11 Nis 2009 22:39 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:38

"MEDYA O KADAR ETKİLİYSE,BİN YIL SÜRECEĞİ SÖYLENEN 28 ŞUBAT NEREDE?" ERDOĞAN AKTAŞ'TAN TARTIŞMA YARATACAK SÖZLER!..

Başarı çıtasını giderek yükselten Habertürk TV'nin Genel Yayın Yönetmeni Erdoğan Aktaş Yeni Şafak'tan Hatice Saka'ya konuştu.

Medya artık siyaseti etkileyemez


Son dönemde çok konuşulan ve dikkat çeken Habertürk, başarı çıtasını giderek yükseltiyor. Televizyonun Genel Yayın Yönetmeni Erdoğan Aktaş, Türkiye'de yeni açılımların tartışıldığı bir platform oluşturduklarını söylüyor ve ekliyor: "Yayın ilkemden hiçbir zaman taviz vermeyeceğim. Sadece buna bakarak insanlar bizi bir yere koymak istiyorlarsa koysunlar."


Türkiye'de haber kanalları haberciliğe yeni bir boyut getirmişti. Bunda sizin de katkılarınız var. Bu başarıyı neye bağlıyorsunuz?

Haber kanalı tematik kanaldır, teması haber olan kanaldır. Doğal olarak yayını haber üzerinde sürdürür. Ancak piyasa koşulları, editöryel duruş, biraz da reklam algısına yönelik programlar yapıldığı için haberden uzaklaşılmıştı. Habertürk'ün en önemli ilkesi 24 saat haber yapmak. Haber ve haber programlarıyla istediğimiz yayın çizgisini oluşturduk. Biraz agresif bir habercilik oldu.

Agresif habercilikten kastınız nedir?

Haber konuklarına agresif olmaktan bahsetmiyorum, her konuyu haber zemininde tutmaktan bahsediyorum. Bunun başarılı olduğu ortaya çıktıktan sonra rakipler de aynı çizgiye gelmeye başladı. Böylece Türkiye'deki haber televizyonculuğuna yeni bir soluk getirmiş olduk.

BAZEN ÇIKIP HABER YAPIYORUM

Tüm kanalların bir anchormani var. Bir dönem anchorman savaşları bile yaşandı. Habertürk'te böyle bir kaygı yok gibi görünüyor?

Anchorman kavramı olmadığını düşünmüyorum. Ama şöyle bir durum söz konusu. Bir haberci 24 saat boyunca haberle iç içe olmak zorunda. Ben de bazen muhabir olarak dışarı çıkıp haber yapıyorum. Demek istediğim şu, haber her şeyden önce gelir. Haber merkezinden, programdan, teknik ekipten burada çalışan her eleman kanala sahip çıktığı için öyle keskin ayrımlar söz konusu değil. Biri şu saate çıksın, biri şöyle sunsun şekilde bir yayın çizgimiz yok.

Peki, bu yayın çizgisi değişecek mi?

Zamanla farklı yayın çizgileri olacaktır elbette. Bütün saat dilimlerini hiç boşluk bırakmadan haberle devam ettiriyoruz. Türkiye gündemi de buna çok uygun. Örneğin sabah sekizde başlayıp akşam sekizde biten haber masası dediğimiz kuşaklar var. Sürekli canlı yayında kalıp, Türkiye'deki ve dünyadaki ani gelişmeleri ekrana taşıyacak kapasitede yayın yapıyoruz. Bu yayın yapan arkadaşlarımızın her biri anchorman ve anchorwoman.

Bu aralar yandaş medya tabiri gündemde. Habertürk'ü medyanın hangi yanına konumlandırıyorsunuz?

Türkiye'deki medyanın durumu, meselelere genel bakış açısı ve tahlil yönteminin doğruluğu ile orantılı. Yandaş ve karşıtı olan medya tartışmaları üzerine kitaplar yazılır, saatler süren tartışmalar yapılabilir. Bizim kendimizi nereye koyduğumuz meselesine gelince. Habertürk'ün yayın prensibi demokrat, özgürlükçü ve çoğulcu bir haber anlayışına dayanıyor. Genel Yayın Yönetmeni olarak şunu söyleyebilirim bizim gücümüz özgürlüğümüzde. Her programımızı bu anlayış çerçevesinde organize ediyoruz. Demokrat, çünkü her insanın demokrat olması, karşıt fikirlere saygı göstermesi gerektiğine inanıyorum. Özgürlükçü, çünkü Türkiye'de yeni açılımların tartışılması hatta bazılarının desteklenmesi, bunların tartışma platformlarının hazırlanması gerekir. Çoğulcu, çünkü karşıt fikirlerin bir arada bulunduğu bir platform.

Yine de kategoriler sınıflandırmalar içerisinden birini seçseniz nerede dururdunuz?

Yayın ilkemden hiçbir zaman taviz vermeyeceğim. Sadece buna bakarak insanlar bizi bir yere koymak istiyorlarsa koysunlar. Ama olması gerektiği gibi bir yayın yapıyoruz. Türkiye'nin herkesin kendisini ifade edebildiği ya da herkesin kendi görüşünün ifade edildiği ortamı görebileceği bir televizyon ekranı oldu. O yüzden de bir farklılık yarattı. Bu çerçevede yayın yaptığım zaman bu ilkeler doğrultusunda hareket ettiğim zaman kimin bizi nereye koyduğu çok önemli değil. Zaman bizi haklı çıkaracaktır.

Taraf olunması gereken durumlar çıkmıyor mu?

