MEDYA DERNEĞİ GAZETECİLER İÇİN YENİ ETİK İLKELERİ BELİRLEDİ! İŞTE O İLKELER!
Medya Derneği ve ICFJ işbirliğiyle düzenlenen “Uluslararası Medya Etiği Atölye Çalışması”nda belirlenen gazetecilik etik ilkeleri son halini aldı.
Medya Derneği ve ICFJ işbirliğiyle 25-27 Ocak 2011 tarihleri arasında TRT Harbiye Radyoevi’nde düzenlenmiş olan “Uluslararası Medya Etiği Atölye Çalışması”nda belirlenen gazetecilik etik ilkeleri son halini aldı.
Gazeteci Alper Görmüş, Indiana Üniversitesi gazetecilik profesörü Sherry Ricciardi ve USA Today gazetesi eski yöneticisi Frank Folwell’ın eğitmenliğini yaptığı atölye çalışmasına Türk basınının çeşitli kurumlarından ve şehirlerinden yaklaşık 25 gazeteci katılmıştı. Gazetecilerin 3 günlük atölye çalışması süresince belirledikleri etik ilkeler eğitmenler tarafından tekrar düzenlenip sadeleştirildi.
Pozitif bir dil kullanmaya özen gösterilen meslek ilkelerinde doğruluk, tarafsızlık, bağımsızlık, haber kaynakları ile ilişkiler, isimsiz kaynakların kullanımı, haber hırsızlığı, görsel malzeme kullanımı, özel hayat, ayrımcılık, nefret söylemi, aldatma ve çıkar çatışması konularında gazetecilere yol gösterici öneriler yapılıyor.
Ayrıca değişen gazetecilik koşulları göz önüne alınarak son dönemde giderek yaygınlaşan blog yazımı ve gazetecilerin sosyal medya kullanımı ile ilgili etik kurallar da vurgulanıyor.
Medya Derneği, gazeteciler tarafından belirlenmiş bu ilkelerin uygulanmasının Türkiye’deki gazetecilik standartlarının yükseltilmesinde önemli bir adım olduğuna inanmaktadır.
Türkiyeli Gazeteciler İçin Etik İlkeler
Giriş
Biz Türkiyeli gazeteciler olarak bilgiyi toplama, haberleştirme ve yorumlama konusunda dürüst, adil ve cesur olmak gerektiğine inanıyoruz. Bağımsız davranmayı ve kamuoyunun bilme hakkı dışında hiçbir çıkara hizmet etmemeyi savunuyoruz. Kaynaklarımıza, konu ettiğimiz şahıslara ve meslektaşlarımıza saygılı davranmayı ve hesap verebilmeyi temel ilke ediniyoruz.
Gazeteciler sıfatıyla yaptığımız mesainin ayrımcılık ve düşmanlıktan arınmış olacağını; haksızlığa, manipülasyona, tektipleştirmeye veya nefret söylemine yol açmayacağını; haberi yorumdan ayırmak konusunda büyük dikkat göstereceğimizi taahhüt ediyoruz.
Ancak bu temel gazetecilik ilkelerine bağlı kalarak ülkemizdeki gazeteciliğin itibarını ve kalitesini koruyabilir ve artırabiliriz. Başlıca motivasyonumuz habercilikteki hatalarımızı asgariye indirmek ve günün haberlerini Türkiye kamuoyuna adil, dengeli ve doğru şekilde aktarmaktır.
Buna ek olarak, gazetecilik etiğine aykırı uygulamaların yaptırımlarla karşılanması gerektiğine de inanıyoruz.
Biz Türkiyeli gazeteciler aşağıdaki etik kodlara ve mesleğimize dair yol gösterici ilkelere bağlı kalmayı taahhüt ediyoruz:
•Gerçeği aramak ve bildirmek
•Zararı en aza indirmek
•Bağımsız davranmak
•Hesap verebilmek
Gerçeklik ve Doğruluk
Gazeteciler bilgiyi toplama, haberleştirme ve yorumlama konusunda dürüst, adil ve cesur davranmalıdır. Kamuoyuna hizmet en başta gelen amaçları olmalıdır.
