Çocukluğundaki sofralardan Yalçınkaya "Çocukluğumdan aklımda kalan bu sofraları çok arıyorum. Çocuklar ceplerine kaşıklarını koyup herkesin evinden getirdikleriyle kurulan bu sofralara giderdi. Maalesef şu an bu kültürü kaybettik. Kandillerde, özel günlerde lokma dökülürdü. Düğünlerde kazan kazan düğün yemeği pişerdi." sözleriyle bahsetti.
Ticari yönünü anlatan Yalçınkaya "Hayatım boyunca ticari bir tarafım hep vardı. Köyde misket ve gazoz kapağı satardım. Bir an önce kendi kazancımı elde etmek istiyordum. Bu amaçla ilkokul ve ortaokul boyunca yaz tatillerinde çalıştım." dedi.
İlk iş deneyimini anlatan Yalçınkaya "İlk iş yerim köyümüze yakın bir dinlenme tesisiydi. O zamanlar henüz otoban yapılmamıştı. Benim hikâyem de aslında bir kamyoncuda başladı… Bolu ile Yeniçay ilçesi arasında kamyoncuların durduğu bir dinlenme tesisinde çırak olarak işe girdim. 11 yaşındaydım." diye konuştu.
Kamyoncu lokantasından etkilendiğini Yalçınkaya "Oradaki ustalardan çok etkilendim. Servis düzeni ve imalat süreci beni şaşırttı. En çok aklımda kalansa talaş böreği yapımıydı! Çok muhteşem bir talaş böreği yapılırdı. Milföyler bugünkü gibi hazır değildi ve usta o talaş böreğinin hamurunu bir bütün gün boyunca turlardı; yağlar, katlar, dinlendirir, bir daha yağlar, katlardı…" sözleriyle anlattı.