10 Eki 2011 19:57 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:53

MEDYA DERNEĞİ ‘MEDYADA KADIN'I KONUŞTU‏!

Medya Derneği ve FSMSEM işbirliği ile düzenlenen “Değişim Sürecinde Medya” adlı seminer serisinin bu haftaki konusu “Medyada Kadın”dı.

Medya Derneği ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (FSMSEM) işbirliği ile düzenlenen “Değişim Sürecinde Medya” adlı seminer serisinin bu haftaki konusu “Medyada Kadın”dı.

Medya Derneği ve Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (FSMSEM) işbirliği ile düzenlenen “Değişim Sürecinde Medya” adlı seminer serisi, ikinci haftasını geride bıraktı.

8 Ekim Cumartesi günü gerçekleştirilen seminerlere, Nevval Sevindi ve Nazlı Ilıcak konuşmacı olarak katıldı. Haftanın konusu “Medyada Kadın”dı.

Açılış konuşmasının ardından kürsüye çıkan ilk isim; gazeteci-yazar, aktivist Nevval Sevindi oldu. Konuşmasına günlük gazeteleri tarayıp “kadın” ile ilgili başlıkları irdeleyerek başlayan Sevindi, “Şiddetin Pornografisi” tanımlamasının, son zamanlardaki kadın haberleri için en uygun tanımlama olduğunu ifade etti. Kadına şiddeti anlatan haberlerin dahi belli bir pornografik eğilimle verildiğinin altını çizerek, bahsi geçen haberlerin pornografik görüntülerle sunumunu eleştirirken, bu tarz bir gazeteciliğin; erkeğin, şiddeti ve kadına tecavüzü içselleştirmesini sağladığını savundu.

“Haberlerin sunumunda öldüren erkek değil; ölen kadın deşifre ediliyor! Önemli olan nokta bu! Medya başkalarına öldürmemesini fetva verirken, kendisi katil oluyor. Yani katillik kötüdür derken, haberi verişiyle kendi katil oluyor,” diyerek, medyanın kadın konusundaki iki yüzlü tavrını eleştirdi.

Kadın konusunu oldukça geniş bir yelpazeden ele alıp irdeleyen Sevindi’den sonra kürsüye çıkan isim, Sabah Gazetesi yazarı, ünlü gazeteci Nazlı Ilıcak oldu. Konuşması sırasında kadınların hep belli başlı konumlarda görevlendirildiğinin altına çizen Ilıcak, kadınlara tanınan sınırlı mesleki pozisyonu, politika üzerinden örnek vererek eleştirdi. Ilıcak, kadının medya ve basın sektöründe erkeğin gerisinde kalması durumunu dış etkenlere bağlamak yerine, daha fizyolojik ve metobolik bir hipoteze bağladı. “Bir mücadele vererek evin dışına çıkıyoruz; ama tabiat da bizi içeri çekiyor. Tabiattan ötürü zorluk çekiyoruz,” sözleri ile kadını eve bağlayan başlıca şeyin, aslında kadınsal güdüler olduğuna inandığını vurguladı.

Konuşması esnasında Türk annelerinin erkek çocuklarını ev işleri ve aile hayatına daha katılımcı bireyler olarak yetiştirmeleri gerektiğini vurgulayan Ilıcak, kendisinin de bir dizi izleyicisi olduğunu belirtirken; buna rağmen, bahsi geçen dizilerde kadına yönelik şiddetin sıkça kullanıldığına parmak bastı. Şiddetin var olduğunu kabul etmekle birlikte, sansüre de karşı olduğunu ifade etti.

Seminer serisinin ikinci haftası konuklara verilen hediyeler ve katılımcılarla çekilen fotoğraflarla son buldu.