15 Ara 2010 10:01
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:52
''LANET OLSUN OBJEKTİFLİĞİMİ İÇİMDEN ALAN BU DİZİYE!'' BU ÖVGÜLER HANGİ DİZİYE?
"Dizi değil, her bölümü ayrı sinema filmi... Nasıl yazılır, nasıl çekilir, nasıl oynanır aklım almıyor."
Ezel’den nefret ediyorum (!)
Dizi değil, her bölümü ayrı sinema filmi... Nasıl yazılır, nasıl çekilir, nasıl oynanır aklım almıyor. Evet, artık Ezel’i dizi niyetine izlemiyorum. Dahası, eleştirmen gözlüğümü çıkarıp alelade bir televizyon izleyicisi gibi geçiyorum ekranın karşısına ve öykünün beni alıp götürmesine izin veriyorum. E durum böyle olunca da objektifliğimi yitiriyorum.
Ne lunaparktaki cinayet sahnesinde katil, maktul ve yanındakiler dakikalar boyunca orada bulunurken bir Allah’ın kulunun gelmemesine şaşırıyorum, ne de Dayı’nın ofisinde güneş ışıkları pencereden girerken, aynı zamanda bara gece baskını yapılmasına... Hiçbiri gözüme takılmıyor. Görmüyorum. Görmek istemiyorum. Lanet olsun objektifliğimi elimden alan bu diziye!..
Bu hafta Kenan Birkan’ın da ’insan olabileceği’ ihtimalini doladılar beynimize... Onun da bir ailesi varmış. Sevdikleri, hayata dair beklentileri, kaygıları, sevdaları, korkuları... Ve gelecek bölümlerde Kenan’ın başına gelenleri gördükçe, Dayı gözümüzde küçülebilecek ve Kenan’ın hayatını intikam almaya adamasına hak verecek hale geleceğiz muhtemelen. Bir de Şebnem’den köstebek olduğu için nefret edeceğiz galiba... Ya da bir kez daha ters köşeye yatacağız...
Bir de bu sete adım atan oyuncu daha bir büyüyor, gelişiyor, kendini aşıyor sanki. Hayratlı, Temmuz, Selim, Yusuf Demir şahane değil mi sizce? Ya ara transferde kiralanan Berrak Tüzünataç’a ne demeli? Tam da aranan kanat oyuncusu. Bu arada dizide herkes eşleşti. Bir aşk rüzgarı ki sonu yok.
Eyşan, Cengiz ile Ezel’i oyalayıp Kenan Birkan’a meyledince, bizim Ezel’in de gönlü barmen Bade’ye kayacak gibi. Dayı zaten Aysel’e tutkun. Tefo ile Şebo’nun arasına köstebek şüphesi girecek belli ki. Ama en hızlı gelişen, Kerpeten Ali-Azad aşkı. Entrika her bölüm aşk ile yarışıyor. Bize de ekran başında bahis oynamak kalıyor... Ellerinize sağlık dostlar...
Yüksel AYTUĞ / SABAH
Dizi değil, her bölümü ayrı sinema filmi... Nasıl yazılır, nasıl çekilir, nasıl oynanır aklım almıyor. Evet, artık Ezel’i dizi niyetine izlemiyorum. Dahası, eleştirmen gözlüğümü çıkarıp alelade bir televizyon izleyicisi gibi geçiyorum ekranın karşısına ve öykünün beni alıp götürmesine izin veriyorum. E durum böyle olunca da objektifliğimi yitiriyorum.
Ne lunaparktaki cinayet sahnesinde katil, maktul ve yanındakiler dakikalar boyunca orada bulunurken bir Allah’ın kulunun gelmemesine şaşırıyorum, ne de Dayı’nın ofisinde güneş ışıkları pencereden girerken, aynı zamanda bara gece baskını yapılmasına... Hiçbiri gözüme takılmıyor. Görmüyorum. Görmek istemiyorum. Lanet olsun objektifliğimi elimden alan bu diziye!..
Bu hafta Kenan Birkan’ın da ’insan olabileceği’ ihtimalini doladılar beynimize... Onun da bir ailesi varmış. Sevdikleri, hayata dair beklentileri, kaygıları, sevdaları, korkuları... Ve gelecek bölümlerde Kenan’ın başına gelenleri gördükçe, Dayı gözümüzde küçülebilecek ve Kenan’ın hayatını intikam almaya adamasına hak verecek hale geleceğiz muhtemelen. Bir de Şebnem’den köstebek olduğu için nefret edeceğiz galiba... Ya da bir kez daha ters köşeye yatacağız...
Bir de bu sete adım atan oyuncu daha bir büyüyor, gelişiyor, kendini aşıyor sanki. Hayratlı, Temmuz, Selim, Yusuf Demir şahane değil mi sizce? Ya ara transferde kiralanan Berrak Tüzünataç’a ne demeli? Tam da aranan kanat oyuncusu. Bu arada dizide herkes eşleşti. Bir aşk rüzgarı ki sonu yok.
Eyşan, Cengiz ile Ezel’i oyalayıp Kenan Birkan’a meyledince, bizim Ezel’in de gönlü barmen Bade’ye kayacak gibi. Dayı zaten Aysel’e tutkun. Tefo ile Şebo’nun arasına köstebek şüphesi girecek belli ki. Ama en hızlı gelişen, Kerpeten Ali-Azad aşkı. Entrika her bölüm aşk ile yarışıyor. Bize de ekran başında bahis oynamak kalıyor... Ellerinize sağlık dostlar...
Yüksel AYTUĞ / SABAH