Gerçeği eksiksiz ve yalın bir şekilde yansıtmak gazetecinin temel görevidir. Bilgileri net bir şekilde ortaya koymalı, soru işaretlerine, kafa karışıklığına ve manipülasyona yol açabilecek muğlaklıktan uzak durmalıyız.
Bunu başarmak için gazeteciler şunları yapmalıdır:
•Bütün kaynaklardan eline ulaşan bilginin doğruluğunu sınamalıdır. Haberlerde kullanmak üzere elde ettiği yazılı, dijital, görsel ve işitsel belgelerin orijinalliğinden emin olmalıdır.
•Bilgiyi, belgeleri ve iddiaları, sanki haberin konusuyla ilk kez karşılaşıyormuş gibi titizlikle gözden geçirmelidir.
•Bilgiyi tam olarak doğrulayamıyorsa, sorumlu olduğu editöre danışmalı ve şu sorulara cevap aramalıdır: a) Bilgi, kamuoyunun bilmesi açısından ne kadar önem taşımaktadır? b) Haberin, konu ettiği şahıslar açısından olası sonuçları nelerdir? c) Zarar nasıl asgariye indirilebilir? d) Elimizde ne gibi alternatifler var?
Habere konu olan kişiler aranmalı, onlara haberdeki iddialara cevap verme fırsatı tanınmalıdır. Haberde sözü edilen bireyler, kurumlar ve yerler hakkında teyit edebildiğimiz bilgiyi doğru ve ayrıntılı bir şekilde aktarmak konusunda dikkatli olmalıyız.
Gazeteci bu gerekleri uygularken şu hususlara dikkat etmelidir:
- Gerçeğe ulaşabilmek için elindeki tüm imkânları kullanmalı, alternatifleri değerlendirmelidir.
- Bilhassa hassas meseleleri ele alırken, haberin güvenilirliğine zarar verebilecek olası davalara veya yalanlamalara karşı korunmak için röportajlarda ses kayıt cihazı kullanmayı düşünmelidir. Bu durumda gazetecilerin kaynaklarına, sözlerinin kaydedildiğini söylemesi gerekir. Gizli ses kayıtları, röportaj yapılanların izni olmaksızın daimi şekilde kullanılmamalıdır. Haberin güvenilirliğini sağlamak için televizyon kameraları da kullanılabilir.
- Haberin odak noktasını yönlendirmekte çıkarı olabilecek kurumlardan veya bireylerden gelen bilgiye kuşkuyla yaklaşmalıdır. Haberi kendi lehine saptırabilecek veya karşıtlarını kötü gösterebilecek bilgi veren kaynakların amaçlarını daima sorgulamalıdır.
Tarafsızlık ve Adil Olmak
Türkiye’deki medya çalışanları herhangi bir siyasi partinin veya özel çıkar çevresinin sözcülüğü rolünü üstlenmemeli veya bunlara açık destek vermemelidir. Buna, bir parti veya siyasi hareket adına konuşmalar yapmak da dahildir.
Haber yaparken tarafsız ve adil kalmalı; siyasi, toplumsal veya ekonomik ideolojilerin geçmişte yaşanan, halihazırda vuku bulan ya da gelecekte gerçekleşmesi ihtimal dahilinde olan çatışmalarında taraf olmamalıdır.
Bir gazeteci belgeleri toplama, röportaj yapma ve haberi hazırlama esnasında tüm kişisel fikirlerini, ideolojisini ve yorumlarını askıya almalı ve tarafsızlığını korumalıdır.
Bunu başarmak için gazeteciler şunları yapmalıdır:
- Haberde konu edilen bütün tarafların ifade özgürlüğüne saygı göstermeli ve adil olmak ve tarafsızlık adına görüşlerine haberde yer vermelidir.
- Kişileri veya grupları hedef haline getirmemelidir.
- Habere konu olan kişi ya da kurumlara ekonomik bağlılık durumlarında bile (sözgelimi haberde sözü edilen kişi veya kurumlardan elde edilen reklam geliri) haberin tarafsızlığını sağlamak için tüm olası alternatifleri değerlendirmelidir.
