KÜRTÇE GELİYOR, ANDIMIZ KALKIYOR! İŞTE BAŞBAKAN'IN AÇIKLADIĞI DEMOKRASİ PAKETİ!
Türkiye nefesini tuttu ve Başbakan Erdoğan tarafından açıklanan "Demokratikleşme Paketi"ni dinledi.
Başbakan Erdoğan, Demokratikleşme Paketi’ni Başbakanlık Yeni
Bina’da düzenlediği basın toplantısı ile açıkladı. İşte Başbakan’ın
merakla beklenen açıklaması:
Dünya üzerindeki sevgili Türkiye dostları, değerli kardeşlerim,
öncelikle sesimizi Türkiye’ye ve dünyaya duyuran medya mensupları,
değerli çalışma arkadaşlarım sizleri en kalbi duygularla
selamlıyor, birazdan Türkiye’ye ve dünyaya ilan edeceğimiz
demokratikleşme paketimiz, ülkemiz milletimiz bölgemiz ekonomimiz
ve demokrasimiz için hayırlara vesile olmasını Allahtan temenni
ediyorum. Konuşmamın hemen başında paketin oluşumuna katkı sağlayan
arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. 3 Kasım 2002 seçiminde ve sonraki
her seçimde bizi destekleyen reform sürecinin bizzat sahibi olan
her daim diri tutan aziz milletimize teşekkür ediyorum.
3 LİDERE MİNETTARIM
Gönüllerimizde silinmez yer
edinen Adnan Menderes’e Turgut Özal’dan bütün bir ömrünü
Türkiye’nin özgürleşmesine adamış merhum Erbakan’a kadar
Türkiye’nin kalkınması noktasında özgürleşmesi noktasında mücadele
vermiş herkese minnettarlığımızı ifade ediyorum. 3 Kasım 2002
seçimleriyle oluşan 11 yıl boyunca da aynı istikamet boyunca da
fedakarca görev yapan milli iradeyi savunup çalışan Meclis’imize,
değerli milletvekillerimize teşekkür ediyorum. Birazdan
açıklayacağımız paket 11 yıllık bir sürecin sadece bir safhasıdır.
Bu safhada bu paketin hazırlanmasında emeği geçen başbakan
yardımcılarımıza, bakanlarııza, bürokratlarımıza ve kurumlarımıza
da şükranlarımı ifade ediyorum. Türkiye’nin terörle mücadele kadar,
demokratikleşme hafızasını da kaydeden bu paketin oluşumunda
koordinasyon görevi yapan kamu düzeni ve güvenliği müsteşarlığımıza
teşekkür ediyorum.
PAKET ŞEHİTLERİMİZİN ARZUSU
Tarih sahnesine
çıkıtğımızdan bu yana binlerce şehit verdik. Her şehit, kendisi
ölürken arkada kalanların huzur içinde yaşamasını arzu ediyordu.
Biz bu paketle, şehitlerimizin arzularını yerine getiriyoruz.
Gözyaşlarının dinmesi öncelikli olarak şehit yakınlarının arzu
ettiği temennidir. İç barışı güçlendirecek, huzurumuzu sağlayacak
her adım milletimizin en büyük temennisidir. Bu paket ile
Türkiye’nin istiklalini güçlendiriyor, ufkunu açıyor ve umudunu
çoğaltıyoruz. En önemlisi de bu paketle, şehitlerimizin uğruna can
verdiği milletimizin kardeşliğini daha da pekiştiriyoruz. Böylece
vasiyetlerini yerine getirdiğimiz tüm şehitlerimizi rahmet ve
minnetle yad ediyoruz.
NE İLK NE DE SON OLACAK
Bugün ülkemiz açısından tarihi bir anı yaşıyor çok önemli bir
aşamaya geçiyoruz. Burada şu hususun altını çizmek istiyorum. Bugün
açıklayacağımız paket bir ilk değildir. Bir son da olmayacaktır.
