05 Eyl 2012 13:11 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:06

MEDYADAKİ BAZI YAZARLAR UTANMADAN TAŞERONLUK YAPIYOR!

Başbakan Erdoğan AK Parti genişletilmiş grup toplantısında konuşuyor.

Düşmanda bile haysiyet aranır. Ama terör örgütü en küçük haysiyet izi bile taşımıyor. Elbette ki düşmanımızın haysiyetsizliği, korkakça vurup kaçması bizim için mazeret değildir.

İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

Bu örgüt ülke dışında Türkiye düşmanı ülke ve çevrelerden doğrudan destek alıyor, ihale alıyor. Bu örgüt mertçe güvenlik güçlerimizin karşısına çıkıp çatışamıyor. Çocukları kadınları kalkan yaparak, korkakça saklanarak, kalabalıkların içine sinsice girerek saldırıyor ve kaçıyor. Düşmanda bile haysiyet aranır. Ama terör örgütü en küçük haysiyet izi bile taşımıyor. Elbette ki düşmanımızın haysiyetsizliği, korkakça vurup kaçması bizim için mazeret değildir.

"TERÖRÜN HEDEFİ AK PARTİ"

Son yıllarda terör örgütü doğrudan doğruya Ak Parti'yi hedef belirlemiş durumda. Bakın en son Hakkari il başkanımız kaçırıldı. Daha önce ilçe başkanımız kaçırıldı ve haftalarca kendisinden haber alınamadı. İl başkanlıklarımıza, ilçe belde başkanlıklarımıza saldırılar düzenlendi. İl başkan yardımcımız şehit edildi. Terör örgütü yayınlarında bildirilerinde sürekli Ak Parti'yi hedef aldı, almaya devam ediyor. İşte bunun üzerinde ayrıntısıyla düşünmek zorundayız. Neden AK Parti? Neden Ak Parti milletvekilleri, yöneticileri?

Terör örgütü hedefini değiştirip son yıllarda neden Ak Parti'ye saldırıyor? Çünkü Ak Parti çözüyor. Çünkü Ak Parti benim Kürt kardeşlerimle kucaklaşabiliyor. Halkımız da bölgenin birinci partisi yapıyor.

"ÖRGÜT ASLA AMACINDAN VAZGEÇMEDİ"

Burada Türkiye siyasetinin 30 yıldır takındığı tavrı ben aziz milletimle paylaşmak durumundayım. 30 yıl boyunca iktidardaki her parti teröre muhatap oldu. Fakat denklem çok basit. Eğer iktidardaki parti terörü çözmek için kararlılık gösterirse, terör örgütü var gücüyle saldırdı ve iktidarları vazgeçirdi. Terör kimi zaman eylemlerine ara verdi, eylemlerini azalttı, çoğalttı ama asla amacından vazgeçmedi.

Peki böyle bir denklemde muhalefet partileri ne yaptı? Bu duruma geçmeden burada gerçekleri de vurgulamak istiyorum. Partimizi kuruyoruz ve güneydoğu ve doğu Anadolu'da miting yapıyoruz. Cizre'de vatandaşlar 'başkanım sizden biz bir şey istiyoruz' dediler. Dediler ki, 'OHAL'i kaldırın biz sizden başka bir şey istemiyoruz" dediler. Partimiz iktidara geldi ve birinci ayında biz OHAL'i kaldırdık.

Bugün bölücü terör örgütü ve uzantısı siyasi parti eğer konuşuyorsa OHAL'i kaldırdığımız için konuşabiliyor.

"TABELA PARTİSİ OLARAK ORADALAR"

Bölücü terör örgütünün tehdidi altında eğer siyasi uzantısı partiye oy veriliyorsa bu gerçek demokrasinin gereği bir demokrasi değildir. Bu oluşturulmuş bir korku toplumunun neticesi alınmış oylardır. Çünkü biz diğer muhalefet partileri gibi Sivas'ın ötesine geçemeyen bir parti değiliz. Seçim zamanı zar zor bir gidip geldiler, şimdi tabela partisi olarak oradalar.

Anamuhalefet partisi genel başkanı ve yanındakiler, benim Hakkari il başkanlarını telefonla aramışlar ondan sonra aile de onlara 'sizin yardımınıza ihtiyacımız var bize yardım edin' demiş. Bunu duyan aile baya üzülmüşler. Telefonla konuştum. Başbakanım diyor, "Bu Hakkari'de BDP ile beraber, terör örgütüyle beraber, miting yapan CHP'den biz yardım isteyecek kadar düştük mü" diyor.

"CHP SURİYE'DE DE BAAS'LA BERABER ÇALIŞIYOR"

Demek ki siz dağdakilerle müşterek çalışıyorsunuz. Siz zaten Suriye'de de Baas'la beraber çalışıyorsunuz. Aynen bu söylediklerinizi terör örgütünün siyasi uzantısı da söylüyor. Eğer ihtiyaç varsa biz gider dağdakilerle görüşürüz diyor. Aynısını Tunceli milletvekilimiz kaçırıldı diyor.

Nasıl bir kaçırılmaysa, iki gün içinde de geri gönderildi. İfadesi çok şık, "iyi çocuklar, bize iyi davrandılar. Güzel misafirperverlik yaptılar" neymiş? Dağa kaçırmışlar. Kime uyduruyorsunuz? Hepsi hikaye. Kusura bakmayın bunu kimse yutmaz. Ama CHP'liler bir şeyler devşirmeye çalışıyorlar. O gün bugündür genel başkanla daha yeni görüşmüşler.

Çok ciddi senaryolar oynanıyor bu ülkede.