KURTLAR VADİSİ KOZİNOĞLU'NA ''AYIP'' MI ETTİ? POLAT ALEMDAR ÖZÜR DİLEYECEK Mİ?
Medyaradar medya analisti Atilla Akar “Kurtlar Vadisi” dizisinde “Kaşifoğlu” tiplemesi üzerinden verilen imajı eleştirdi&...
Sıkı bir “Kurtlar Vadisi” izleyicisiyim. İlk bölümlerden bu yana Kurtlar Vadisi’ni hiç kaçırmadım. Bazı arkadaşlar benim bu ilgimi duyduklarında biraz küçümser bir şekilde dudak büküyorlar. Büksünler. Perşembeleri iple çekiyorum. Haftanın diğer altı günü evdeki televizyon hanımın tasarrufunda. (Bende sesimi çıkarmıyorum ya da çıkaramıyorum!) Bu konuda mutlak “egemenliği” mevcut. Onun kendi “dizileri” var. Perşembeler benim. Keyfini çıkartıyorum. Bir gözüm ekranda demli çayımı höpürdeterek içmenin hazzını yaşıyorum…
Aynı nedenle geçmişte “Kurtlar Vadisi”ne yönelik haksız suçlamaları hep eleştirdim. Özellikle toplumda artan kriminalize olma halini, mafya özentisi tipleri hatta Ogün Samast gibi “tıfıl tetikçiler” olgusunu (Artık büyüdü abisi!) getirip Kurtlar Vadisi’ne yıkan anlayışlar yok mu onlara ifrit oluyorum. Bu konuda en az 3-4 yazı yazdım. Bu tarz suçlamaların “temelsiz” ve “haksız” olduğunu anlatmaya çalıştım. Aynı yönde konuşanların “bu işler”den hiç anlamadıklarını düşündüm. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz (Eleştirilerim olmakla birlikte) ama bence Kurtlar Vadisi dizisi (Filmlerini ayrı tutarak söylüyorum) Türk televizyon tarihinin en “başarılı” ve “uzun soluklu” dizisidir. Bu dizideki “popüler dinamizm”e başka hiçbir dizi erişememiştir.
Ancak son zamanlarda dizinin izlediği seyirden, olay ve kişilerin veriliş şeklinden memnun değilim. (Burası bir “izleyici yorumu”dur!) Ayrıca son bölümlerde bu konulardaki “resmi tezler”e fazla “angaje” bir imaj çiziyorlar. Verilen “mesajlar” hep bu yönde. Bununla birlikte hiç şüphesiz bu dizide verilen imajların, yansıtılan “tipler”in birebir gerçeğe uygun olmasını beklemiyorum. (Belgesel değil elbette!) Sonuçta bu tipler “kurmaca” ya da “kişilik potporisi” üzerine kurulmuş. (Dizinin başarısı ve uzun ömürlü oluşunun bir nedeni de bu bence.) Lakin “nasıl olsa gerçek değil” denilerek zan oluşturabilecek, negatif “kanaat inşası”na yol açabilecek, kişileri daha baştan “kötü” ya da “suçlu” gösterebilecek tarzda da verilemeyeceğine inanıyorum. Bu konuda bazen “ayar”ın veya “doz”un kaçtığını düşünüyorum. ( Samanyolu’ndaki “Kollama” dizisindeki Kaya Minik/Yalçın Küçük tiplemesi kadar vahim ve karikatürize olmasa da!) Bu konuda tutumum çok “ilkesel” düzeyde. Çünkü bir kez bu sınırı aştınız mı –niyetiniz ne olursa olsun- “psikolojik savaş” ve izleyiciyi “şartlama” kulvarına giriyorsunuz demektir.
KURTLAR VADİSİ KOZİNOĞLU’NA “AYIP” MI ETTİ?