Zira Gazi Mustafa Kemal’in devrim niteliğindeki adımları Türkiye’yi
ileri standartlara ulaştırmayı hedeflemiştir. 1950’de başlayan
demokratikleşme tarihimiz boyunca nice adımlar atılmıştır. 3 Kasım
2002 seçimleriyle oluşan parlamento 11 yıllık süreç içinde çok
önemli reformlar gerçekleştirmiştir. Bu paket bir son da değildir.
Zira insanoğlu var oldukça değişim devam edecek, şartlar değiştikçe
yeni ihtiyaçlar ortaya çıkacaktır. Türkiye bugünlerde ayağında
prangalarla zincirlerle bugüne kadar ulaşmıştır. Açıklayacağımız
paket Türkiye’yi bütün ağırlıklarından kurtaracak bir paket
değildir. Fakat bu hedef konusunda önemli bir aşamadır.
PAKET DARBECİLERİN UYKUSUNU KAÇIRIR
Türkiye’nin demokrasi ve özgürlük ihtiyaçlarına bir kerede cevap
verecek bir paket talebi rasyonel bir beklenti olamaz. Bunu ben
geçtiğimiz haftalarda da ifade ettim. Gönül isterdi ki 11 yıl önce
bir tek paketle tüm yasakları kaldıralım, bütün özgürlüklerin önünü
açalım. Ancak Türkiye, Türkiye siyasetinin buna müsait olmadığını
aziz milletim çok iyi gördü, görüyor. Çözümsüzlüğün bir siyaset
tarzına dönüştüğü, siyasetin çözüm değil çözümsüzlük arayışının
üretildiği bir ortamda reform yapmak son derece zordur. Biz buna
rağmen reformlar yaptık. Sadece siyaset muhalefet değil, anayasadan
yasalara, medyada iş dünyasına, devletin koridorlarına sirayet
etmiş çetelere kadar biz cesaretle reform süreçlerine sahip çıktık.
Darbe senaryolarına rağmen vazgeçmedik. Partimizi kapatma
tehditlerine rağmen yolumuzdan dönmedik. Tahriklere rağmen değişim
iradesinden geri adım atmadık. Partimize yönelik tehditlere rağmen
boynumuzu eğmedik. Demokrasiye her türlü saldırıya rağmen sandıktan
taviz vermedik.
Çok açık söylüyorum. Demokratikleşme paketi milletimizin yüzünü
güldürür, darbecilerin ise uykusunu kaçırır. Reformlar milletin
iradesine musallat olan ceberut odakları rahatsız eder. İleri
demokrasiye doğru attığımız her adım mağdur mazlumları mutlu eder,
yasakçı zihniyetleri tedirgin eder. Biz milletimizi memnun razı
mutlu edecek ne varsa onu yapmaya devam edeceğiz. Tekrar ediyorum.
Bu bir son değildir. Bir nihayet değildir. Bir son nokta asla
değildir. Türkiye artık geri döndürülemez biçimde demokrasi
istikametinde ilerlemektedir. Bu paket işte bu ilerleyişin tarihi
bir aşamasıdır. Bundan sonra da hak ve özgürlük talepleri
olacaktır. Tartışmalar yaşanacaktır. Esas olan hak ve özgürlük
taleplerinin, altını çiziyorum siyasi bir zeminde demokratik bir
kültürle oluyor olmasıdır. Esas olan hak ve özgürlük taleplerinin,
şiddetin silahın dışlandığı ortamda dillendirilmesidir. Hiçbir
silah, şiddet gösterisi meşru bir hak talebinin yerini tutamaz.
Yumruklar sıkılıysa, tokalaşma ellerin birleşmesi mümkün değildir.
Kalpler birbirine karşı kaskatı kesilmişse oradan gönül
birlikteliği çıkmaz.
