüyorlar.
Bizi kendi gelecekleri için tehdit olarak görüyorlar.
Oysa bilmiyorlar ki biz, sadece işimizi yapıyoruz.
Hata yaptığımız zaman özür dilemesini de biliyoruz.
Ama özür dilememiz ya da mahkeme kararına uymamız onlara yetmiyor.
Canımızı istiyorlar!
“İlle de öleceksin” diyorlar.
*
İnat bu ya…
Ölmeyeceğiz.
Yasaların ve anayasanın bize verdiği hak ve teknolojinin sağladığı olanakla sonuna kadar direneceğiz.
Yollardaki tüm çukurlar kapatılıncaya, insanlar kendilerini un ufak eden bu yağma düzeninden kurtuluncaya kadar biz “sadece gazetecilik” yapmaya devam edeceğiz.
Arkamıza birilerinin desteğini alıp, meslek ilkelerimizden sapmayacağız.
İktidar gücünü kullanarak diğer medya organlarına bel altı vuruşlar yapmayacağız.
*
Evet; bir aya yakın bir süredir kapalıyız!
Ama susmadık, susmayacağız.
Yılmadık, yılmayacağız!
Halkın haber alma hak ve özgürlüğünü kullandırmak için kanımızın son damlasına kadar savaşacağız…
Çünkü birileri için vatan sadece “toprak”tır… Bizim için ise “insanların yaşamaktan mutluluk duyduğu ana kucağı…”
Biz o “ana kucağı”na kavuşacağımız güne kadar; işimizi yapmaya ve “Dikkat çukur var” demeye devam edeceğiz.
*
Bir çift söz de bu ülkenin aydınlarına, namuslu vatandaşlarına ve sivil toplum örgütlerine…
Instagram kapandı; öyle bir gürlediniz ki yasak kaldırıldı.
Peki; sadece doğruları yazmaya çalışan yurtsever Medyaradar’ın kapatılması sizi hiç mi ilgilendirmiyor?
Fikir kuruluşları, sendikalar, dernekler, vakıflar, üniversiteler, akademisyenler, hukukçular, gazeteci dostlar…
Sahi; neredesiniz?
Bu haklı mücadelemizde neden yanımızda değilsiniz?
Unutmayın; Instagram, X, Facebook, CNN veya diğerleri dünya için neyse, Medyaradar da bu ülke için odur.
*
Yoksa…
Aklımıza bile getirmek istemiyoruz ama bizi kapattıranlardan mı korkuyorsunuz?
Eğer bu doğruysa…
Sen de mi Brütüs…
Öyleyse yıkıl Sezar!