MASA BAŞI GAZETECİLİĞİNİN HAZİN SONU...ÜÇ GAZETE BUGÜN SİLİVRİ'DE FENA HALDE DUVARA TOSLADI!
Medyaradar'ın usta kalemi VAROL ERSOY, iki gazetenin manşetten, bir gazetenin ise birinci sayfadan duyurduğu "Işık Koşaner Silivri'de" haberini yazdı....
Gazetecilik çalışanlar için zor ve çileli, patronlar için ise maliyetli bir iştir…
Muhabirsen haberin peşinden koşacaksın, uykusuz kalacaksın, gerektiğinde itilip kakılacaksın…
Editörsen; babandan duyduğun habere bile güvenmeyeceksin, iki kez doğrulatacaksın… Bunun için gerekirse sabahlara kadar çalışıp, saçlarını beyazlatacaksın…
Patronsan; gazetenin iyi habercilik yapabilmesi için hiçbir masraftan kaçınmayacaksın… Bazen yalan ihbarlara bile bir araba iki muhabir gönderilmesine, haybeye para harcanmasına göz yumacaksın…
Dedim ya… Zor istir gerçek gazetecilik…
Bu yüzden; amaçları zaten gazetecilik yapmak değil, “misyonerlik faaliyeti” yürütmek olan bazı gazeteler ve sözüm ona gazeteciler, böyle yüklerin altına hiç girmezler…
İki ajansa abone olup, gelen haberleri yüksek zekâlarıyla işlerine geldiği gibi yorumlarlar ve yaranmak istedikleri çevrelere hizmet etmeye çalışırlar…
Emek de harcamazlar, zaman da, para da…
Tek hünerleri, misyonerlik faaliyetlerinin konusunda göre, “cin”lik yapabilecekleri bir konu bulmaktır.
Daha önce de söylediğim gibi o da ajanslardan bolca gelir zaten!
Bunun adı, masa başı gazeteciliğidir.
Ve günün birinde “çuvallamaya, duvara toslamaya, ters köşeye yatmaya” mahkumdur!
Tıpkı bugün iki gazetemizin başına geldiği gibi…
Gelelim olayımıza:
Dün Silivri’de Balyoz duruşması vardı.
Duruşmayı sadece ajans muhabirleri ile birkaç büyük gazetenin ve televizyonun muhabiri izledi.
Anadolu Ajansı öğle saatlerinde davayla ilgili ilk haberini geçti.
Haberin ortalarına doğru bir yerde aynen şu ifade yer alıyordu:
“Duruşmada, eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve diğer kuvvet komutanları ile birlikte emekliliğini isteyerek emekliye ayrılan eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Eşref Uğur Yiğit ile emekli Koramiral Atilla Kıyat da duruşmaya izleyici olarak katıldı.”
Gördüğünüz gibi; inanılmaz kötü kurulmuş bir cümle… Yani içinden çıkmak gerçekten zor!
İlk bakışta Işık Koşaner ve diğer kuvvet komutanlarının da duruşmayı izlemek için Silivri’ye gittiği sanılıyor…
Ama kast edilen onlar değil…
“Onlar ile birlikte emekliliğini isteyen” eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit…
Diğer komutanların çoğu ise bırakın Silivri’yi; İstanbul il sınırları içinde bile değil o sırada!
Cümle bu kadar kötü kurulunca; dün ilk hatayı bazı büyük gazetelerin de aralarında bulunduğu çok sayıda internet sitesi yaptı.
Hepsi, “Eski Genelkurmay Başkanı Silivri’de” diye flaş (!) haber girdi…
Sonra hatalarını anlayanlar, o komik haberleri geri çekti.
İşin acısı; bugün aynı hataya bazı gazeteler de düştü…
Taraf, Işık Koşaner’in adını spotta geçirerek, 130 puntoyla verdiği, “Kayıtları gördü, Silivri’ye koştu” manşetiyle çıktı…
Yeni Şafak ise haberi sürmanşette üç sütuna, “Işık Paşa Silivri’de” başlığıyla verdi.
Mahkemeye muhabir göndermediği için yanılan ve okurunu yanıltan üçüncü gazete ise son zamanlarda yaptığı iyi habercilikle dikkat çeken Akşam oldu. Bu gazete de birinci sayfadan tek sütuna verdiği anonsta, “Koşaner Balyoz için Silivri’de” başlığını kullandı.
Sevgili meslektaşlarım…
Bir kırk kişiyiz ve birbirimizi biliriz…
İyi de; bu skandalları okurlarımıza nasıl anlatacağız!
Diyelim ki; gazeteciliğin ilk kuralını ihlal etmişsin ve olay yerine muhabir göndermemişsin… Ya gerek duymamışsın, ya da patron bunun için size para vermemiş…
Madem masa başı gazetecilik yapmak zorundasınız, neden “doğrulatma” gereği duymazsınız?
Hele hele bu kadar yanlış ve abuk yazılmış bir cümle önünüzdeyken!
Bu skandal; başka bir ülkede olsa bu hatayı manşete taşıyıp, bir de “ahkam kesen” Taraf ve Yeni Şafak kesin batmıştı…
Ama göreceksiniz; bizde hiçbir şey olmayacak!
Hatta bu gazeteler, yarınki sayılarında özür bile dilemeyecekler…
Çünkü burası Türkiye ve burada her türlü skandalın ömrü on dakikadır!
VAROL ERSOY