Sorunları siyaset kurumu çözecekse elbette halkla beraber
çözecektir. Toplumsal destek her türlü adımın enerji kaynağını
oluşturur. Biz ne yaptıysak milletimizle birlikte yaptık.
Oturdukları yerden ahkam kesenler, öncelikle halkın hissiyatını
sağlamak durumundadır. Nasıl halka rağmen düzen kurmaya çalışanlar
başarılı olamadıysa, halka rağmen adımlar atmak mümkün
değildir. İşte bu yüzden biz demokratikleşmeyi halkımızla
birlikte gerçekleştirmenin gayreti içerisindeyiz.
2002 sonunda AB turlarına çıkarken, hep söylediğimiz demokrasinin
bir zihniyet değişiminin gerektirdiğiydi. Artık Türkiye’de kimlik
dayatan, makbul vatandaşı tanımlayan, vatandaşlarının kökeniyle,
inancıyla, dünya görüşüyle uğraşan bir devlet yoktur. Artık
Türkiye’de vatandaşlarının ihtiyaçlarına kulak tıkayan, taleplerini
reddeden bir devlet anlayışı yoktur. Bu ülkede artık kamu alanını
otoriter kılanlara cehennem haline getiren bir devlet anlayışı
yoktur. Türkiye’de devlet işte bu anlayışa dönmüştür. Yani özüne
aslına rücu etmiştir. Son 11 yılda hukuk ve demokrasi alanında
yaşadığımız sessiz devrimle birlikte, yukarıdan bakan kibirli bir
siyaset anlayışı tarihin çöp sepetinde yerini almıştır. Milletine
efendilik eden değil milletine hizmetkar olma aşkıyla yola çıkmış
bir iktidar vardır.
27 MAYIS YAŞATILMAK İSTENİYOR
Aziz milletim,
Türkiye’de demokrasiye çok partili sisteme, sancılı bir sistemin
sonucunda 1950 yılında geçilebilmiştir. Türkiye her bakımdan tıkır
tıkır işleyen bir saatken 1960 müdahalesiyle bu saat
durdurulmuştur. Milletin ihtiyaçları müdahaleyle ağır bir baskı
altına alınmıştır. 27 Mayıs’ın o kara gölgesi bugün bile
Türkiye’nin üzerindedir. Anayasasının bir çok maddesiyle
yasalarıyla kurumlarıyla 27 Mayıs yaşatılmak istenmektedir.
Türkiye’de değişimin önündeki en büyük engel 27 Mayıs’ın o karanlık
gölgesidir. Çeşitli kesimlerce yaşatıldığı zihniyettir. Elime o
dönemlerin gazeteleri gördüğümde atılan başlıkların bile aynı
olduğunu görüyorum. Başta anayasa ve siyasette olmak üzere bu
zihniyet değişmediği sürece, Türkiye’de değişim zor olmaya devam
edecektir. Ancak saati durdurulsa da zembereği parçalansa da
Türkiye’de millet siyasetin önünde ilerlemiştir. Milletimiz her
yeniliğe ayak uydurmuş, devleti ve siyaseti dönüştüren de milletin
kendisi olmuştur.
Bu paketin açıklandığı andan itibaren, aynı zihniyetin malum
korkuları canlandırmaya çalışacaktır. 11 yıl boyunca her reformla
birlikte Türkiye bölünüyor, parçalanıyor iddiasını dile getirdiler.
Göreceksiniz bunları bugün de aynı şekilde söyleyeceklerdir. Her
reformdan sonra milleti korkuttular. Yine aynısını yapacaklar.
Değişimden her zaman ürktüler. Bugünden itibaren de yine değişimin
karşısında duvar olmayı sürdürecekler.
MUHALEFET DİLİNİ DEĞİŞTİRMELİDİR
Muhalefet artık dilini üslübunu değiştirmek millete ayak uydurmak
hareket etmek zorundadır. Ben bunu defalarca ifade ettim. Unutmayın
İstiklal Marşı’nın ilk kelimesi ‘korkma’ diyor. Korkaklar zafer
anıtı dikemezler. İleri standartlardan korkanlar bir milim ilerleme
kaydedemezler. Siyasetlerini korku korkutmak üzere kuranlar değişim
karşısında ayakta duramazlar.