Bağımsızlık
Gazeteciler kamuoyunun bilme hakkından başka hiçbir özel çıkara bağlı olmamalıdır. Gerçek veya öyle algılanabilecek çıkar çatışmalarından kaçınmalı ve dürüstlükten taviz verebilecek veya güvenilirliklerine halel getirebilecek ilişkilerden ve faaliyetlerden uzak durmalıdır.
Yayın kuruluşları devletten, özel çıkar çevrelerinden ve siyasi partilerden bağımsız olmalıdır. Kamuoyu, siyasi, ticari ya da kişisel çıkarların kuruluşun yayın politikası üzerinde herhangi bir etkisinin olmadığına inanmalıdır.
Gazeteciler, toplumdaki diğer insanlar gibi, kuvvetli siyasi ve ideolojik görüşlere sahip olsalar da, bu görüşler habercilik süreçlerine dahil olmamalıdır. Kişisel fikirlerin veya siyasi inançların haberlerde yeri yoktur. Gazeteciler yazdıklarının fikir veya yorum olduğunu, olgulara dayalı haberlerle karıştırılmaması için, net bir şekilde belirtmelidir.
Reklam verenlere veya özel çıkarlara iltimas geçilmemeli ve onların haberleri etkilemesine izin verilmemelidir.
Gazeteciler iltimas, hediye veya para için bilgi vermeyi öneren kaynaklardan uzak durmalıdır.
Kaynakların Kullanımı
Kaynaklar konusunda gazeteciler şu hususlara dikkat göstermelidir:
- Kaynakla ilişkisinde, habercinin veya çalıştığı haber kuruluşunun güvenilirliğini zayıflatacak hiçbir çıkar çatışması olmadığından emin olmalıdır.
- Kaynakla arasında hesabını veremeyeceği herhangi bir maddi bağ kurmamaya özen göstermelidir.
- Kaynaktan edindiği iddiaların doğruluğundan emin olmalıdır. Kaynağın kamuoyunun gözünde güvenilir olup olmadığına bakmaksızın, bu iddiaları destekleyecek belgeler istemelidir.
İsimsiz Kaynakların Kullanımı
Gazeteciler isim kullanmama sözü vermeden önce kaynakların amaçlarını daima sorgulamalıdır. Bilgi karşılığında herhangi bir söz verirken, bunun hangi koşullara bağlı olduğunu açıkça belirttiğinden emin olmalıdır. Bir kez ismi saklı tutma sözü verdiğinde, o sözü tutmalıdır.
Türkiye’de isimsiz kaynaklara dayanan haberler yayınlamak alışkanlık haline gelmiştir; bu tür haberler sık sık bilginin manipülasyonuna ve kanıtlanmamış iddialara veya söylentilere yol açmaktadır. Etik ilkeler uyarınca, özel koşullar olmadığı sürece, bütün kaynakların ismi verilmelidir.
Böyle bir durumda, haber kuruluşunun yöneticileri ile tartışılmalı ve kaynağın isminin niye saklandığına dair bilgi kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
Gazeteciler editörleriyle veya sorumlu oldukları kişilerle şu hususları gözden geçirmelidir:
a) Kaynağın verdiği bilgiler onu ya da yakınlarını hayati tehlikelerle ya da toplumsal sorunlarla baş başa bırakıyor mu?
b) Verilen haber kamuoyunu ne ölçüde ilgilendiriyor? Haber önemli mi ve ciddi bir etkisi var mı?
c) Kaynağın, iddialarını destekleyecek belgeleri var mı?
d) Kaynağın bu bilgiyi vermekteki amacı ne?
e) Kaynağın isimsiz kalması, haberin güvenilirliğini zedeler mi?
Kaynağın isminin saklanması konusunda karar alınırsa, istendiği takdirde gazeteciler kaynağın kimliğini editörüne açıklamalıdır. Editör ve haberci, ismi saklama taahhüdünü yerine getirmelidir.
