Mahsun Kırmızıgül'den Davutoğlu'na Sur isyanı: Bu kadar merhametsiz nasıl oldunuz?
Müziği bıraktıktan sonra sinemaya yönelen Mahsun Kırmızıgül Twitter'da son dönemde yaşanan çatışmalara ve operasyonlara ilişkin paylaşımlarda bulundu.
Yönetmen Mahsun Kırmızıgül, Başbakan Ahmet Davutoğlu'na "Bu kadar
zalim, merhametsiz nasıl oldunuz ey Başbakan?" diye seslendi.
Kendisinin doğduğu ilçe olan Sur'un "yerle bir olduğunu" belirten
Kırmızıgül, "Oysa, bugün kaçmaya çalıştığımız her gerçek Irak'ta ve
Suriye'de olduğu gibi, bir gün gelip yumruk olup suratımıza
çarpabilir" dedi.
Mahsun Kırmızıgül, Twitter hesabından şunları
yazdı:
"Yaralı olan çocukları ve yaşlı insanları ölüme terk etmek hangi
dinde yazar. Bu kadar zalim, bu kadar merhametsiz nasıl oldunuz ey
Başbakan?
Şu an yarılı olan çocukların günahı ne? Yazık değil mi? Günah değil
mi? Merhamet ve vicdanlarınıza ne oldu?
Tarihinde de onlarca katliam olan bu sancılı coğrafyada, savaş tüm
acısı ile insanlığın yüzüne karalar çalıyor. Yine kan, yine gözyaşı
var.
Merhamet ve vicdan sahibi insanların ve gerçekten Allah korkusunu
içinde taşıyanların kardeş savaşına kayıtsız kalmaması gerekiyor.
Terör, savaş, ölüm, barbarlık, zorbalık adı ne olursa olsun, kimden
gelirse gelsin bin kez lanet olsun.
Silahlarla, ölümlerle hiç bir yere varılamaz. Toplum olarak tek
ihtiyacımız sevgi, saygı, biraz empati ve merhamettir.
Barış istemek kadar dünyada daha asil ve daha güzel bir eylem
olamaz. Bayramlar bile küs olan insanların barışması için,
çocukların büyüklerin ve fakir fukaranın mutlu olması için
vardırlar. Oysa barış varken savaş isteyenlerden daha kötü ne
olabilir ki dünyada. Yaşasın Barış ve kardeşlik. Sadece düşünün!
Doğduğunuz ev, büyüdüğünüz sokaklar, gittiğiniz okul, namaz
kıldığınız cami paramparça olsaydı ne yapardınız?
'Olaylar buraya sıçrayacak' söylentisi: Diyarbakır'da binlerce kişi
göç ediyor
Benim tüm anılarım, doğup büyüdüğüm Diyarbakır'ın Sur bölgesinde iç
çatışmalarla yerle bir oldu. Eski komşularım, ailem ve
arkadaşlarımla birlikte bu savaşın içinde yer alan yüzbinlerce
masum insanın hayatı karardı.
Gerçekler, bazen onları görmek istemeyeceğimiz kadar karanlık ve
yoğun acılarla bezenmiş olabilir; O yüzden de pek çok insan
çevresinde yaşanan acı dolu gerçekleri görmezden gelerek umarsızca
yaşamaya devam edebilir. Oysa, bugün kaçmaya çalıştığımız her
gerçek Irak'ta ve Suriye'de olduğu gibi, bir gün gelip yumruk olup
suratımıza çarpabilir. İşte o an her şey için çok geç kalmış
olabiliriz.
Lütfen ama lütfen! Akan kardeş kanını durdurmak için barışın
yanında yer alıp, tepkinizi barışçıl bir şekilde TARAF olmadan
ortaya koyun."