29 Eyl 2011 15:48
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:51
LAİKLİĞİ ARAPLARA GÖTÜRDÜ KENDİ ÜLKESİNİ UNUTTU!
New York Times gazetesinden Başbakan Erdoğan'ı kızdıracak analiz.
New York Times, yayımladığı geniş bir haber analizinde "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Arap Baharı ülkelerine gerçekleştirdiği zafer gibi turuyla Türkiye’yi, uluslararası sahnede, ’tüm dinlerin eşit olduğu bir laik devlet’ için model olarak konumlandırmayı başardı. Tek sorun da, bunun Türkiye için gerçekleşmesini henüz sağlamamış olmasıdır" diye yazdı.
New York Times gazetesi, Avrupa baskısı olan International Herald Tribune’da yer verilen geniş analizinde Türkiye’de dini özgürlük için “göz ardı edilemeyecek sorun” anlamına gelen “Odadaki Fil” ifadesini kullandı.
Gazete, “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu ay Arap Baharı ülkelerine gerçekleştirdiği zafer gibi turuyla Türkiye’yi, uluslar arası sahnede, Müslüman bir ülkede laik demokrasi için, kendi sözleriyle ‘tüm dinlerin eşit olduğu bir laik devlet”in modeli olarak konumlandırmayı başardı. Tek sorun da, bunun Türkiye için gerçekleşmesini henüz sağlamamış olmasıdır” diye yazdı.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI MESELESİ
Türkiye’de din ile devlet arasındaki ilişkinin, yeni anayasa konusundaki tartışmalarda “patlamaya hazır” konulardan biri olduğunu belirten gazete, “Bu tartışmalar, odadaki fili de ele alması gerekecek yani devletin Diyanet İşleri Başkanlığı’nın aracılığıyla İslam üzerindeki tam kontrolü ve nüfusu çoğu Sünni Müslüman olan bir toplumda diğer tüm dinlerin yasal statüsü meselesi” görüşünü öne sürdü.
NYT, bu bağlamla “Alevi azınlığının bir lideri” olarak nitelediği İzzettin Doğan’ın bir süre önce yaptığı “Türkiye, kağıt üstünde laik bir devlet gibi görülebilir ama uluslar arası hukuk açısından Sünni İslami devlettir” değerlendirmesini de aktardı.
-“106 BİNDEN FAZLA MEMURU İSTİHDAM EDİYOR”-
Haberde Diyanet’in, tümü devlet tarafından eğitilen, işe alınan ve işten çıkartılan, 60 bin imam dahil, 106 binden fazla memuru istihdam ettiğine dikkat çekilirken Diyanet’in, çalışmaları yaptığı alanlara ilişkin ayrıntılı bilgi verildi.
Sosyolog Gunter Seufert’in “Türkiye’de İslam siyaseti belirlemiyor ama siyaset İslam’ı belirliyor. Bir devlet kuruluşunca idare edilen din, ulus devletin, milleti birleştirme ve Müslümanları Batılaştırma hedefine hizmet ediyor” görüşlerine yer verildiği haberde 1982 Anayasasına göre, Diyanet’in, ulusal birliğini güçlendirmekle görevlendirildiği de kaydedildi.
ABD’li gazete, Diyanet’in Aleviler gibi Sünni olmayan toplulukları “farklı dini inançlar olarak tanımadığı”na dikkat çektiği haberinde gayri Müslim dini topluluklar ile ilgili olarak da “tüm bu toplulukların hukuki statü yokluğundan olumsuz etkilendiğini” vurgularken örnek olarak da Ruhban Okulu’nun 40 yıldır kapalı olmasını gösterdi.
PATRİKHANE YENİ ANAYASAYLA RUHBAN OKULUNUN AÇILACAĞINI UMUYOR
Bu arada, Rum Patrikhanesinin Sözcüsü Dositheos Anagnostopoulos’ın gazeteye gönderdiği e posta aracılığıyla Patrikhane’nin yeni anayasanın, okulun yeniden açılması için koşulları yaratacağı umudunu belirttiğine de dikkat çekildikten sonra “Bu, Türkiye’de laiklik kavramının yeniden tanımlanmasını gerektireceği” görüşü dile getirildi. Haberde şöyle denildi:
“Ancak Diyanet İşleri Başkanlığı’nı dışlamak o kadar kolay olmayabilir. Hükümet dışı kuruluşlarca hazırlanan tüm anayasa teklifleri, Başkanlığın mevcut şekli ile devam edemeyeceği konusunda hem fikir olsa da hiç biri, onu lağvetmeyi önermiyor.”
DİYANETİN "MEVCUT KOŞULLARDA LAĞVEDİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL"
Nitekim gazete TESEV’in “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın lağvedilmesi, mevcut koşullarda mümkün görünmüyor” değerlendirmesine de yer verdikten sonra başka anayasa önerilerinin Diyanet’in başka inançları kapsayacak biçimde genişletilmesinden söz edildiğini ancak böyle bir fikir tüm topluluklarca olumlu karşılanması pek beklenmediğini belirtti.