Kaynağı bilinmeyen bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinde şüpheci davranılmalı ve orijinal olup olmadıkları titizlikle soruşturulmalıdır.
Doğru olmayabileceği bilinen bir haberin yayınlanması kararında, haber diğer medya kuruluşlarına sızdırılmış olsa bile, mesleki rekabet faktörü belirleyici bir faktör olmamalıdır. Günümüzün rekabetçi medya piyasasında bile karar verirken gözetilmesi gereken faktörler doğruluk ve hakikat olmalıdır.
Yöntemlerden biri, haberi, bilginin orijinalliğini sorgulayan ve bilginin nereden geldiği ve niye yayınlandığına dair bakış açısı sağlayan bir bölümle birlikte yayınlamak olabilir.
Haber hırsızlığı / İntihal
İntihalle ilgili kural basittir: Yapmayın.
Haberlerimizde herhangi bir başka mecradan (internet, gazete, televizyon, radyo, kitap ya da dergi) alıntı yapılarak kullanılan özgün ifade, üslup ve fikirlerin kaynağı mutlaka belirtilmelidir. Kaynak gösterme ilkesi haber ajansı havuzlarından alınan haberler için de geçerlidir. Haber hırsızlığı internetle birlikte iyice yaygınlaştığı için, ne olduğunu anlamak ve tanımlamak her zamankinden daha önemlidir.
Bilgi hırsızlığı: Başka bir muhabirin elde ettiği bilgiyi ya da yaptığı haberi kaynak göstermeden kullanmaktır.
Üslup hırsızlığı: Bir muhabir, bir haberi yaratıcı ve alışılmadık bir tarzda yazar ve bir başka muhabir kendi haberinde bu haberden pasajlar kopyalarsa, üslup hırsızlığı yapmış olur.
Fikir hırsızlığı: Bir gazeteci, köşe yazarı veya haber analisti, yazısında veya haberinde bir meseleyle ilgili yeni bir fikir veya teori ortaya atar ve başka bir gazeteci bu fikri, kaynağına atıfta bulunmadan kopyalarsa fikir hırsızlığı yapmış olur.
Görsel Malzeme Kullanımı
Fotoğrafları ve görsel malzemeleri üreten gazeteciler çalışmalarında yüksek etik standartlara riayet etmekle yükümlüdür. Görsel malzemenin sunumunda doğru ve kapsayıcı olmalı, görselleri, yeni dijital teknolojilerle manipüle etmenin ayartıcılığına karşı koymalıdır. Sorulacak kilit soru şudur: Bu görsel, fotoğrafladığımız sahneyi veya olayı doğru yansıtıyor mu?
Kullanılan görüntü ve fotoğraflar kişi mahremiyetine saygılı olmalı ve gazeteciler haberlerine dahil ettikleri fotoğrafları ve görsel malzemeleri seçerken adil olmaya azami dikkat göstermelidir.
Şu hususlara dikkat gösterilmelidir:
- Fotoğraf çekimleri rahatsızlık vermeyen ve şiddet kurbanlarının veya hayatta kalanların acılarını deşmeyen bir mesafeden yapılmalıdır. Trajediden etkilenenlerin özel yas ve acı anlarında duyarlı davranılmalıdır.
- Kullanılan görsel malzemeler gerçeği olduğu gibi yansıtmalıdır. Kamuoyu, dijital olarak değiştirilmiş görsel malzemelerle ve bilhassa bu malzemelere ekleme veya çıkarma yapılmak suretiyle manipüle edilmemelidir. Görüntü kalitesini artırmak için yapılacak teknik müdahaleler bu kuraldan müstesnadır.
- Çocukların, cinsel taciz ve suç kurbanlarının, travmatik olay kurbanlarının fotoğraflarının veya görüntülerinin alınması ve kullanılması konusunda daha fazla hassasiyet gösterilmelidir.
