04 Tem 2014 14:41
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:24
Meclis'te Risale-i Nur kavgası
Mayıs ayında taşeronluk sisteminin değiştirilmesi için hazırlanan ve ardından Soma faciası sonrası maden işçileri düzenlemesi eklenen kanun değişikliği tasarısı bir anda Risale-i Nur kavgasına dönüştü.
Meclis’te alt komisyonda görüşülen torba yasaya eklenmesi için AK Parti Yozgat Milletvekili Ertuğrul Soysal’ın verdiği değişiklik önergesi, İslami kesimde ve medyanın muhafazakar kanadında büyük tepkiye yol açtı. Soysal, verdiği önergeyle, 5864 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 47. maddesinde değişikliğe gidildi. Değişiklikle Risale-i Nur gibi eserlerin, basım izni tamamen Bakanlar Kurulu’na verildi. Önergenin gerekçesinde şöyle denildi: “Ülkemizde memleket kültürü bakımından önem arz eden bazı eserlerde, eser sahibinin mirasçılarının tespitinde güçlükler yaşandığı da göz önünde bulundurularak, bu eserlerin topluma ulaşımının yaygınlaştırılması ve bu suretle ülkemiz kültür hayatına katkı sağlanması amaçlarıyla maddede değişiklik yapılmıştır. Yapılan değişiklikle, kamuya mal edilecek eserlerinin sahiplerinin vefat etmiş olması koşulu getirilmiş; ayrıca eserin topluma ulaşmasını sağlayacak şekilde yayınlanması zorunluluğu öngörülmüştür.”
BÜYÜK TEPKİ TOPLADI
Radikal'in haberine göre; Bu teklife özellikle Risale-i Nur eserlerini yıllardır basan ve dağıtan Yeni Asya gazetesi çevresinden tepki oldukça büyük oldu. Gazete zaten uzun süredir Kültür Bakanlığı’nın Risale-i Nur için bondrol ambargosu uyguladığını iddia ederek okuyucuları ile birlikte bir kampanya yürütüyordu.
Komisyondaki son önerge ise kavgayı iyice kızıştırdı. Yeni Asya yazarı Faruk Çakır, yapılmak istenenin “Risale-i Nur’u muhtaçlara ulaştırma gayreti değil, aksine ‘yayın hakkını devlet tekeline verme’ planı” olduğunu vurguladı. Çakır bugünkü yazısında da konuyu şöyle eleştirdi: “İlk bakışta, ‘Bakın, Risale-i Nur eserleri ‘memleket kültürü bakımından önem arz eden eserler’ arasına alınıyor. Daha ne istiyorsunuz? Devlet sahip çıkıyor işte!” diyenler de olabilir. Çok büyük bir yanılgı... Bu adım ‘devletin sahip çıkması’ olarak yorumlanamaz. Biz neticeye bakalım: Madde bu haliyle kanunlaşırsa Risale-i Nur’ları kimin basacağına ‘devlet’ karar verecek. Diyelim ki bu günkü idareciler bu eserlerin basılmasına müsaade etti, izin verdi, karar verdi. Meselâ, 40 sene sonraki idarecilerin de bu şekilde müsaade edeceği nereden belli? Peki ya 70 yıl sonraki idareciler nasıl karar verir?”
‘VEKİLLERİN ŞAHSİYET SINAVI’
Yine Yeni Asya’dan Kazım Güleçyüz’de bugünkü köşesinde “Vekillerin şahsiyet sınavı” diyerek bu teklifi eleştirdi. Güleçyüz şunları yazdı: “Önce bandrol keyfiliği, sonra torba kanuna sokuşturulan korsan madde ile Risale-i Nur neşriyatını devlet tekeline alma tezgâhı. Son üç ayda bu eksende yaşanan gelişmeleri hep birlikte adım adım takip ettik ve etmeye devam ediyoruz. Bu husustaki endişelerimizi haftalardır seslendiriyor, itiraz ve uyarılarımızı dile getiriyoruz… Dileyelim ki, iktidarın yaşadığı güç zehirlenmesinin yeni ve tipik bir örneğini oluşturan bu atraksiyon, milletvekillerinin ortaya koyacağı şahsiyetli ve dirayetli duruşa takılarak geri püskürtülsün. Ve bilhassa iktidar partili parlamenterler, hükümetin kurşun askeri değil, milletin vekilleri olduklarını göstersinler.”
