13 Tem 2009 10:01 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:48

MEDYA KENDİNİ "GÜDÜMLÜ" HABERLERLE KULLANDIRIYOR!..İŞTE ÖRNEKLERİYLE MANİPÜLASYON!..

Sabah Gazetesi genel yayın yönetmeni Erdal Şafak medyanın kendini nasıl kullandırdığını yazdı ve örnekler verdi. İşte o yazı...

Manipülasyon


SABAH'TAN MEKTUP


Medya için ezelden beri en sinsi tehditlerin başında "Manipülasyon" gelir. Yani kullanılmak! Özellikle de devletin bazı birimlerince manipüle edilmek.


Örneğin 6-7 Eylül faciasını bir manipülasyon tetikledi. 28 Şubat süreci baştan sona bir manipülasyon destanıydı.


Atina muhabirimiz Stelyo Berberakis bana bir bilgi notu gönderdi. İzniyle bir bölümünü aktarıyorum:

Atina ve Korfu
Erdal Ağabey; Başbakan Erdoğan, Atina gezisini son anda iptal etmesine rağmen; ertesi gün To Vima, Ethnos, Eleftherotypia gibi gazeteler Erdoğan'ı gelmiş gibi göstermiş; üstelik Karamanlis ile sert ve soğuk bir görüşme yaptığını yazmışlardı.


Bu skandal üstüne To Vima Genel Yayın Yönetmeni Stavros Psyharis yayınladığı özür mektubunda "Affedilemeyecek gazetecilik gafı"ndan "Hükümet çevrelerini" sorumlu göstermişti...


Ancak bu olayın ardında daha büyük bir mekanizmanın bulunduğu yönündeki kuşkularım, Korfu adasındaki AGİT dışişleri bakanları toplantısında daha da güçlendi. Şöyle:


Korfu'da Ahmet Davutoğlu ile Dora Bakoyanni ilk kez ikili görüşme yaptılar. 1.5 saatlik görüşmeden sonra Davutoğlu, Türk basın mensuplarına "On", Bakoyanni ise Yunan basın mensuplarına "Off" konuştular.


İkisini de izledim... Davutoğlu ile Bakoyanni sanki daha önceden anlaşmışlar gibi aynı şeyleri söylediler: "Görüşmeler samimi, olumlu ve yapıcı geçti."


Davutoğlu ek olarak Ege konusunda "İki ülke arasında görüş ayrılıkları olduğunu, bu anlaşmazlıkların giderilmesi için dışişleri bakanlarının iki sert müzakereci olarak değil; iyi niyetle görüşmeleri gerektiğini, Ruhban okulunu da görüştüklerini ama Batı Trakya'daki Türk azınlığın durumunun da gözden geçirildiğini" anlattı.


Bakoyanni ise "Ege'deki Türk savaş uçaklarının Yunan hava sahasını ihlal etmesinden duyulan endişeleri dile getirdiğini ve Davutoğlu'nun bunu not ettiğini" söyledi, "Türk kıyılarından Yunan adalarına sızan kaçak göçmenlerin önlenmesi için işbirliği yapılırsa, hem kaçakların hem de göçmen ticareti yapanların yıldırılacağı" yolundaki görüşlerine Davutoğlu'nun da katıldığını belirtti.


Bu bilgilendirmelerden sonra -hep olduğu gibi- iki ülke gazetecileri bir araya gelip birbirlerinin dışişleri bakanlarının "Neler söylediğini" öğrenmeye çalıştılar. Ben şahsen Davutoğlu'nun bize söylediklerini Yunan meslektaşlarımıza aynen aktardım.


Ne var ki, ertesi günü Yunan gazetelerine baktığımda gözlerime inanamadım. Tümü de "Davutoğlu'nun sert bir tavır sergilediği"; Ege'deki hava ihlalleri, kaçak göçmenler ve Ruhban okulu konularında "Dora'ya kapıyı gösterdiği" gibi haberler verdiler.

Önyargının ötesinde
Yunan basınının Türk-Yunan ilişkilerinde önyargılı olduğu bilinen bir gerçek. Ancak son iki olay bu haberlerin "Birileri tarafından" manipüle edildiğini gösteriyor.


1- Yapılmamış görüşmeyi yapmış gibi veren haberlerde Erdoğan'ın "Suratının asık olduğu"; Karamanlis'le hiçbir konuda "Uzlaşmaya yanaşmadığı", bu yüzden "Görüşmenin soğuk geçtiği" ve Erdoğan'a "5 silahlı korumanın eşlik ettiği" gibi hayal ürünü ifadelere yer verilmesi;
2- Korfu'da Davutoğlu ve Bakoyanni'nin gazetecilere açıklamaları aynı frekansta olmasına rağmen Yunan basınının bu görüşmeye "Uzlaşmazlık" süsü vermesi, bence "Önyargılar" ın ötesinde bir vaka...
Kanımca, Yunan hükümeti, bir yandan "Biz Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyoruz; her alanda işbirliği istiyoruz" izlenimi yayarken, bir yandan da Yunan basınına "Sızdırdığı" bilgilerle olumsuz hava yaratıyor.
Bu bağlamda; "Türkiye ne Ege'de, ne Kıbrıs'ta, ne Ruhban okulunda, ne de kaçak göçmenler konusunda hiçbir adım atmaya yanaşmıyor... Türk savaş uçakları Yunan adaları üzerinde alçak uçuşlar yapıyor... Kaçakları kasıtlı olarak Yunan adalarına salıyor... Ruhban okulunda yalan söylüyor" gibi haberlerin asıl kaynağının, Yunanlı "Önyargılı" gazetecilerden çok Yunan hükümetinin, dolayısıyla Yunan Dışişleri Bakanı'nın ta kendisi olduğuna kanaat getirdim. Yunan hükümeti Türkiye konusunda sözde "Kamuoyu baskısı altında olduğu" izlenimi yaratmak için bu "Güdümlü" haberlerle basını kullanıyor.


Stelyo'nun notu böyle. Fazla söze gerek var mı?
Sağlıklı ve mutlu bir hafta dileğiyle.


Erdal Şafak/Sabah