Kurt Seyit ve Şura... Kıvanç’a rağmen sıkıcı!
TV yazarımız Murat Tolga Şen, Kurt Seyit ve Şura dizisinin ilk bölümüne kaç puan verdi? Ortada bir başarı mı yoksa büyük bir hayal kırıklığı mı var?
Aylardır tanıtımları dönen yılın en iddialı dizisi Kurt Seyit ve
Şura’nın ilk bölümünü hep birlikte izledik.
Bu kadar iddialı bir diziyi dikkat bölünmesi olmadan izlemek için
telefonu-tableti bir kenara kaldırdım ama bir 15-20 dakika sonra
dayanamayıp daldım yine sosyal medyaya çünkü sıkıldım! Büyük
beklenti bir kez daha büyük hayal kırıklığı yarattı. Takip ettiğim
kadarıyla, sosyal medyada oluşan genel kanı da bu yönde...
Kenan İmirzalıoğlu, Çağatay Ulusoy, Halit Ergenç vs. Hepsini
geçiniz, Türk TV’lerinin yıldızı uzak ara Kıvanç Tatlıtuğ’dur.
Adına yakışır iddialı bir projede ve hiç olmadığı kadar etkileyici
bir şekilde karşımıza çıktığı için özellikle ülkemin dizisever
kadınları epey heyecanlıydı sanırım ancak onların eline de “her
açıdan çok yakışıklı” Kıvanç dışında bir şey geçmedi.
İyi bir roman, güçlü bir teknik hazırlık ve Kıvanç Tatlıtuğ...
Peki, sorun nerede?
Herkes gibi Kıvanç Tatlıtuğ dışında cast’ın ne kadar hatalı
olduğundan, esmer Ruslar-sarışın Türk tuhaflığından vs
bahsedebilirim ama bunun ötesinde bir şeyler aramak lazım.
Diziler genellikle oyuncularıyla hatırlanır. Sinemadaki gibi
yönetmenin kim olduğunun çok önemi yoktur ancak bu kadar büyük bir
prodüksiyonda sadece yıldızın ismi yetmez. Muhteşem Yüzyıl’ın
muhteşemliği sadece Halit Ergenç ya da başka bir oyuncusu yüzünden
değil en çokta Taylan biraderlerin rejisi yüzünden geliyor. Bu yıl
Muhteşem’i ezip geçecek denen Fatih neden 2-3 bölümde tükendi,
çünkü 70’lerin Kara Murat, Malkoçoğlu seriyallerinden kopamamış bir
duygusallık ve klişe yağmuruyla üstümüze yağmıştı, sevmedik!
Kurt Seyit ve Şura’nın yönetmeni, geçmişte Kuzey Güney, Aşk-ı Memnu
ve Fatmagül’ün Suçu Ne gibi dizileri yönetmiş olan Hilal Saral ve
bana göre bu sıkıcı seyirin asıl sorumlusu o... Kurgucuyu da bu
suça ortak ederek elbette... Sınırlı mekanlarda (bir konağın
içinde) cereyan eden hadiseleri etkileyici bir şekilde aktarmak
neyse de böyle bir sürü mekanda geçen, bol karakterli tarihi bir
diziyi çekmek her babayiğidin harcı değil. Yönetmen de, senaristte
askerlik yapmadığından mı ne, şapkasız askerin selam vermesi gibi
iyice göze batan hatalardan geçilmiyor!
Kurt Seyit 100 dakikalık ilk bölümüyle ihtişamlı ama çok yavaş bir
tren gibi ilerledi. Bir türlü ritm tutturamadı ve seyircisini
ikinci bölüme hazırlayamadı. Haftaya (ben dahil) bir sürü izleyici
yeniden Küçük Ağa karasularına dönecektir. Buradaki soru da şu?
Kıvanç Tatlıtuğ ismi bu kadar pahalı bir prodüksiyonun devam
etmesine yeter mi?
Sanmıyorum. Başrol oyuncusu ve bütçesi bile bu kadar sıkıcı bir
dizinin bahanesi olamaz. Reyting canavarı canına okur. O yüzden
diziyi çeken ekibin özellikle reji ve kurgu meselesine el atması
gerek. Aynı zamanda replikleri de bir elden geçirseler fena olmaz.
Son bir şey; bu diziye Bıçak Sırtı ya da Suskunlar’da olduğu gibi
güçlü bir ses işçiliği gerekiyor. Oyuncuların sesi mekan
gürültüsüne karışıyor.
Ha, bir de şu var; Öyle Bir Geçer Zaman ki ve Kelebeğin Rüyası
yüzünden olsa gerek Farah Zeynep Abdullah her an vereme yakalanıp
ölecekmiş gibi geliyor bana... Kurt Seyit’in karşısına o tutkuyu
besleyecek masum ama tutkulu birini koymak gerekirdi.
MURAT TOLGA ŞEN / [email protected]