15 Mar 2013 21:12
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:05
LEVENT ÜZÜMCÜ: KOMEDİ TENİS MAÇI GİBİDİR!
Vapurda Çay, Simit, Sohbet programına bu hafta ünlü oyuncu Levent Üzümcü konuk oldu.
Ömer Öztürk’ün yapımcılığını ve sunuculuğunu üstlendiği, TRT Türk ekranlarında izleyiciyle buluşan Vapurda Çay, Simit, Sohbet’e bu hafta Levent Üzümcü konuk oldu.
Levent Üzümcü ile yapılan sohbette öne çıkanlar şu şekilde oldu:
Lisede başlayan arkadaşlığımızı tiyatroya dönüştürdük
Lisede sınıf değiştirme durumum olmuştu. Geçtiğim sınıfta da 4 sene daha sınıf arkadaşı olacağımız Savaş Özdemir’le tanıştım. Orada başlayan arkadaşlıkla tiyatro yapalım dedik.
Türkiye’de halkın tiyatrolara ihtiyacı var
Okulu ilk kazandığımızda hocamız ’’ Buradan para kazanmayı beklemeyin. İktisadi İdari Bilimler Fakültesi öbür tarafta.’’ demişti. Biz de bunu bilerek okuduk. Tiyatro yapmayı seviyorduk. Tiyatroyu hiç bırakmadım. Türkiye’de halkın tiyatrolara çok ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Tiyatro insanı insana anlatır
Tiyatro elit bir sanat dalı değildir. Tiyatro, halkın içinden gelen, insanı insana anlatan bir sanattır. İnsandan kopması mümkün değildir. Shakespeare de oyunlarını halk için yaptı. Halkla ne kadar iç içe olursak, onları ne kadar iyi yansıtırsak tiyatro hak ettiği yere gelir.
Tiyatronun dinamiği farklı
Her sinema oyuncusunu tiyatroya, her tiyatro oyuncusunu da sinemaya koyamazsınız. Türk sinemasının çok önemli aktörleri hayatlarında hiç tiyatro yapmadılar. Çünkü tiyatronun dinamiği ve disiplini çok farklıdır.
’’Evrendeki hakları’’ diye bir şey var
’’Sendikalıysan seninle çalışmıyorum.’’ diyen yapımcılar var. Yapımcılar, oyuncunun hakkını aramasını önemsemiyor. Kanallar, yapılan dizinin ismini dahi sizden satın alıyor. Sözleşmede ’’evrendeki hakları’’ diye komik bir şey yazıyor. Sizden ’’evrendeki hakları’’nı alıyor. Hangi haklar? Bunları değiştirmeye çalışıyoruz ama büyük kanal patronları çok güçlü, sadece maddi anlamda değil.
Komedi tenis maçı gibidir
Komedi zordur. Çünkü zamanlama üzerinedir. ’’Sol Ayağım’’ı, ’’Rain Man’’de Dustin Hoffman’ın rolünü veya benim ’’Abimm’’de oynadığım rolü oynamak standart iyi bir aktör için kolaydır. Ama her aktör komediyi oynayamaz. Komedi, bir tenis maçı gibidir. Komedi, size yapılan bir ortaya doğru zamanda zıplayıp kafa vurmak gibidir. Ne kadar iyi futbolcu olursa olsun herkes röveşatadan gol atamaz.
’’Abimm’’in amacı engellilere dikkat çekmekti
Türkiye’de 7,5 milyon engelli var. Güneydoğu’daki savaş nedeniyle, çeşitli uzuvlarını kaybetmiş insanlar var. Akraba evliliğinin çok yoğun olması nedeniyle zihinsel ve bedensel engelliler var. ’’Abimm’’ filminin amacı engellilere dikkat çekmekti.
Sanat bir çığlıktır
’’Beyza’nın Kadınları’’ndaki "Doruk" çocuk tacizinin karşısındaydı. Oradaki hikayemiz çoklu kişilik sendromuydu. Çoklu kişilik sendromu, insanların çocukluk döneminde gördükleri cinsel tacizle başa çıkamayıp, içlerinden karakter çıkarmalarıdır. Bu sendrom dünyada iki ülkede çok fazla görülüyor. Birincisi Vietnam, ikincisi Türkiye. Sanat bir çığlıktır. Sanat, derdi olan birinin onu dışa vurmasıdır. Sanatın içinde olmaktan çok memnunum.