Gazete, bu bağlamla Rum Patrikhane’nin Ruhban Okulu’nun bir devlet üniversitesinin ilahiyat fakültesine bağlanması yönünde daha önce yapılan önerileri, din adamlarının eğitimi üzerindeki kontrolden vazgeçemeyeceği gerekçesiyle reddettiğini anımsattı.
New York Times gazetesi, Avrupa baskısı olan International Herald Tribune’da yer verilen geniş analizinde Türkiye’de dini özgürlük için “göz ardı edilemeyecek sorun” anlamına gelen “Odadaki Fil” ifadesini kullandı.
Gazete, “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu ay Arap Baharı ülkelerine gerçekleştirdiği zafer gibi turuyla Türkiye’yi, uluslar arası sahnede, Müslüman bir ülkede laik demokrasi için, kendi sözleriyle ‘tüm dinlerin eşit olduğu bir laik devlet”in modeli olarak konumlandırmayı başardı. Tek sorun da, bunun Türkiye için gerçekleşmesini henüz sağlamamış olmasıdır” diye yazdı.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI MESELESİ
Türkiye’de din ile devlet arasındaki ilişkinin, yeni anayasa konusundaki tartışmalarda “patlamaya hazır” konulardan biri olduğunu belirten gazete, “Bu tartışmalar, odadaki fili de ele alması gerekecek yani devletin Diyanet İşleri Başkanlığı’nın aracılığıyla İslam üzerindeki tam kontrolü ve nüfusu çoğu Sünni Müslüman olan bir toplumda diğer tüm dinlerin yasal statüsü meselesi” görüşünü öne sürdü.
NYT, bu bağlamla “Alevi azınlığının bir lideri” olarak nitelediği İzzettin Doğan’ın bir süre önce yaptığı “Türkiye, kağıt üstünde laik bir devlet gibi görülebilir ama uluslar arası hukuk açısından Sünni İslami devlettir” değerlendirmesini de aktardı.
-“106 BİNDEN FAZLA MEMURU İSTİHDAM EDİYOR”-
Haberde Diyanet’in, tümü devlet tarafından eğitilen, işe alınan ve işten çıkartılan, 60 bin imam dahil, 106 binden fazla memuru istihdam ettiğine dikkat çekilirken Diyanet’in, çalışmaları yaptığı alanlara ilişkin ayrıntılı bilgi verildi.
Sosyolog Gunter Seufert’in “Türkiye’de İslam siyaseti belirlemiyor ama siyaset İslam’ı belirliyor. Bir devlet kuruluşunca idare edilen din, ulus devletin, milleti birleştirme ve Müslümanları Batılaştırma hedefine hizmet ediyor” görüşlerine yer verildiği haberde 1982 Anayasasına göre, Diyanet’in, ulusal birliğini güçlendirmekle görevlendirildiği de kaydedildi.
ABD’li gazete, Diyanet’in Aleviler gibi Sünni olmayan toplulukları “farklı dini inançlar olarak tanımadığı”na dikkat çektiği haberinde gayri Müslim dini topluluklar ile ilgili olarak da “tüm bu toplulukların hukuki statü yokluğundan olumsuz etkilendiğini” vurgularken örnek olarak da Ruhban Okulu’nun 40 yıldır kapalı olmasını gösterdi.
PATRİKHANE YENİ ANAYASAYLA RUHBAN OKULUNUN AÇILACAĞINI UMUYOR
Bu arada, Rum Patrikhanesinin Sözcüsü Dositheos Anagnostopoulos’ın gazeteye gönderdiği e posta aracılığıyla Patrikhane’nin yeni anayasanın, okulun yeniden açılması için koşulları yaratacağı umudunu belirttiğine de dikkat çekildikten sonra “Bu, Türkiye’de laiklik kavramının yeniden tanımlanmasını gerektireceği” görüşü dile getirildi. Haberde şöyle denildi:
“Ancak Diyanet İşleri Başkanlığı’nı dışlamak o kadar kolay olmayabilir. Hükümet dışı kuruluşlarca hazırlanan tüm anayasa teklifleri, Başkanlığın mevcut şekli ile devam edemeyeceği konusunda hem fikir olsa da hiç biri, onu lağvetmeyi önermiyor.”
DİYANETİN "MEVCUT KOŞULLARDA LAĞVEDİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL"
Nitekim gazete TESEV’in “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın lağvedilmesi, mevcut koşullarda mümkün görünmüyor” değerlendirmesine de yer verdikten sonra başka anayasa önerilerinin Diyanet’in başka inançları kapsayacak biçimde genişletilmesinden söz edildiğini ancak böyle bir fikir tüm topluluklarca olumlu karşılanması pek beklenmediğini belirtti.
Gazete, bu bağlamla Rum Patrikhane’nin Ruhban Okulu’nun bir devlet üniversitesinin ilahiyat fakültesine bağlanması yönünde daha önce yapılan önerileri, din adamlarının eğitimi üzerindeki kontrolden vazgeçemeyeceği gerekçesiyle reddettiğini anımsattı.