Tam bu noktada Kurtlar Vadisi’nin son bölümlerinde öne çıkan “Kaşifoğlu” tiplemesi de bu açıdan bazı “sakıncalar” taşıyordu. (Bu olayları bilenler “Kaşifoğlu” tiplemesiyle “Kaşif Kozinoğlu”nun kastedildiğini hemen anladılar. Tıpkı “Kara“ tiplemesinde aslında “Yeşil”in kastedildiğini anladıkları gibi.) Çünkü “Kaşifoğlu” devletten “uzak düşmüş” eski bir “devlet görevlisi” olarak çok kötü, hatta yer yer “alaycı” ve küçümser bir edayla veriliyordu. Haraç almaya kalkan, diğerlerine oranla daha “zavallı”, onu bunu vuran/vurdurtan, polis sığınmasında (Çok tartışmalı “gizli tanıklık” iddiası gibi), pislik çıkarma peşinde, İsrail’in kucağında, vb bir tip olarak lanse edildi. Burada yaratılan imaj gerçek hayatla ne derece uyuşuyordu bilmiyoruz. Ama dizideki “Kaşifoğlu”na bakıp da ondan nefret etmemek, kızmamak hatta yer yer acımamak mümkün değildi. Dolayısıyla bu gibi tipleri ima ederken, ele alırken –hele de gerçeği hapiste ve yargılanıyorsa- çok dikkatli olmak gerekir diye düşünüyorum. Burada “etik” bir sorun doğuyor bence…
O yüzden herkes Kozinoğlu’nun “şüpheli ölüm”ü sonrası “Kurtlar Vadisi Kozinoğlu’nun öleceğini üç gün önceden tahmin etti” diye başlıklar atarken ben işin bu yönüne takmıştım. Nasıl olurda yargılanan, savunmasını bile yapmamış (Yaşasaydı yapacaktı), “içeride” olan birine bu derece “imaj yüklemesi” yapılır diye soruyordum. Bunu “ahlaki” bulmadım. Hatta bir tür “imaj infazı” olarak bile gördüm…
Kaşif Kozinoğlu’nu tanımam, etmem. (Hemşerim olduğunu bile yeni öğrendim.) Yansıtıldığı gibi biri midir bilemem. (Ancak ölümü sonrası ortaya çıkan hayat hikâyesi neredeyse “tam tersi” bir kanaat çiziyor.) Hele isnat edilen suçlarla bir ilgisi var mıdır, hiç fikir bile yürütemem. Günahı da sevabı da şimdi daha başka ve daha yüce bir “mahkeme”de görülecek. Oranın “iddianame”si farklı olacak hiç kuşkusuz!
Ancak şimdi kendini savunma imkânına bile kavuşamadan “öte alem”e yolculuğa çıkmış bulunuyor. Savunsaydı, yargılama sonucu beraat mı ederdi ceza mı alırdı artık o da belli olmayacak. Muhtemelen türlü spekülasyonlar bundan sonra da sürecek. Hakkındaki “gerçek”ten hiçbir zaman “emin” olma imkânımız kalmadı.
Kozinoğlu hapiste iken Kurtlar Vadisi’ni izliyor muydu, dizideki “Kaşifoğlu” tiplemesine gülüyor muydu, kızıyor muydu ya da “Yahu ben neler yapmışım” mı diyordu bilemeyiz. Ancak Kozinoğlu her kim olursa olsun, hakkındaki isnatlar ne olursa olsun, yargılanan bir insana bir dizide bu kadar “yüklenilmesi” ve adeta daha baştan mahkum edilmesi gelinen noktada hiç “hoş” kaçmadı galiba. O zaman yargıları hukuka değil TV dizilerine bırakalım olsun bitsin! Bilmem olaya birde bu açıdan baktınız mı?
Ne dersiniz Polat Alemdar Kozinoğlu’nun "manevi şahsiyetine" bir özür borçlu olabilir mi?
Bekleyip dizide göreceğiz umarım…
Atilla Akar
[email protected]