Tabi ki taraf olunur. Bir polis herhangi bir kişiyi öldüresiye dövüyorsa, haberi yaparken vatandaştan yana olacağım. Böyle örnekler çoğaltılabilir. Çok heyecanlı bir iş yapıyoruz, bu işi yapan insanların soğukkanlı olması, çok iyi bir tahlil yeteneğine sahip olması gerekiyor.

Hem gazete hem televizyon geçmişiniz var. Televizyonun hatayı çok kaldırabileceği söylenemez, canlı yayın, karşındaki insanın ne diyeceğini bilememek bu durum sizde çok stres yaratıyor mu?

İyi hazırlanmak gerekiyor. Tartışılmaya değer bir konuyu, tartışmayı bilen, düşüncesine değer verilen bir insanla yaptığınız sürece sorun yok. Türkiye'nin yeni düşüncelere ihtiyacı var. Özgürlükçü ve farklı görüşlere yer verdiğiniz, gazeteci ve bir televizyoncu olarak yayın öncesinde buna hazırlandığınız sürece sorun yaşamazsınız.

HANİ 28 ŞUBAT SÜRECİ BİN YILDA BİTMEZDİ

Bir dönem medya Türkiye'de siyasetin yönünü değiştirecek kadar güçlüydü, sizce medya bu denli güçlü mü?

1994 seçimlerini hatırlıyorum. O zaman medyanın tamamı Recep Tayyip Erdoğan aleyhinde yayın yaptı. Fakat sonuç değişmedi. Dolayısıyla medyanın etkisi tartışma konusu. Zaman zaman konjonktürel durumlar da oluyor. Kesin yargılara ulaşmak mümkün değil. Medya eğer o kadar etkiliyse bin yıl süreceği söylenen 28 Şubat nerede? Demek ki o kadar etkili değil. Ancak anlık bir değişim yaşatacak ya da olayları ateşleyecek kadar etkili olabilir demeyi uygun bulurum.

O zaman şöyle ifade etsek medya her konuda güçlü ve etkili olmalı mı?

Kişilerin karar verip, olsun ya da olmasın demesiyle ilgili bir şey değil. Kitle iletişim denilen olguyu kabul ederim ama toplum mühendisliği denilen olguya kıymet vermem. Medya toplum mühendisliğine soyununca etkisini yitirir, ancak kitle iletişimine yöneldiği zaman etkisini gösterebilir.

Balbay'ın günlükleri habercilik noktasında tartışma yarattı. Bir gazetecinin haber kaynağı ile arasındaki sınır ne olmalı sorusu belirdi. Gazeteci için haber kaynağı her şeyden önce gelmeli midir?

Balbay'ın günlükleri örneğinden yola çıkamayız, hukuki bir durum var ve dava devam ediyor.

Peki, bir gazetecinin üst düzey askerlerle ilişkisi üzerine konuşmanız gerekirse ne dersiniz?

Maalesef Türkiye'de siyaset, habercilik hatta ticaret yapma biçimi belli çarpıklıklarla gelişti ve bugüne geldik. Bu çerçevede o çarpıklıklar içerisinde günah işlemeyen varsa çıksın ortaya ve ilk taşı o atsın. Sadece gazeteci değil işadamı, politikacı, esnaf hepimiz kendimize bir takım sorular yöneltmeliyiz. Gazeteci ve haber kaynağı ilişkisine gelince asla dokunulmaması gerek kutsal bir alan. Başka türlü davranırsak altından kalkamayız.

İstanbul'u hiç bir şehirle aldatmadım

İstanbul sizin için ne anlam ifade ediyor?

Anadolu yakasında oturuyorum ve her sabah işe gelirken Avrupa yakasına geçiyorum. Bu gidiş gelişlerde kendime diyorum ki; bu kent Allah'ın bir lütfü iyi ki bu şehirde doğmuşum.

İstanbul'un benim için anlamı çok derin. Belki sayfalar dolusu anlatabilirim bu kenti. Bir çok yere gittim. İstanbul'u başka hiç bir şehirle aldatamadım. İstanbul'da doğdum, İstanbul'da aşık oldum, çocuklarım İstanbul'da doğdu, İstanbul'daki bir takımı Beşiktaş'ı tutuyorum. Maçı izlerken Boğaz'ı görebiliyorum. Söylenecek çok şey var.

İstanbul'da hangi semtleri seviyorsunuz?

Kadıköy'ü çok seviyorum. Çünkü orada doğup büyüdüm. Beşiktaş'ı seviyorum, maçlardan önce çarşıyı dolaşmaktan keyif alıyorum.

Sizin için vazgeçilmez olan özel bir mekân var mı?

Romanımda bahsettiğim bir mekan var, benim için özeldir. İstinye'de sıradan bir çay bahçesi. Oraya ne zaman gitsem huzur buluyorum.

Ben ne yaptım demekten korkarım

Ergenekon dava sürecinde medya büyük bir sınav veriyor. Bu konuda izleyeceğiniz politika konusunda sıkıntı yaşadınız mı?

Ergenekon davası çok çetrefilli bir konu. Dava sürecinde yayınlanan haberlere baktığınızda herkes işine yarayanı alıp kullandığını görürsünüz. Bazen bir haber için saatlerce tartışıyoruz. Genel Yayın Yönetmeni olarak insan haklarını hukuku çiğnemeyip haber atlamayı tercih ederim. Bir süre sonra 'ben ne yaptım' demek istemiyorum.

Önünüze hangi hedefleri koydunuz, Habertürk'te yenilikler olacak mı?

Türkiye'nin ve dünyanın gündemin yakından takip eden, tartışma platformu oluşturan bir kanal olmayı sürdüreceğiz. Önümüzdeki günlerde hem teknik hem dekor hem de içerikte değişiklikler yapacağız


Hatice Saka/YENİ ŞAFAK