KULİSLERDE BOMBA İDDİA; YILDIRIM TÜRKER RADİKAL'DEN AYRILDI MI?
Radikal yazarı Yıldırım Türker'in gazeteden ayrıldığı iddiası kulislere bomba gibi düştü...
Radikal yazarı Yıldırım Türker'in Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can'ın yazılarana müdahale etmesi gerekçesiyle Radikal'den ayrıldığı iddiası kulislere bomba gibi düştü...
Twitterda bir anda günün en çok konuşulan konusu haline gelen Yıldırım Türker'in, gazeteden ayrıldığı iddiasıyla ilgili soruların kendisine değil Eyüp Can'a sorulmasını istediği de konuşulanlar arasında.
İKİ CEPHEDEN DE AÇIKLAMA YOK
Basın kulislerinde yayılan haberle ilgili şu ana kadar ne gazete yönetiminden ne de Türker cephesinden bir açıklama gelmedi.
İŞTE SOSYAL MEDYADAN TEPKİLER
Geçtiğimiz hafta Akşam gazetesinden ayrılan Serdar Akinan twitter'da "Yildirim Türker de mi? Radikal'in önemli bir sesi artık yok..." derken, Ruşen Çakır, "Umarım Yıldırım Türker'in Radikal'den ayrılmak zorunda bırakıldığı haberi doğru değildir ama yaşadıklarımız nedeniyle pek umutlu olamıyoruz." yazdı.
Twitter'da çok sayıda mesajda ise "Yıldırım Türker de
ayrıldıysa, Radikal almanın anlamı yok" diyor...
SON YAZISI DA BAŞBAKAN ERDOĞAN ELEŞTİRİSİYDİ
Yıldırım Türker'in "İki Suret Bir Adam" başlıklı son yazısı da
Başbakan Erdoğan'a yönelik ince nüktelerle süslü çok sert
eleştiriler içeriyordu. İşte o yazıdan bir bölüm:
Erdoğan'ın Kuvayı Milliyeci olarak portresi insanı güldürüyor hiç
değilse. İnsanın Ruhi Su'nun sesiyle gürül gürül okuyası
geliyor.
Pazar günü eğlencesi olarak bu iki fotograf arasındaki 7 benzemezi
bulma oyunuyla karşınızdayım.
İktidarın bu iki sureti arasında herhangi bir benzemezlik
vehmettiğimden değil. İlk sureti ikinci surete dönüştürene dikkat
çekmek için.
Recep Tayyip Erdoğan’ın yazlık yüzü, ilk fotoğraftaki. Guardian da
beyefendinin tıknefes demokrasi hamlesininin akamete uğradığını
anlatan yorumuna bu sureti uygun bulmuş. Gerçekten de hiçbir
insanın ürpermeden, kendini tehdit altında hissetmeden bakabileceği
bir suret değil.
Öfke ve nefretten takallus etmiş bir surat.
Tarihe, diktatörlük heveslisi liderlerin işte bu suretleri
kalır. Kimi fotoğraflar bir dönemi ciltlerce kitaptan daha açık ve
dolaysız anlatır çünkü.
Bu fotoğraftaki Erdoğan, ölümcül düşmanları tarafından köşeye
sıkıştırılmış bir adam olarak portresini yansıtıyor. Kendi çevresi
dışında bütün dünyayı düşman ilan etmiş bir adamın. Eline geçirmiş
olduğu iktidarı katletmek, imha etmek, yok etmek, kirletmek üzere
kullanan bir adamın.
Ben bir yakını olsam, bu fotoğrafı gördüğümde üzülür, ziyadesiyle
kaygılanırdım.
Alevilere Alevilik, gazetecilere gazetecilik, sanatçılara sanat,
mimarlara mimari öğretmekten çekinmeyen bu bahtsız adamın
serüveninin sonuna yaklaştığını anlatıyor, bu ifade.
İkinci fotoğraftaki suretinde neredeyse patlamalı bir mutluluk
okunuyor. Sanki 23 Nisan çocuğu. Meğer o da bütün Türk
çocukları gibi büyüyünce Atatürk olmak istermiş de kalpağı bol
gelirmiş.
Bu arada küçük bir notla bitirelim. Bu fotoğrafla ilgili fikirleri
sorulan, iftar yemeğinde getirip kalpağı beyefendinin kafasına
oturtan Muharip Gaziler Derneği Başkanı Şükrü Tandoğan hassas bir
cevap vermiş: “Kalpak yönetmelik gereği kıyafetimizin parçasıdır...
Yaptığımız bilinçli bir şeydi. Kalpak Kuvayı Milliye’yi ifade eden
Kurtuluş Savaşı’nın simgesi. Kemalizmi simgeliyor diye bir şey
yok.”
Erdoğan’ın Kuvayı Milliyeci olarak portresi insanı güldürüyor hiç
değilse. İnsanın Ruhi Su’nun sesiyle gürül gürül okuyası
geliyor...