- Gazeteci görsel malzemelere konu olan herkese saygı ve dürüstlükle davranılmalıdır. Fotoğrafçılar savunmasız kişileri ele alırken özel dikkat göstermeli ve suç veya trajedi kurbanlarına merhametle yaklaşmalıdır. İçerdiği kişilere acı verebilecek bir fotoğrafı ya da görüntüyü kullanmanın gerekli olup olmadığını ve bunları hangi motivasyonla kullanmak istediğini sorgulamalıdır. Fotoğrafları ve görsel malzemeleri kullanmanın olası sonuçlarını gözden geçirmelidir.
- Fotoğraf altı yazıları fotoğrafta sunulan gerçekliği ifade etmelidir.
- Arşiv görüntüsü kullanımında dikkat ve hassasiyet gösterilmeli, trajedinin veya travmanın anılarını canlandırmanın hayatta kalanlara ve genel olarak kamuoyuna acı verebileceği unutulmamalıdır. Eğer fotoğrafı kullanmak için iyi bir gazetecilik sebebi varsa (sözgelimi trajik bir olayın yıldönümü) tarihi verilmeli ve başlıkları açık konulmalıdır.
Özel Hayat
- Bilgi toplama ve haber yapma sürecinde meslek ilkeleri akıldan çıkarılmamalı ve gazetecilik konumunun bize özel hayatı ihlal etme hakkı vermediği hiçbir zaman unutulmamalıdır.
Bu nedenle haber peşinde koşarken, bir kişinin mahremiyetini ihlal etme tehlikesi ortaya çıktığında, “Bu haberi yapmamızın amacı nedir? Aynı şey benim başıma gelse ne hissederdim? Bu haber kamu yararına gerçekten hizmet ediyor mu?” gibi soruları kendimize sormalıyız.
Cinsel suç mağdurları ve çocuk zanlıların kimliklerinin açıklanması konusunda büyük dikkat gösterilmelidir.
Ayrımcılık ve Nefret Söylemi
Haberler hiçbir şekilde kışkırtıcı veya ayrımcı bir dil kullanmamalıdır. Doğrudan haberle ilgili olmadıkça gazeteciler bir kişiyi veya bir grubu dili, inancı, ırkı, toplumsal cinsiyeti, cinsel kimliği veya toplumsal sınıfı ile tanımlamamalıdır.
Medya kuruluşları herhangi türde nefret söylemini veya ayrımcı görüntüleri yayınlarken azami dikkat göstermelidir. Ama bu son derece hassas bir meseledir: Olayları aktarmak gazetecilerin görevidir. Nefret eylemlerini görmezden geldiğimizde, kimsenin tepki gösterme, kınama veya farklı bir bakış açısı ortaya koyma fırsatı olmayacaktır.
Gazeteciler, saldırgan görüşleri aktarma görevlerine bağlı kalmayı sürdürürken zararı en aza indirebilecek seçenekler bulmalıdır. Takipçilerine, büyük resmi anlamalarını sağlayacak bilgiyi vermelidirler. Medyanın, bunun niye nefret söylemi olduğu ve niye bir haberde kullanıldığını anlaması için kamuoyuna yardımcı olması önemlidir. Diğer bir deyişle, kamuoyuna bağlamı da sunma sorumluluğumuz vardır.
Bu yüzden nefret suçu içeren ifadelerin veya diğer malzemelerin kullanılmasına, ancak haber değeri olduğuna hükmedildiğinde, bir meseleye veya olaya ışık tuttuğunda ve kamusal yarar söz konusu olduğunda izin verilebilir.
Aldatma
Bütün geleneksel habercilik yöntemleri tükenmediği ve kamuoyu açısından hayati önem taşıyan bir bilgi elde edilemediği sürece, gizli ses veya görüntü kaydı gibi yöntemleri kullanmaktan kaçınmak gerekir. Elde edilmeye çalışılan bilgi, aldatma yönteminin kullanılmasını (sözgelimi bir habercinin takma isim kullanarak kendisini gizlemesi) haklı gösterecek kadar büyük önem taşımalıdır.
Önemli bir bilgi elde etmek için aldatma yöntemi kullanıldığı takdirde, haber kuruluşu kamuoyu da dahil, ilgili bütün taraflara aldatmanın niteliğini ve sebebini açıkça söylemelidir.
