13 Ara 2006 12:04 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 12:46

MAYMUNLUĞU ÖĞRENDİLER!...DAHA ÖNCE HÜRRİYET'İ ELEŞTİRİRKEN ŞİMDİ TAKLİT EDENLERE ERTUĞRUL ÖZKÖK'TEN İLGİNÇ BENZETME!...

Ertuğrul Özkök,Genel Yayın Yönetmenliği yaptığı 16 yıl boyunca irili ufaklı birçok gazetenin kendileri ile uğraştığını belirterek,hergün ahlak dersi verenlerin Hürriyet'in birinci sayfaya taşıdığı arka sayfa güzelini bile taklit ettiklerini yazdı.

Ayağımıza dalaşanlar


SEDAT Ergin´den dinlemiştim.Bir gün İstanbul-Ankara uçağında, bir köşe yazarına rastlamış.

Ergin o sırada Hürriyet´in Ankara temsilciliği görevini yapıyordu.

Karşılaştığı gazetecinin, küçük gazetelerden birinde, bir medya köşesi vardı.

Orada her gün Hürriyet´le uğraşırdı.

Ergin, "Türkiye´de başka gazete yok mu, neden her gün Hürriyet´le uğraşıyorsun" diye sormuş.

Köşe yazarı çantasını açmış ve bir Hürriyet gazetesi çıkarmış.

"Bak" demiş, "Bugün benim izin günüm. Yarın yazım yok. İzin günümde sadece bir gazete okurum, o da Hürriyet. Ne yapayım, Hürriyet´le ilgili bir şey yazmadığım zaman köşemi okutamıyorum. Hürriyet en büyük ve en etkili gazete. O nedenle sizinle uğraşıyorum."

* * *

Ergin bunu anlatınca, tepkim şu oldu:

"Çok samimi ve doğru bir cevap. Ben de olsam aynı şeyi yapardım."

Gerçekten Türkiye´deki internet sitelerine, öteki gazetelerin köşelerine bakın.

Sadece Hürriyet var.

Yani Hürriyet sadece okurlarının değil, başka gazetelerin yöneticileri ve yazarlarının gündemini de belirliyor.

Hürriyet´in genel yayın yönetmenliği koltuğunda 16´ncı yılım doluyor.

1990 yılında İstanbul´a gelirken, kendime en fazla 5 yıllık bir süre biçmiştim.

İkinci yılımın sonunda, yönetimle anlaşmazlığım yüzünden istifa edip, Washington´a, Sedat Ergin´in yanına gitmiştim.

Orada hayatımın en huzurlu günlerinden bir bölümünü geçirmiştim.

Sabahları Sedat uyurken, kendime kahve yapar, New York Times ve Washington Post gazetelerini alır, bir yandan sincapları seyrederken bir yandan da gazeteleri okurdum.

* * *

Bu 16 yıl boyunca irili ufaklı birçok gazete bizimle uğraştı.

Ayaklarımıza dalaştı.

İrilerinden, kabalarından hiç çekinmedim.

Zaten cüsselerine yakışmayacak kadar kompleksliydiler.

Hálá da öyleler.

Emin olun küçükleriyle uğraşmak daha zor oldu.

Uğraşmayı kendimize yediremedik, dışardan ayıplarlar diye düşündük.

O nedenle kulaklarımızı o küçücük şeylerin yaygarasına, patırtı gürültüsüne kapatmak zorunda kaldık.

Bu 16 yıl boyunca medyanın kurallarını hep biz koyduk.

İlkelerimizi kendimiz tayin ettik.

Zaman zaman iyileri taklit ettiğimiz oldu, ama genellikle taklit edilen biz olduk.

Arka sayfa güzeli denilen estetiği birinci sayfaya taşıdık, her gün bize ahlak dersi verenler bir gün bile kaybetmeden onu da taklit ettiler.

Eh, bu 16 yıl boyunca hiç olmazsa maymunluğu öğrendiler diye düşündük.

Yanlış anlamayın, maymun çok sevdiğim bir hayvandır.

Maymunluk ille de kötü bir şey değildir.

İyi şeyleri taklit ederseniz yararınıza olur.

Ya durmadan ayaklarımıza dalaşanlar...

Emin olun bize dalaşmanın, ne irisine, ne ufağına, ne aptalına, ne kendini daha zeki sananına hayrı oldu.

* * *

Ya Hürriyet...

16 yıldan bu yana ilk defa hafta içi net satışı promosyonsuz 500 binin üzerine çıktı.

Buna 60 bin de Avrupa satışını ekleseniz eder 560 bin.

Hafta sonu ise uçtu gitti, 800 bini aştı.

Borsa´nın en parlak yıldızlarından biri oldu.

Bu başarının sebebini mi arıyorsunuz?

Çok basit.

Onunla bununla dalaşmamak, ne irisine, ne ufağına uymayıp, kendi yolunu kendi çizmek.

* * *

Zaman zaman orada burada okuyorum.

"Hürriyet bize tepeden bakıyor" diyorlar.