KRT olayı ve Kılıçdaroğlu Vakfı boşuna değil!.. Sarıgül “yığınak” mı yapıyor?..
Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar son günlerde göze çarpan KRT televizyonunun el değiştirmesi ve Kılıçdaroğlu’nun vakıf kurma hazırlıkları arasında ilginç yönler bulunabileceğine dikkat çekti…
Efendim: CHP’de kurultay yapıldı ve Kılıçdaroğlu gitti ama kavga bitmedi herhalde. Bu gidişle biteceği de yok galiba. Tam tersine kartlar yeniden karılırken sahaya yeni oyunlar ve oyuncular sürüleceğe benzer. (“Yeni” dediğime bakmayın. Aslında oldukça “eski” oyuncular bunlar) Tabii siyaset bu. Hiçbir şey şaşırtıcı değil. Meselelere bu gözle bakmak lâzım…
Bu anlamda ben kolay işkillenen bir adamımdır. Çok çabuk şüpheye düşer, kafama hemen onlarca “Acaba”lar üşüşür. Bu anlamda bana vehimli, kuruntulu biri bile denebilir belki de. Hemen olaylar, olgular, kişiler arasında “anlamlı” sayılabilecek bağlar arar, üstelik bulurum da. Yapılan hiçbir açıklamaya kolayca inanmam, hemen sorular sormaya başlarım. Kendime göre cevaplar arar bulurum. Ancak haddimi de bilirim. O yüzden sizde bunlara “Kesinleşmiş iddialar”dan ziyade “bir siyasi senaryo” olarak bakın. (Kaldı ki bazı haberler yönlendirme amaçlı da olabilir. Dikkat ederim) Ama öyle ama böyle!..
Manidar Bir Televizyon satışı!..
Neyse, ilk dikkatimi çeken KRT’nin satışı oldu. Muhalif haber kanalları arasında yer alan KRT televizyonunun sahipliği işadamı Fırat Bozfırat’ın eline geçecekti. Lakin iş bununla kalmadı ve hemen ardından medyada çeşitli iddialar ve söylentiler dolaşmaya başladı. Buna göre kanalın asıl sahibinin CHP Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül olduğu öne sürülecekti. Ancak Bozfırat bunu yalanlayacak ve Mustafa Sarıgül’ün yahut ailesinden birinin kanalın sahipliği ile bir ilgisi olmadığını belirtecekti.
Kendi payıma benimde böyle bir iddiam yok. Böyle olması için elimde somut bir belge olması lâzım. Böyle bir belgem yok. Zaten başkaları gibi bunları iddia da etmiyorum. Çünkü benim “acabam” başka açıdan. Yukarıda “anlamlı bağ” olarak tarif ettiğim şey “siyasi yakınlık” tır. Fırat Bozfırat, Mustafa Sarıgül’ün partiyi feshedip CHP’ye katılmadan önceki Türkiye Değişim Partisi (TDP)’nin “Genel Başkan yardımcısı” görevini üstlenmiştir. Bu durum aklımıza bazı soruları düşürmek için -kesin olmasa da- yeterlidir!..
Kim Bu “Yol Arkadaşları”?..
Beni diğer acabaya sevk eden ise Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun vakıf kurma hazırlığında olduğuna dair haberlerdi. Buna göre Kılıçdaroğlu vakıf hazırlığı için biri Ankara’da biri İstanbul’da olmak üzere iki ofis açacaktı. Kendisiyle birlikte hareket etmiş kimi “yol arkadaşları” ile kolları sıvamışlardı. Öyle ki kimi konular üzerinde fikirlerini bildirmeye devam edecek olan Kılıçdaroğlu yanı sıra CHP ile ilgili de değerlendirmelerde de bulunacaktı. Vakfın adı ise “İkinci Yüzyıl Vakfı” olacakmış galiba.
Ayrıca Kılıçdaroğlu’nun İstanbul İl Kongresi’nde desteklediği aday az oy almadı. Kendisi kurultayda 1. oylamada çok az farkla kaybetti. 2.’de fark açıldı. Yani ki parti içinde halen belli bir gücü var. (“Alevi Lobisi” faktörü de unutulmamalı tabii!) Dolayısıyla Kılıçdaroğlu ayakları havada bir iş yapmıyor aslında. Onun işaret ettiği biri şartları zorlayabilir. “Değişimciler”de bunun farkında ve tedirginliğindeler sanırım. Son “Önseçim” ve “Tüzük kurultayı” tartışmaları biraz da bu yüzden gibi…
Değerli Fikirlerimden Feyiz Alsınlar!..
Zaten bu işler hep böyle olur. Bir vakıf, dernek, vb oluşum kurulur sonra bir strateji ve hedef doğrultusunda hareket edilir. Yoksa kimsenin “Değerli fikirlerimle insanları aydınlatayım” diye düşündüğünü sanmıyorum. O halde yakın vadede olası bazı gelişmeler gözetilerek bir “hazırlık çabası” beklemek en “akla yatkın” olanıdır. Gerisi abestir!..
Tam o esnada Odatv’de yeralan bir haber bendeki jetonu düşürdü. Buna göre “Mustafa Sarıgül’ün ekibinde yer alan CHP’li Tolga Erdoğan sosyal medyada yaptığı paylaşımda Kılıçdaroğlu’nun Ankara’daki ofisinin açıldığını duyurdu.” denilmekteydi. Bilemiyorum ne derece geçerli ama burada “Mustafa Sarıgül’ün ekibinde yeralan biri” neden Kılıçdaroğlu’nun basın sözcüsü gibi hareket etsindi ki? Bu olayda bana hayli “manidar” geldi. Hayırdır İnşallah!..