Evli ve çocuklu bir hayatı seviyorum
Genellikle bizim meslekte evlilik ve çocuk iyi değildir algısı var. Ama ben insanların nasıl yaşamak istiyorlarsa öyle yaşamaları gerektiğine inanıyorum. Ben evli ve çocuklu bir hayatı seviyorum. Herkesin kendi tercihidir. Bence ahlak, insanın istediği hayatı yaşamasıdır. Ben de kıyı egeli kalabalık bir aileden geliyorum ve geniş aile seviyorum.
Levent Üzümcü ile yapılan sohbette öne çıkanlar şu şekilde oldu:
Lisede başlayan arkadaşlığımızı tiyatroya dönüştürdük
Lisede sınıf değiştirme durumum olmuştu. Geçtiğim sınıfta da 4 sene daha sınıf arkadaşı olacağımız Savaş Özdemir’le tanıştım. Orada başlayan arkadaşlıkla tiyatro yapalım dedik.
Türkiye’de halkın tiyatrolara ihtiyacı var
Okulu ilk kazandığımızda hocamız ’’ Buradan para kazanmayı beklemeyin. İktisadi İdari Bilimler Fakültesi öbür tarafta.’’ demişti. Biz de bunu bilerek okuduk. Tiyatro yapmayı seviyorduk. Tiyatroyu hiç bırakmadım. Türkiye’de halkın tiyatrolara çok ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Tiyatro insanı insana anlatır
Tiyatro elit bir sanat dalı değildir. Tiyatro, halkın içinden gelen, insanı insana anlatan bir sanattır. İnsandan kopması mümkün değildir. Shakespeare de oyunlarını halk için yaptı. Halkla ne kadar iç içe olursak, onları ne kadar iyi yansıtırsak tiyatro hak ettiği yere gelir.
Tiyatronun dinamiği farklı
Her sinema oyuncusunu tiyatroya, her tiyatro oyuncusunu da sinemaya koyamazsınız. Türk sinemasının çok önemli aktörleri hayatlarında hiç tiyatro yapmadılar. Çünkü tiyatronun dinamiği ve disiplini çok farklıdır.
’’Evrendeki hakları’’ diye bir şey var
’’Sendikalıysan seninle çalışmıyorum.’’ diyen yapımcılar var. Yapımcılar, oyuncunun hakkını aramasını önemsemiyor. Kanallar, yapılan dizinin ismini dahi sizden satın alıyor. Sözleşmede ’’evrendeki hakları’’ diye komik bir şey yazıyor. Sizden ’’evrendeki hakları’’nı alıyor. Hangi haklar? Bunları değiştirmeye çalışıyoruz ama büyük kanal patronları çok güçlü, sadece maddi anlamda değil.
Komedi tenis maçı gibidir
Komedi zordur. Çünkü zamanlama üzerinedir. ’’Sol Ayağım’’ı, ’’Rain Man’’de Dustin Hoffman’ın rolünü veya benim ’’Abimm’’de oynadığım rolü oynamak standart iyi bir aktör için kolaydır. Ama her aktör komediyi oynayamaz. Komedi, bir tenis maçı gibidir. Komedi, size yapılan bir ortaya doğru zamanda zıplayıp kafa vurmak gibidir. Ne kadar iyi futbolcu olursa olsun herkes röveşatadan gol atamaz.
’’Abimm’’in amacı engellilere dikkat çekmekti
Türkiye’de 7,5 milyon engelli var. Güneydoğu’daki savaş nedeniyle, çeşitli uzuvlarını kaybetmiş insanlar var. Akraba evliliğinin çok yoğun olması nedeniyle zihinsel ve bedensel engelliler var. ’’Abimm’’ filminin amacı engellilere dikkat çekmekti.
Sanat bir çığlıktır
’’Beyza’nın Kadınları’’ndaki "Doruk" çocuk tacizinin karşısındaydı. Oradaki hikayemiz çoklu kişilik sendromuydu. Çoklu kişilik sendromu, insanların çocukluk döneminde gördükleri cinsel tacizle başa çıkamayıp, içlerinden karakter çıkarmalarıdır. Bu sendrom dünyada iki ülkede çok fazla görülüyor. Birincisi Vietnam, ikincisi Türkiye. Sanat bir çığlıktır. Sanat, derdi olan birinin onu dışa vurmasıdır. Sanatın içinde olmaktan çok memnunum.
Evli ve çocuklu bir hayatı seviyorum
Genellikle bizim meslekte evlilik ve çocuk iyi değildir algısı var. Ama ben insanların nasıl yaşamak istiyorlarsa öyle yaşamaları gerektiğine inanıyorum. Ben evli ve çocuklu bir hayatı seviyorum. Herkesin kendi tercihidir. Bence ahlak, insanın istediği hayatı yaşamasıdır. Ben de kıyı egeli kalabalık bir aileden geliyorum ve geniş aile seviyorum.