1974 senesinde aşçılarıyla meşhur Bolu’nun Yenigüney köyünde, çiftçi bir baba ve ev hanımı annenin üç çocuğundan biri olarak dünyaya gelen Yalçınkaya geçmişle ilgili "Ailem hayvancılıkla uğraşıyordu; koyunlarımız, sığırlarımız, arazilerimiz vardı. Evde genelde annem yemek pişirirdi ama babaannem de çok yetenekliydi. Mönüyü de o belirlerdi." dedi.
Evlerinde kedibatmaz yapıldığını Yalçınkaya "Hamur işleri çok olurdu. Mesela İtalyan mutfağındaki ‘gnocci’ye benzer bir yemek olan ‘kedibatmaz’ yapılırdı. Bir suyun içinde hamur kırılır, parça parça alınır. Sonra üzerine yöresel keş peynirimiz konulurdu. Tereyağ ile kızartılırdı." sözleriyle anlattı.
Sofralarındaki ürünlerle ilgili Yalçınkaya "Sofrada ekşi mayalı ekmek, tarhana ve patates de mutlaka olurdu. Yapımı saatler süren ‘soğanlama’, mantar ve cevizden yapılan börekler ve hoşaf… Bunlar da Batı Karadeniz’e özgü, geleneksel halk mutfağının olmazsa olmazlarıydı." dedi
Geçmişte mutfakla ilgisinin olmadığını belirten Yalçınkaya "Çok bir ilgim yoktu açıkçası… Uzaktan bakardım. Mutfağa girmek çocukluk hayalim değildi. Evde yapılan yemekler de daha ziyade günü kurtarmaya yönelikti. Biz orta halli bir aileydik ama sofralar Anadolu mütevaziliği sınırları içinde kurulurdu." diye konuştu.