KÜRŞAT BÜMİN RTÜK'E SERT ÇAKTI! RTÜK DENETÇİLERİNİN HAYALİ ÇOK GENİŞ!
Yeni Şafak yazarı Kürşat Bumin, RTÜK'ün klip ve dizilerle ilgili kararlarınI sert bir şekilde eleştirdi.
Yeni Şafak yazarı Kürşat Bumin, köşesinde RTÜK’ün erotik diyerek cezalandırdığı klip ve dizilerle ilgili kararların "erotik bir dille" kaleme alındığının altını çizerek RTÜK’ü sert bir şekilde eleştirdi.
İşte o yazı...
RTÜK denetçilerinin hayali çok geniş!
Önceki medyaya düşen bir RTÜK haberinden: "M.U.C.K. adlı adlı gençlik dizisini ’erotik’ bulan RTÜK, dizinin yayınlandığı kanala yaklaşık 400 bin TL’lik ceza verdi."
Haberde verilen vezanın gerekçesinden şu satırlar da aktarılmış: "... fragmanda yayınlanan gençlerin dansının, erotik, müstehcenlik çağrıştıran figürlerden oluştuğunun görüldüğü, kızların sahneye şort, mayo, külotlu çorap, tayt gibi dans kostümleriyle çıktıkları, büyük ölçüde cinsel hareketlerin tasvir edildiği dansla şortlu kızın yerde yaptığı erotik hareket, kızla erkeğin karşılıklı gelerek yaptığı birbirine doğru sallanma hareketiyle..."(!)
Görüldüğü gibi ekranın karşısındaki denetçimiz çok da dikkatli... "Şortlu kız" ne demek oluyor acaba? "Birbirlerine doğru sallanma hareketi" denilen nedir acep? "Kızla erkeğin karşılıklı gelerek"dan kasıt nedir?
Bu haberin üzerinden bir gün ancak geçmişti ki ikinci bir RTÜK haberi daha düştü medyaya: "RTÜK, Teoman, Bengü, Berksan, Murat Boz, Ziynet Sali ve Murat Dalkılıç’ın kliplerinin bazı sahnelerinde aşırı pornografi oldğunu belirledi. Kurul, klipleri yayımlayan Kral TV’ye uyarı cezası verdi."
Bu kararın gerekçesinden de birkaç eğlenceli satır aktaralım. Mesela Teoman’ın "Tek Başına Dans" kilibinde gözlenenler: "Klibin bütünü gece kulüplerinde, striptiz yapan kadınlar ve bu kadınların erkekleri baştan çıkarmak için ortaya koydukları şehvet oyunlarının görüntülerinden oluştuğu, iç çamaşır ve çeşitli erotik kıyafetlerle striptiz yapan kadınların insan bedenini cinsel tahrik unsuruna indirgediğinin gözlenlendiği..."
Berksan’ın klibinin daha da yakından izlendiği anlaşılıyor: "... Berksan ile yanındaki kadının (herhalde yani!) yakın çekim öpüşme sahnelerinin özellikle ağır çekimde verildiği, (...) bir diğer sahnede Berksan’ın (dikkat ederseniz "Berksan" diye söz ediyor gerekçe!) biri başının üzerinde yatan ve bacaklarını Berksan’ın başından aşağı uzatan bir kadın, diğeri kucağına yatmış bir kadın ve diğeri anında yatıp bacaklarını Berksan’ın üzerine uzatmış bir kadının görüldüğü (kendinizi zorlamayın, hayali imkansız!) birbirini ardına hızla geçişlerle verilen karalerde bacak, dudak ve vücut sahnelerinin yakın çekimde pornografik bir şekilde sunulması..."
"Denetçimiz" kızmasın ama şu bir hakikat: Gerçekten de hiç de fena olmayan bir "erotik gerekçe" kaleme almayı başarmış doğrusu!
RTÜK kararlarından şu tasvirleri de aktarıp öyle konuşayım: "Gün içinde sürekli tekrarlanan bu abartılmış ve pornografi sınırlarına dayanmış ("sınırına dayandığına" göre pornografi değil!) cinsellik sunumlarının, şarkı görüntüden bağımsız dinlendiğinde dahi, klip görüntülerinin beyinde tekrar canlanmasıyla devamlılık sağlandığının bilinmekte olduğu..."(!)
Siz bakmayın "bilinmekte olduğu" ifadesine; besbelli ki, "denetçimiz" bu sonuca kendi deneyimi sonucunda ulaşmış... Yani "denetçimiz", ekranın karşısından kalktıktan sonra da kulağına ne zaman söz konusu şarkı çalınsa hemen o klibi hatırlıyor!
Görüyorsunuz, ekranlarımızı kimlere emanet etmişiz...
Görüyorsunuz, nasıl "gerekçeler" kaleme alınıyor...
Bakın mesela RTÜK kanalıyla ülkede geçerli kılanan 3984 sayılı kanunun koyduğu "yayın ilkeleri"ne. Bu "ilkeler"in birincisi aynen şöyle: "Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlık ve bağmsızlığına, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılâplarına aykırı yayın yapılmasına."
Sanırsınız ki "Terörle Mücadele Yasası"ndan yayın yapıyoruz...
Bakın mesela şu "ilke"ye: "Türk milli eğitiminin genel amaçlarının, temel ilkelerinin ve milli kültürün geliştirilmesi."
Oysa biliyorsunuz, ülkenin Milli Eğitimi’nin "genel amaçları" hayırlı bir kararnameyle çoktan değişmiş durumda. Ama olsun, RTÜK’ün haklı olarak elden geçirilen ve yenilenen bu "amaçlar"dan etkilenmesi söz konusu değildir.
Televizyon yayınlarına yönelik alınması gereken onlarca acil karar dururken (en başta da milleti ekran başına kilitleyen işkence ve cinayet görüntüleri) "denetçiler"in aklını "erotik", "pornografik", "müstehcen" diyerek kimi dizi ve kliplere takmış olması ciddiye alınabilecek bir tutum mudur?
Önceden söylemiştim ama bir kere daha hatırlatayım: Bu ülkenin yasaları "müstehcen"in tanımı henüz yapmamıştır. Türk Ceza Kanunu’nun "Müstehcenlik" başlıklı 226. maddesi, ağır bir suç olarak kabul ettiği bu "durum"un nasıl bir şey olduğunu açıklamamıştır. 226. madde, "müstehcen"den ne anlaşılması gerektiğini açıklamak zahmetine girişmeden, "Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren..." diyerek başlamaktadır. Sanırsınız ki bir yayın veya fiilden "müstehcen" olarak söz etmek, "adam öldürmek" fiili gibi apaçıktır. Görülmemiş bir şey tabii ki; ceza yasalarının cezasını kestikleri fiilleri önce tanımlamaları gerekmez mi? Bu durumda ceza yasasının bu maddelerini işletmek de tamamen savcıların ve yargıçların "müstehcen"den ne anladığına terk edilmiş sayılır. Tıpkı RTÜK denetçilerinin biraz önce aktardığım bol tasvirli "gerekçeler"de karaladıkları kanaatleri gibi.
Anlaşılan o ki, adına RTÜK dediğimiz bu kurumun da ciddi bir reforma ihtiyacı var. Bir yandan "iletişim devrimi"nin faziletlerinden söz edip, öte yandan bu olguyu RTÜK’ün "vesayeti" altına sokmak büyük bir çelişkidir. "Vesayet" kalkacak ise sadece "askeriye" ile yetinmek inandırıcı mıdır?