'ÖRÜMCEK AĞI GİBİ UZANIP GİDİYOR'
Yazılı basın açıklaması yapan Sarı, müsilaj hakkında bilgi vererek şu görüşleri paylaştı:
"Aslında soluduğumuz havanın içindeki oksijeni üreten çoğu tek hücreli alglerin kirlilik sonucu artan azot ve fosforu kullanarak aşırı çoğalması sonucu suya salgıladıkları polisakkaritlerden oluşuyor. Sümüksü, şeffaf ve kıvamlı bir yapıda olan bu salgı, sudaki bütün mikroorganizmalar için çok uygun bir gelişme ortamı sunuyor. Mikroorganizmaların da sürece dahil olmasıyla denizde kilometrelerce uzanan tül benzeri yapılar örümcek ağı gibi uzanıp gidiyor. Kibrit çöpü gibi küçük oluşumlarla başlayan süreç önce uzun şeritlere, sonra bulut gibi müsilaj kümelerine dönüşüyor.
Müsilaj kümeleri ağırlaştıkça dibe çökerek pina, midye, istridye, sünger ve mercan gibi dipte sabit yaşayan canlıların beslenmesini, nefes almasını engelleyerek ciddi kayıplara neden oluyor. Müsilaj oluşumu Marmara Denizi'nde genellikle Karadeniz'den İstanbul Boğazı aracılığıyla giren suyun minimuma indiği, deniz şartlarındaki durağanlığın maksimuma çıktığı ekim ayında başlamaktadır.
Bu ayda başlayan müsilaj kış boyunca devam ederek yoğunluk artığında nisan ayından itibaren deniz yüzeyine çıkmaktadır. Ancak yüzeyde görülen müsilaj toplam müsilajın binde biri bile değildir."
'MARMARA DENİZİ'NİN ATIK YÜKÜ AZALTILMALI'
Açıklamasında, deniz yüzey sıcaklığı ve artan kirliliğin müsilaj oluşumunu tetiklediğini belirten Sarı, "Müsilaj, deniz ekosistemine ciddi zararı olan bir felakettir. Marmara Denizi çevresinde yaşayan 25 milyon insanın atıklarının ne yazık ki halen en fazla yüzde 55'i arıtılıyor. Geriye kalan atıkların yüzde 45'i sadece parçacıklar fiziksel olarak ayrılarak derin deşarjla denize boca ediliyor. Ülke endüstrisinin yarısından fazlası da Marmara Denizi çevresinde kümelenmiş vaziyette.