22 Tem 2009 15:29 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:49

"MEDYA BENİ SİNİRLİ YAPTI!.." ÇİÇEĞİ BURNUNDA KÖŞE YAZARI PELİN BATU MEDYAYI FENA VURDU!

"Medya beni sinirli yaptı" dedi ve ekledi: Medyada insanlar dedikoducu ve kıskanç! Bazen 'Çekip gideyim, kitap okuyayım, gezeyim' diyorum. Ama onların istediğini yapmış olurum!

Oyuncu Pelin Batu, "Medya beni sinirli yaptı" dedi ve ekledi: Medyada insanlar dedikoducu ve kıskanç! Bazen 'Çekip gideyim, kitap okuyayım, gezeyim' diyorum. Ama onların istediğini yapmış olurum!

Yazar, oyuncu ve akademisyen kimliğiyle tanınan, NTV'de 'Tarihin Arka Odası' adlı bir program yapan Pelin Batu, Harper's Bazaar'a konuştu. Batu, şiir tutkusunu, hayattan kaçış noktalarını, programını anlattı ve medyayı kıyasıya eleştirdi:

Beş yaşındayken evde bir defter bulmuştum. Yaşadığım şeyleri yazmaya başladım içine; kimse bana "Yaz" demedi. Yazmaya başlayınca da hayat çok anlamlı geldi bana. Yaşadığımı tasdik ediyor gibiydim. Özellikle şiirin benim için yeri ayrı... Yazmak hiç geçici bir heves olmadı.

GEZMEK BENİM İÇİN TERAPİ

Gezmeyi çok seviyorum ve her fırsatta Türkiye'deki ya da yurtdışındaki şehirleri keşfetmeye gidiyorum. Son birkaç yıldır Türkiye'de o kadar ilginç yerler gördüm ki; Şırnak, Doğubeyazıt, Van'dan çok etkilendim. En son Ermenistan'a gittim. Normalde Erivan dünyada en çok merak ettiğim şehir değildir ama gidince, "İnsanlar ne tür hayatlar yaşıyorlar!" diye düşündüm ve çok etkilendim. Gezmek benim için dünyanın en büyük terapisi.

Hindistan'a gittiğimde çok iç parçalayıcı sahneler gördüm. Yirmi gün kalacaktım, dokuz gün sonra döndüm. İnsan yaşlandıkça hassaslaşıyor ve bazı şeylerin daha çok etkisi altında kalıyor. Şimdilerde günlük gazetelere bile baktığımda içim titriyor, inanılmaz sinirim bozluyor. Buradaki en büyük mutsuzluklarımdan biri; olan bitene seyirci kalmak. Sanırım bu yüzden bu kadar sık kaçıyorum ve şiirlerime, günlüklerime dalıyorum.

Ben son bir aydır Habertürk'te yazıyorum. Ama bu işe başlamadan önce altı ay tereddüt ettim. Çünkü gündelik olarak olup bitenleri takip etmek insanı travmaya sokan bir şey. Yakın zamanda Air France düştü, kazada kaybolanlardan birinin ailesinin evinin önüne gidip röportaj yapmaya çalıştılar. Bu görüntüleri görünce kan beynime sıçradı ve televizyonu kapadım. Hiç etik değil, çok sinirlendim. Medyanın içinde olmak beni sinirli bir insan yaptı.

Medyada insanların çok dedikoducu olduğunu görüyorum. Bazen diyorum ki, "Gideyim odamda kitap okuyayım, gezeyim, köpeğimle oynayayım." Ama o zaman ne oluyor? O insanların istediği oluyor çünkü sen çekip gitmiş oluyorsun. Ben de artık "İnsanların bu kıskanç halleri aslında onların kendi yetersizliği" diyorum ve yoluma devam ediyorum. Mesela bazı köşe yazarlarıyla aynı işi yapıyorum.

Aşk konuşmak çok sıkıcı!

Aşk konuşmaktan çok sıkılıyorum. Bana bu konuda söylenen hiçbir şey tatmin edici gelmiyor. Bir sürü teori ortaya atılıyor ve hiçbiri tutmuyor çünkü insanına göre değişir. O yüzden politika konuşmayı tercih ediyorum.
'Tarihin Arka Odası' iyi gidiyor. Ama programı birlikte yaptığım Murat Bardakçı ve Erhan Afyoncu ile didiştiğim için tepki alıyorum. İnsanlar "Lafınızı kestiler, terbiyesizlik ettiler" diyorlar. Ben laf sokmayı bilen biri değilim. İnandığım konularda sus pus kalmıyorum ama kavga etmenin hiçbir işe yaramayacağına inanıyorum.