Konjonktür Değişirse!..
Peki bu haberler ve aradaki olası bağlar ne anlama geliyor? (Burada özellikle bir noktaya daha dikkatinizi çekerim. KRT’nin satış olayı ile Kılıçdaroğlu’nun vakıf kuracağının açıklaması hemen aynı tarihe denk geliyor. Zamanlama manidar!) KRT malum. Eğer bir şeylere hazırlık varsa bu “medya ayağı” olmadan olmaz. Şayet varsaydığım gibiyse onun için alınmış olabilir. Çok mantıki. Ya da moda tabirle “Hayatın olağan akışına uygun” da denebilir!..
İyi ama asıl amaç ne? Eğer önsezim doğru ise (Yanılabilirim elbette!) medya + vakıf yoluyla Kılıçdaroğlu, CHP’yi “dışarıdan” yönlendirmeye, mesajlar vermeye, seçimlere ve seçim sonrasına yönelik planlar geliştirmeye çalışacaktır. Hele de muhtemel bir başarısızlık durumunda şartları “Olağanüstü Kurultay” yönünde zorlayabilir. (Böylelikle Özgür Özel’den “Arkadan hançerlenme”nin intikamını da almış olacak!) Lakin burada iş çatallaşıyor.
Kimi iddialara göre Kılıçdaroğlu böylesi bir konjonktürde Oğuz Kaan Salıcı’yı destekleyecek denilmekte. (Kendi aday olmayacak) Eğer öyle ise iki ayrı kanaldan yürünüyor demektir. Sarıgül medya eliyle (Ki bu işi iyi beceriyor ama yetmez) Salıcı ise örgüt eliyle. (Ki bu daha avantajlı) Fakat bölünürlerse kaybederler. Hele birde İmamoğlu kolları sıvarsa ki bu sefer sıvar herhalde...
Sarıgül Tahkimat mı Yapıyor?..
Öyle veya böyle bir şekilde en geç altı ay içinde CHP gene karışacak demektir. Şimdilik taraflar yığınak yapıyor. Ben ise bu aşamada eğer olaylar tahminimdeki gibi gelişirse Sarıgül’ün bu fırsatı bu kez kaçırmayacağını düşünüyorum. (29 Ocak 2005’teki 13. Olağanüstü Kurultay’da Deniz Baykal’a karşı kaybettiğinden beri içinde sanki “Ukte” kaldığını söyleyebilirim) Bana göre oyunun bir oyuncusu da odur. Şimdilik “perde gerisi”nden izliyor sanırım.
Nitekim o zaman konjonktür başka idi ama 31. 05. 2023 tarihli “CHP’de iki eğilim çatışacak. Kılıçdaroğlu kalacak mı, gidecek mi?” başlıklıyazımda onun bu arzusuna dair şöyle bir “not” düşmüştüm: “Tamamıyla şahsi, hiçbir bilgiye dayanmayan önsezi veya tahminimdir. Yarın öbür gün Kılıçdaroğlu çekilir veya normal süreçlerinde kurultaya gidilirse Mustafa Sarıgül’ünde aday olmayı isteyebileceğini zannediyorum. Haklı çıkarsam bu sözümü hatırlayın. Nitekim Sarıgül’ün sosyal medya hesabından ‘Sayın Kılıçdaroğlu siz kaybetmediniz. Biz kazandıramadık. Yazıklar olsun bize!’ demesini bir tür ‘yatırım’ olarak okudum. ‘Yarın öbür gün aday olursam beni destekleyin’ der gibi sanki. Yanlış anlaşılmasın Sarıgül’ünde herhangi bir CHP’li kadar hatta belki de onlardan fazla buna hakkı var. Kökleri yeterlidir. Tekrar CHP’ye dönmesi de boşuna değil. Bana öyle geliyor sanki.”
Siperler Kazılıyor!..
Sarıgül’ün iddia ve hülyasından vazgeçmediğini söyleyebilirim. Kimi asabi, fevri çıkışlarını törpüleyebilirse şansı daha da artar. Muhtemelen işin peşini bırakmayacaktır. Tam bu noktada Kılıçdaroğlu desteğini alması çok önemli. Uzun süredir bunun için çabalıyor görünüyor. Şu an siper kazıyor. Kum torbalarını diziyor…
İşte bütün bunları alt alta topladığımda kafamda birden “Çat diye” bir ampul yanıyor adeta. Dediğim gibi bu kesin bir iddia değil ama muhtemel bir senaryodur. Kendi kendime “Bütün bunlar tesadüf olamaz” diyorum. Geleceğe yönelik muhtemel adımlar olmalı. Şimdilik hızlı yürünmüyor o kadar. Fakat yarın öbür gün koşar adım bir yarışa dönüşebilir!..
16.11. 2023
NOT: Sarıgül’le ilgili 26. 07. 2023 tarihli ve “Yedek Kulübesi”nde bekliyor!.. “Sarıgül İn, İmamoğlu Out!” Olur mu?.. başlıklı yazıma da isterseniz bir göz atabilirsiniz.