YAYINCILAR BİRLİĞİ'NDEN TEPKİ: YAYIM ÖZGÜRLÜĞÜNE AYKIRI
Torba tasarıya eklenen madde ile Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 47. Maddesi’nde yapılacak düzenlemeye Türkiye Yayıncılar Birliği de tepki gösterdi.
AK Parti Yozgat Milletvekili Ertuğrul Sosyal’ın verdiği önergeyle eklenen maddenin yayıncılık dünyasında büyük endişe yarattığına dikkat çekilen açıklamada şöyle denildi: “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndaki bu değişiklik önerisi ‘Risale-i Nur eserlerinin basımının devlet tekeline alınması, basım izninin tamamen Bakanlar Kurulu’na verilmesi” olarak algılanmıştır. Çünkü bir süredir Said Nursi’nin Risale-i Nur eserlerine Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca bandrol verilmemekte ve bandrol verilmemesine sebep olarak ‘kanuni mirasçı olmamaları’ gösterilmektedir. Yayınevleri bandrol uygulamasının başladığı 2002 yılından beri yani 12 yıldır Risale-i Nur eserleri için bandrol almakta ve serbestçe basabilmekteydi. Bakanlıkça mirasçılar gerekçe gösterilerek bandrol verilmemesi nedeniyle yirmiye yakın yayınevi eserlerin yeni basımlarını yapamamaktadır. Yayınevlerinin büyük maddi ve manevi zarara uğramasının yanında okurun Said Nursi’nin Risale-i Nur eserlerini okuması da engellenmiş olmaktadır. Bu uygulama uluslar arası sözleşmeler ve Anayasa ile korunan yayınlama özgürlüğüne aykırıdır. Tek bir kişiye ya da esere yönelik yasa çıkartılamayacağı göz önüne alınırsa Torba yasaya eklenen bu madde ile Bakanlar Kurulu istediği eseri “kamuya mal” edebilecek, yani devletleştirebilecektir. Bugün Risale-i Nur eserlerine yönelik olarak yapılacak bu uygulamanın gelecekte başka yazarların eserlerine uygulanmasının önünde hiçbir engel yoktur. Siyasal iktidarlar bu yasa maddesi ile istedikleri eserin yayınevlerince basımına engel olabilir.”
Söz konusu yasa değişikliğinin yayınlama özgürlüğüne aykırı olduğunun vurgulandığı açıklamada, yayıncılar ve yazarlar açısından bu durumun çok tehlikeli sonuçlar doğurabileceği ifade edildi.
BÜYÜK TEPKİ TOPLADI
Radikal'in haberine göre; Bu teklife özellikle Risale-i Nur eserlerini yıllardır basan ve dağıtan Yeni Asya gazetesi çevresinden tepki oldukça büyük oldu. Gazete zaten uzun süredir Kültür Bakanlığı’nın Risale-i Nur için bondrol ambargosu uyguladığını iddia ederek okuyucuları ile birlikte bir kampanya yürütüyordu.
Komisyondaki son önerge ise kavgayı iyice kızıştırdı. Yeni Asya yazarı Faruk Çakır, yapılmak istenenin “Risale-i Nur’u muhtaçlara ulaştırma gayreti değil, aksine ‘yayın hakkını devlet tekeline verme’ planı” olduğunu vurguladı. Çakır bugünkü yazısında da konuyu şöyle eleştirdi: “İlk bakışta, ‘Bakın, Risale-i Nur eserleri ‘memleket kültürü bakımından önem arz eden eserler’ arasına alınıyor. Daha ne istiyorsunuz? Devlet sahip çıkıyor işte!” diyenler de olabilir. Çok büyük bir yanılgı... Bu adım ‘devletin sahip çıkması’ olarak yorumlanamaz. Biz neticeye bakalım: Madde bu haliyle kanunlaşırsa Risale-i Nur’ları kimin basacağına ‘devlet’ karar verecek. Diyelim ki bu günkü idareciler bu eserlerin basılmasına müsaade etti, izin verdi, karar verdi. Meselâ, 40 sene sonraki idarecilerin de bu şekilde müsaade edeceği nereden belli? Peki ya 70 yıl sonraki idareciler nasıl karar verir?”
