Masum Türker: Esas gazeteciler işsizken, gazeteci olmayanlar yazıp, çiziyor!
DSP Genel Başkanı Masum Türker, medya özgürlüğü bakımından Türkiye'nin hâlâ gerilerde olduğuna dikkat çekti.
Erzincan’da konuşan DSP Genel Başkanı Masum Türker, şu anda iktidarın borazanlığını yapan sözde gazeteciler ve yorumcular çıktığını belirterek, "Esas gazeteciler işsizken, gazeteci olmayanlar yazıp, çizip bugün bu olayları söylüyorlar. Bu özgür medyanın muhakkak Türkiye'de tekrar tesis edilmesi gerekiyor" dedi.
Erzincan Gazeteciler Cemiyeti'ni ziyaret eden Masum Türker, medya özgürlüğü bakımından Türkiye'nin BM üyesi 190'a yakın ülke içinde 176’ncı sırada olduğunu söyledi. Türker, "Bu 176’ncı sırada oluş, yalnız medya kuruluşlarının ekonomik ya da siyasi baskı altında kalmaları değil, medya çalışanlarının da özgürlüklerinin ve güvenini sağlayacak, onların ücretlerini ve fikirlerini savunabilecek haklardan mahrum kalmalarıdır.
Şu anda iktidarın borazanlığını yapan sözde gazeteciler, yorumcular çıkıyor. Esas gazeteciler işsizken, gazeteci olmayanlar yazıp, çizip bugün bu olayları söylüyorlar. Bu özgür medyanın muhakkak Türkiye’de tekrar tesis edilmesi gerekiyor. Bu konuda ne cumhurbaşkanı, ne başbakanın, ne iktidar ne de muhalefet gurubunun itiraz etmeye hakkı yok" diye konuştu.
Başkanlık sistemi tartışmalarına da değinen Masum Türker, DSP olarak buna taraftar olmadıklarını söyledi. Türker. sözlerini şöyle sürdürdü:
"Meclisi bırakıp, içinden hükümetin çıkmasını bırakıp Başkanlık sistemi yapmak yarın öbür gün Türkiye’nin bu bulunduğumuz coğrafyada parçalanması, Türkiye’nin kendi içinde ötekileştiren, kutuplaştıran, kavga eden bir yapı demektir. Bunu şu anda Allah razı olsun Sayın Tayyip Erdoğan ortaya koyuyor. Ne yapıyor? Tarafsız bir Cumhurbaşkanı olması gerekirken, taraf tutan, particilik yapan bir yapı oluşturuyor.
Bir zamanlar kendisinin Ak Partisi'ni güçlendirmede destek veren bir tarikata bir cemaate, bir gruba hiç ayrım yapmaksızın hedef alıp, onların ismi üzerinden Türkiye’de kötü adam olmayı paralel adıyla tanımlandırabiliyor. Bu başkanlık sisteminin tehlikesini şimdi hep birlikte yaşıyoruz."