03 Ara 2010 16:29 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:50

"KOŞUN KOŞUN TARAF'A ÇAKMAK SERBEST OLMUŞ!"

Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, Wikileaks skandalının arkasından Taraf'a yönelik saldırıları eleştirdi!

Koşun koşun Taraf'a çakmak serbest olmuş...

WIKILEAKS yapacağını yaptı; Türkiye semalarında görünen manzara şudur: Su bulandı. Yıkılmaz denilen ittifaklarda delikler açılıyor. Birçok konuda hükümetin önünü açan, kamuoyu oluşturan gazete Taraf ile hükümetin arası kanlı bıçaklı olmuş durumda. Sebep, Taraf Gazetesi'nin Wikileaks belgelerinde yer alan ve Başbakan'ın İsviçre bankalarında 8 ayrı hesabı olduğunu dile getiren iddiayı manşetlerine çekmesi. Manşetin yanına iliştirilmiş küçük kırmızı bir kutu, iddianın "iddia" olduğu verisini içeriyordu, ama kimse buna bakmadı, Başbakan hiç bakmadı, "Alçaksınız" dedi, çıktı işin içinden.

Medya teorisyeni, "Medya ve Modernité" kitabının da yazarı olan John B. Thompson, "Political Scandai" adlı kitabında hiçbir siyasi skandalın spontane olarak ortaya çıkmadığını, medya ve siyaset tarafından elbirliğiyle tasarlandığını söyler. Çarşamba günü yazmıştım, bence de aynen öyle. Nasıl ki Hrant Dink'in katili sadece Ogün Samast, teşvikçisi sadece Yasin Hayal değildir, Wikileaks de bir romantik serseriden ibaret değildir.

Bendeniz, belgelerin içeriğinin değil ama zamanlamasının ve ortaya çıkış şeklinin -yani, aaa Wikileaks sızdırmış, üzgünüz güvenlik zaafımız varmış!- tasarım olduğunu, bir amaca ve bir sonucu almaya müteallik olduğunu düşünenlerdenim. Fakat bu demek değildir ki, ortaya saçılan bilgi notlarının, raporların haber değeri yoktur; bu demek değildir ki, ABD diplomatlarının Dışişleri'ne gönderdikleri bilgiler ve duyumlar tartışılmaz... Hayır, Hillary Clinton, "Bize ulaşan belge içerikleri ile açıklanan içerikler çelişiyor" demediği sürece, belgelerdeki içeriğin haber değeri vardır.

Başbakan'ın Taraf'ın manşetine karşı bu kadar sert bir üslup kullanmasını, incinmesine bağlayabiliriz. Fakat iddiaların sahibi Taraf Gazetesi değil. Öte yandan Taraf "iddiaları" habere çevirmekte fazla "hızlı" davrandığı, bu konuda temkinden yana tavır alan gazetelere oranla fazla müteyakkız bir yayıncılık yaptığı bilinen bir gazete. Darbe hazırlıkları, generallerin tutumları, planlar ve o planlara iştirak edenlerle ilgili her belgeyi, kayda geçirilmiş her bilgiyi manşete çeken gazete, Amerikalı diplomatlar tarafından kayda geçirilmiş bir iddiayı da haber yapacaktır elbette. Canı isterse manşete de çeker. Taraf, kendi kendisiyle tutarlıdır ve son tutumu da yapmayı seçtiği gazetecilik tarzının bir uzantısıdır. İnternet sitesinden alışveriş yaparken beliren ibarede olduğu gibi: Onu alan bunu da aldı. Gülü seven dikenine katlandı. Ama öyle olmadı.

Normal şartlarda verilmiş olan türden aşırı tepkilerin "sivil dikta kaygılarını" çağıracağını Başbakan bilmiyor olamaz. Acaba gazeteyle ilgili başkaca kuşkuları mı var? Gazetenin bir yol haritası, bir gizli ajandası mı var? Başbakan böyle bir bilgiye mi sahip ki, bu manşeti bir açıklama ve naif bir sitemle geçiştiremedi? Bu manşetin ardında, kendisine karşı planlanan ve ucu dışarıda olan bir komplo iradesi olduğunu mu düşünüyor? Yoksa yakında Taraf Gazetesi'nin de "Ergenekon" bağlantısı çıkacak mı? "İsrail" destekçisi bir gazete olduğu söylentileri de yayılacak mı?

O zaman nasıl olacak? Hani hükümete yakın gazetelerde de yer aldığı gibi, darbeci generaller İsrail'le çok sıkı fıkıydı?
İsrail'le arası iyi olan "asker" ile yüzlerce davası olan Taraf Gazetesi'nin arkasından İsrail çıkarabilecek arkadaşlara şimdiden tebriklerimi iletmek isterim. Biraz zor olacak çünkü. "Ergenekoncu" ithamı bile biraz daha kolay tutar. Çünkü zaman içinde birçok kişi, diğerinin Ergenekoncu olduğunu düşünebildi bu ülkede. Son örnek "Tek Türkiye" dizisini eleştirdi diye Mazhar Bağlı'nın başına gelenlerdir.

Türkiye hemen her tarafın ve hemen her kesimin "Kendim ettim kendim buldum" şarkısını söylediği ya da yakın gelecekte söyleyeceği bir ülke oldu. Umarım buradan bir uyanış, bir aydınlanma çıkar, değilse halimiz harap.

Nihal Bengisu KARACA / GAZETE HABERTÜRK