Türkiye’nin muhalefet sorunu vardır. Sadece yapılmak istenene karşı
çıkan bir anlayışıyla yoluna devam etmesi fevkalade zordur. Kendi
eksiğini görmeyen muhalefetin milleti suçlar hale geldiğini
görüyoruz. Muhalefetin bu korku söylemini bir kenara bırakması,
değişimin önünde engel olmaktan çıkması gerekiyor. Yeni Türkiye’ye
yakışan bir muhalefet inanın Türkiye’nin hakkıdır. Paketten insan
oğluna ölümsüzlük iksiri bekleyenler, ölümsüzlük iksiri bekleyenler
irrasyonel bir beklentinin içindedirler. Kuşkusuz hayal kırıklığına
uğrayacaklardır. 11 yıldır yaptığımız hiçbir reforma destek
göstermeyenlerin bugünkü reformları da alkışlamasını da
beklemiyoruz.
BU PAKET PAZARLIĞIN ESERİ DEĞİL
Bu paketi en
iyi yüreği yananlar, ocağına ateş düşenler bilir. Bu paket akan
kanın durması, akan gözyaşlarının dinmesi noktasında son derece
önemli bir adımdır. Bu paket bir istikamet çizmektedir. Bir kapı
aralamaktadır. Bu paket 11 yıl önce telaffuzu bile yasak olan
talepleri gerçekleştiren bir pakettir. Türkiye siyasetin hukukun
demokrasinin rehberliğinde milletin desteğiyle bugünlere
ulaşmıştır.
Bu paket birilerinin dediği gibi dayatmanın eseri değildir. Bir
pazarlığın eseri asla değildir. Demokratik hak ve özgürlükler,
dayatmaların pazarlığın konusu olamaz. Hiçbir reformu dayatmalarla
baskıyla pazarlıkla açıklamadık. Millet ne dediyse biz onu
yaptık.
Paket sürprizlerden ibaret, ama sorunların hiçbiri gizli değildir.
Pakette yer alan sorunlar çoğunluğun son 30 yıl olmak üzere,
sürekli konuşulan sorunlardır. Tüm tartışmalar görüş öneri
tavsiyeler dikkate alınmıştır. Gönül isterdi ki bütün bu
sorunların kaynağı olan anayasa yeniden yapılabilseydi. Biz iktidar
olarak yeter ki üzümü beraber yiyelim dedik. Sizin sayınızın
toplamda 220 olması, bizim sayımızın 326 olması bize mani değil
değil dedik. Biz üç üye verirken, muhalefet 9 üyeyle katıldı. Orada
uzlaşma zaten söz konusu değil. Şu anda 59 madde, bunları hemen
Meclis’ten geçirelim bir mesafe alalım. Bir taraftan bir mesafe
alınırken, komisyon çalışmalara devam etsin. Bakın buna da
yaklaşmadılar. Mesele ipe un sermek. Bir iş yapalım, böyle bir dert
yok. Bugün çözümün karşısında duran böyle bir muhalefetle yeni bir
anayasa da mümkün olamadı.
Bizim referans noktamız önce millettir. Parti programlarımız 4.
Büyük kongremizde açıkladığımız 2023 bizim referansımızdır.
Programımıza bakanlar, tüzüğümüzü inceleyenler, seçim
beyannamemizdeki tabloyu bilenler geçmişte yaptığımız reformların
orada yer aldığını görecekler. Evrensel hak ve özgürlükler, bizim
referansımızdır. Akil insanlar heyetimizin çalışmaları bizim
referansımızdır.