Bu noktada önemli bir kural: Aldatma yoluyla ifşa edilen bilgi sayesinde önlenen zarar, bizzat aldatma eyleminin neden olduğu zarara baskın çıkmalıdır.
Gazeteciler aldatmanın aldatılanlar açısından (uzun ve kısa vadeli) sonuçlarını, gazeteciliğin güvenilirliği ve misyonu açısından etkisini veya aldatma yoluna başvurmanın sebebini tartmalıdır.
Çıkar Çatışması
Gazeteciler, topluma karşı taşıdıkları büyük sorumluluktan dolayı, gerçek veya algı düzeyinde çıkar çatışması yaratan durumlara karşı bilhassa dikkatli olmalıdır. Gazeteciler aşağıda sayılan durumların etkisine karşı sorumluluklarını göz önünde bulundurmalıdır:
-Belli faaliyetlerde yer almak, sözgelimi siyasi bir gösteride konuşmak
-Kampanyalar veya örgütlerle yakın ilişkiler kurmak
-Kaynaklar, reklamverenler veya diğer taraflardan iltimas veya özel muamele kabul etmek
-Gazetecinin güvenirliğini riske sokacak yan işlerde çalışmak
-Haberlerin unsuru olarak takip edilen kaynaklarla dostluk kurmak
Gazeteciler mesleği ile kesişen veya çatışan bir başka işte çalışmamalıdırlar. Devlet kurumları veya siyasi partiler gibi kurumlar için yarı zamanlı veya gönüllü iş yapmamalıdırlar.
Gazeteciler haber kaynaklarıyla ilişkilerinde dikkatli davranmalıdırlar. Hediye, özel muamele veya para almak gibi çıkar ilişkilerine girmemelidirler.
Gazeteciler kendilerine daima şu soruları sormalıdırlar:
Bağımsız mı davranıyorum?
Yaptığım şey, güvenilirliğime veya haber kuruluşumun güvenilirliğine halel getirebilir mi? Davranışım bir çıkar çatışması olmasa da çıkar çatışmasının izlenimini vermek bile, kamuoyunun gözünde dürüstlüğümü ortadan kaldırmaya yeter mi?
Blog Yazma Etiği
Etik standartlar mevzu bahis olduğunda, geleneksel gazetecilik değerleri ve ilkelerinin blogcular ve diğer sosyal medya türleri için de değişmeden kalması yönünde genel bir uzlaşma vardır. Birçok gazeteci ve haber kuruluşu için bu yeni bir alandır; fakat temel ilkeler özünde aynıdır:
Blogcular dürüst ve adil olmalı, hakikati söylemelidir.
Üslupları veya fikirleri intihal etmemeli veya çalmamalıdır.
Mümkün olduğu her zaman kaynakları belirtmeli ve onlara bağlantı vermelidir.
Hakkında yazdıkları kişilerin özel hayatlarını ihlal etmemek konusunda dikkatli olmalıdır.
İnternet sitesindeki alıntıların, başlıkların, fotoğrafların ve diğer içeriğin yanlış sunulmadığından emin olmak önemlidir.
Blog yazmanın başka önemli boyutları da vardır. Bunlar şöyle sıralanabilir:
- Blog yazarı, kurumunun ilkelerine uygun davranmalı ve gazetede veya televizyon ve radyoda kabul görmeyecek kişisel fikirlerini açıklamaktan kaçınmalıdır.
- Blog içeriğinde hiçbir şekilde nefret dili veya tektipleştirici dil kullanılmamalıdır.
- Gazeteciler kullandıkları malzeme, ses kaydı, fotoğraf, görüntü ve diğer görsel malzemelere kaynak göstermelidir. Haber hırsızlığından her durumda kaçınılmalıdır.
- Kimi özel durumlarda blog sahibinin kimliğini gizlemesi ve mahlas kullanması kabul edilebilir.
- Hiçbir durumda gerçek ya da bağlam saptırılmamalıdır.
- Blog sahibi yazdıkları konusunda hesap verebilir olmalıdır. Hata yaparsa bunu kabul etmeli ve derhal düzeltmelidir.