‘VEKİLLERİN ŞAHSİYET SINAVI’
Yine Yeni Asya’dan Kazım Güleçyüz’de bugünkü köşesinde “Vekillerin şahsiyet sınavı” diyerek bu teklifi eleştirdi. Güleçyüz şunları yazdı: “Önce bandrol keyfiliği, sonra torba kanuna sokuşturulan korsan madde ile Risale-i Nur neşriyatını devlet tekeline alma tezgâhı. Son üç ayda bu eksende yaşanan gelişmeleri hep birlikte adım adım takip ettik ve etmeye devam ediyoruz. Bu husustaki endişelerimizi haftalardır seslendiriyor, itiraz ve uyarılarımızı dile getiriyoruz… Dileyelim ki, iktidarın yaşadığı güç zehirlenmesinin yeni ve tipik bir örneğini oluşturan bu atraksiyon, milletvekillerinin ortaya koyacağı şahsiyetli ve dirayetli duruşa takılarak geri püskürtülsün. Ve bilhassa iktidar partili parlamenterler, hükümetin kurşun askeri değil, milletin vekilleri olduklarını göstersinler.”
YAYINCILAR BİRLİĞİ'NDEN TEPKİ: YAYIM ÖZGÜRLÜĞÜNE AYKIRI
Torba tasarıya eklenen madde ile Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 47. Maddesi’nde yapılacak düzenlemeye Türkiye Yayıncılar Birliği de tepki gösterdi.
AK Parti Yozgat Milletvekili Ertuğrul Sosyal’ın verdiği önergeyle eklenen maddenin yayıncılık dünyasında büyük endişe yarattığına dikkat çekilen açıklamada şöyle denildi: “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndaki bu değişiklik önerisi ‘Risale-i Nur eserlerinin basımının devlet tekeline alınması, basım izninin tamamen Bakanlar Kurulu’na verilmesi” olarak algılanmıştır. Çünkü bir süredir Said Nursi’nin Risale-i Nur eserlerine Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca bandrol verilmemekte ve bandrol verilmemesine sebep olarak ‘kanuni mirasçı olmamaları’ gösterilmektedir. Yayınevleri bandrol uygulamasının başladığı 2002 yılından beri yani 12 yıldır Risale-i Nur eserleri için bandrol almakta ve serbestçe basabilmekteydi. Bakanlıkça mirasçılar gerekçe gösterilerek bandrol verilmemesi nedeniyle yirmiye yakın yayınevi eserlerin yeni basımlarını yapamamaktadır. Yayınevlerinin büyük maddi ve manevi zarara uğramasının yanında okurun Said Nursi’nin Risale-i Nur eserlerini okuması da engellenmiş olmaktadır. Bu uygulama uluslar arası sözleşmeler ve Anayasa ile korunan yayınlama özgürlüğüne aykırıdır. Tek bir kişiye ya da esere yönelik yasa çıkartılamayacağı göz önüne alınırsa Torba yasaya eklenen bu madde ile Bakanlar Kurulu istediği eseri “kamuya mal” edebilecek, yani devletleştirebilecektir. Bugün Risale-i Nur eserlerine yönelik olarak yapılacak bu uygulamanın gelecekte başka yazarların eserlerine uygulanmasının önünde hiçbir engel yoktur. Siyasal iktidarlar bu yasa maddesi ile istedikleri eserin yayınevlerince basımına engel olabilir.”
Söz konusu yasa değişikliğinin yayınlama özgürlüğüne aykırı olduğunun vurgulandığı açıklamada, yayıncılar ve yazarlar açısından bu durumun çok tehlikeli sonuçlar doğurabileceği ifade edildi.