Bir noktanın altını çiziyorum. Bir yıl önce yine 30 eylül gününde
partimizin kongresini gerçekleştirdik. 63 maddelik 2023 vizyonumuzu
açıkladık. Sadece bir yıl içinde bu 63 maddenin önemli bir
çoğunluğunu yerine getirdiğimizi göreceksiniz. Açıklayacağımız
paket milletimize açıkladığımız planların yerine
getirilmesidir.
Her bir maddenin sözü geçmişte verilmiştir. Her bir madde geçmişte
hedef olarak ortaya konulmuştur. Her bir madde seçimlerde
milletimden teyit almıştır. Paketin içeriğine geçmeden önce,
milletime şunları hatırlatmak istiyorum. Ay yıldızlı bayrağımızın
altında 76 milyon olarak biriz beraberiz kardeşiz ve birlikte
Türkiye’yiz. Açıklayacağımız paket uzun soluklu yürüyüşümüzdeki
projelerimizin yerine getirilmesidir. Her madddenin sözü geçmişte
verilmiştir. Her madde seçimlerde milletimizden onay almıştır.
PAKETTE NE VAR?
1- Kanunlarla siyasi hakları genişletiyoruz. Öncelikle seçim
sistemini tartışmaya açıyoruz. Özellikle 12 Eylül sonrası hep
eleştirildiğini biliyoruz. Yüzde 10 barajı AKP’nin getirdiği bir
sistem değildir. Yeni seçim sisteminin nasıl olacağı
konusunda 3 farklı sistemi tartışmaya açıyoruz. Bunu
bilenlerimiz var, bilmeyenlerimiz var. Biz 2002 seçimlerine
girerken bu sistem uygulanıyordu. Yüzde 10 barajı vardı. Partimizi
kurarken mevcut sistemin katılımcılıktan uzak olduğunu biz de ifade
etmiştik. Geçen yıl da seçim sistemini değiştireceğimizi ortaya
koymuştuk.
Tüm öneri tavsiye eleştirileri gözden geçirdik. Bir adım atıyoruz.
Yeni seçim sisteminin nasıl olması gerektiği konusunda biz üç
farklı alternatifi tartışmaya açıyoruz. Yüzde 10 barajıyla devam
edebiliriz. İki, barajı yüzde 5’e çekip, beşli gruplandırmayla
daraltılmış bölge seçim sistemi. Üçüncü olarak da ülke barajını
tamamen kaldırarak, dar bölge seçim sistemini getirebiliriz.
2- Siyasi partilere devlet yardımının kapsamını genişletiyoruz.
Yüzde 7 olan oranı yüzde 3’e çekiyoruz. Böylece bu sistemle
partilerimiz daha güçlü hale gelecek. Yani seçime katılan
partilerde yüzde 3 oy alanlara da devlet yardımı
yapılacaktır. Bu değişimin rekabetin daha adil hale gelmesine neden
olacağına inanıyoruz.
Siyasi partilerin teşkilatlanmalarına da kolaylık getiriyoruz. 20.
Maddeyi değiştirip, ilçede teşkilatlanmak için beldede teşkilat
kurma şartını kaldırıyoruz.
3-Seçim kanuna bir ek yaparak iki kişiden fazla olmamak üzere
partilere eş genel başkanlığın önün açıyoruz. İlgili yasa maddesini
değiştirmeyi uygun gördük. Seçim kanunun 15. Maddesine ek yapıyor,
iki kişiden fazla olmamak kaydı ile eş genel başkanlık sistemini
getiriyoruz.
4-Siyasi partilere üye olmayı yasaklayan ve kısıtlayan maddeyi
kaldırıyoruz. 11. Maddedeki değişiklikle, üye olmayı daraltan bazı
engelleri ortadan kaldırıyoruz.
5- Yine siyasi partiler kanunundan yapacağımız değişiklikle, farklı
dil ve lehçelerde propaganda imkanı getiriyoruz. Türkçe’nin yanında
farklı dillerin kullanabilmesini mümkün hale getiriyoruz. Ön
seçimlerde de getiriyoruz. Kısıtlayıcı hükmü kaldırıyor, ön
seçimlerde de farklı dille propaganda imkanını sağlıyoruz.
6- Nefret suçuna ağır ceza geliyor. Yeni süreçte nefret ayrımcılık
yaşam tarzına müdahale gibi suçlarla daha etkin biçimde mücadele
etmeye başlıyoruz. Belirli suçların cezalarını daha da artıyoruz.
Belirli suçlar, kişinin dili ırkı rengi cinsiyeti engelliliği
siyasi düşüncesi dini veya mezhebi nedeniyle işlenirse cezası daha
da ağırlaşacak. Kişinin belli haklarını kullanmasını engelleyenleri
ceza kapsamına alıyoruz. Bu sebeple işlenen suçun cezasını bir
yıldan üç yıla kadar artırıyoruz.
7- Ayrımcılıkla Mücadele Eşitlik Kurulu geliyor. Türkiye’de hiç
kimse dilinden ırkından milletinden renginden inancından, gereğini
yerine getirmekten dolayı ayrımcılığa maruz kalmayacak.
Ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik kurulu kuruyoruz.
8- Yaşam tarzına saygıyı TCK ile güvence altına alıyoruz. Dini
inancının gereğinin yerine getirilmesinin engellenmesini de ceza
kapsamına alıyoruz. Dini ibadet ve ayinlerin bireysel olarak
engellenmesini bu kapsama alıyoruz. Bir kimsenin inanç düşünce veya
kanaatlerinden kaynaklanan tercihlerine müdahale edenlere bir
yıldan üç yıla kadar hapis cezası getiriyoruz.
9 - TCK’daki belirli harflerin kullanılmasından dolayı gelen cezayı
kaldırıyoruz. Klavyeye özgürlük getiriyoruz.
10- Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin süresini uzatıyoruz.
Toplantılarda hükümet komiseri uygulamasına son veriyoruz. 2911
sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununda önemli
değişiklikler yapıyoruz. Mülki amir, ilgili STK’ların görüşlerini
almak suretiyle nihai kararını verecek. Sürelerini de uzatıyoruz.
Açık yerlerde güneşin batışından bir saat sonraya kadar süren
toplantılar, güneş batmadan dağılınacak şekilde, kapalı yerlerde
saat 24:00’e kadar yapacak. Hükümet komiseri uygulamasına son
veriyoruz. Artık düzenleme kurulları tarafından yerine getirilecek.
Kurul, toplantının amacına çıktığını gördüğü durumda dağılma kararı
alacak ve durumu kolluk amirine bildirecek, gösteri ve yürüyüş
kanuna aykırı hale gelirse, gösterinin sona erdiğini ifade edecek.
Düzenleme kurulu bunu yerine getirmezse, o mahallin en büyük mülki
amiri kararı verecektir.
11- Özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitimin önünü
açacağız. Yapacağımız yasal değişikliklerle, özel okullarda farklı
dil ve lehçelerde eğitimin önünü açıyoruz. Özel kurs imkanını
getirmiştik. Daha sonra ise üniversitelerde açılmasını sağlamıştır.
Okullarda seçmeli ders olarak öğretilmesinin önünü açmıştık. Şimdi
de özel okullarda mümkün hale getiriyoruz. 2923 sayılı kanun ile
düzenlenmiştir, bu kanuna yapacağımız ek ile farklı dil ve
lehçelerde özel eğitim kurumu açılabilecek. Dil ve lehçeler
bakanlar kurulunda tespit edilecek.
12- Köy isimlerinin değiştirilmesindeki yasal engeli kaldırıyoruz.
Dayatma içeren ifadeleri kaldırıyoruz. Köy isimlerinin
değiştirilmesi İçişleri Bakanlığımızca olacak. İl ve ilçe
isimlerinin değiştirilmesi için yasal düzenleme gerekiyor, bu tip
taleplerde burada değerlendirecektir.
13- Nevşehir Üniversitemizin ismini Hacı Bektaşi Veli Üniversitesi
olarak değiştiriyoruz.
14- Kişilerin özel bilgilerine güvence getiriyoruz. Getireceğimiz
bir başka yenilik. Kişisel verilerin korunması hakkında. Yasal
güvence getiriyoruz. 12 Eylül 2010’daki anayasa değişikliğiyle
güvence getirmiştik. Şimdi uygulama için taslağı hazır olan kanunu
meclisimize gönderiyoruz. Kişilerin özel bilgileri ilgisiz kişiler
tarafından kullanılamayacak.
15- Yardım toplamadaki kısıtlamaları kaldırıyoruz. Yardım toplama
konusunda sınırlama altına alınmıştı. Kurban derisi fitre ve zekat
konusunda THK’ya yetki verilmişti. Aslında anayasa aykırı bir durum
oluşturulmuştu. Şimdi yasal olarak da bu yanlış uygulamaya son
veriyoruz. Vatandaşımız yardımını istediği yere verebilecek. Şu ana
kadar açıkladığımız reformlar yasal düzenleme gerektiriyor. Fakat
paketimiz bundan ibaret değil. ikinci kısımda idari düzenleme
gerektiren reformlar bulunuyor.
16- Kamuda başörtüsüne özgürlük geliyor. Kılık kıyafet
yönetmeliğini değiştirerek kamu kurumlarında baş örtüü yasağını
kaldırıyoruz. Ayrımcılık içeriyordu. Kadın çalışanların giyimleri
üzerindeki ayrımcı ihlalleri kaldırıyoruz. Resmi elbise giymek
zorunda olan TSK mensupları, yargıda hakim ve savcıları bunun
dışında tutuyoruz.
17- Adnımız’ı kaldırıyoruz. İlkokullardaki öğrenci andı
uygulamasını kaldırıyoruz. Geçen yıl orta okullarda bu uygulamayı
kaldırmıştık. Şimdi de ilk okullarda kaldırıyoruz.
18- Mor Gabriel Manastırı’nın arazisi iade ediliyor. Böylece bir
haksızlığı gideriyor Süryani vatandaşlarımıza önemli bir haklarını
teslim ediyoruz. Şu anda 250’den fazla iade yaptık.
19- Roman Dil ve Kültür Enstitüsü kuruyoruz. Karşılaştıkları
sorunlarla araştırmalar yapmak amacıyla bir ilimiz üniversitesi
bünyesinde enstitü kuracağız. Adımlar atıyoruz bu amaçla 2009
yılında Türkiye’de ilk kez gerçekleştirdiğimiz roman çalıştayı
sonrası çalışmaları hızlandırıyoruz. Özellikle barınma noktasında
çok önemli bir adım attık, TOKİ eliyle Roman konutları yaptık. Bu
inşaatlar devam ediyor. Projeler hazırlanıyor.
Demokratikleşme paketimiz işte bu paketlerden oluşuyor. En kapsamlı
reform sürecini başlatıyoruz. Yeni hedeflere ilerlemeye devam
edeceğiz. Açıkladığımız reform paketinin ülkemize hayırlı olmasını
diliyorum.
ÜÇ DİLDE YAYINLANDI
Erdoğan’ın basın toplantısı
Başbakanlık tarafından bildirilecek uydu frekansı üzerinden canlı
yayınla televizyon ekranlarına taşındı. Basın toplantısı simultane
olarak İngilizce, Arapça ve Kürtçe’ye de çevrildi. Kamu Düzeni ve
Güvenliği Müsteşarlığı’nın koordinatörlüğünde hazırlanan pakete
ilişkin yapılacak basın açıklaması sırasında bakanlar da hazır
bulundu. Başbakan
Erdoğan’ın basın toplantısına yazılı ve görsel basının genel yayın
yönetmenleri ile temsilcileri de katıldı.