"KOSKOCA GAZETELERİN,TELEVİZYONLARIN BAŞINDA SAPIKLAR MI VAR? GENEL YAYIN YÖNETMENLERİ BİRER DAMIZLIK BOĞA MIDIR?" SERDAR AKİNAN'A BİR TEPKİ DE MUTLU TÖNBEKİCİ'DEN GELDİ!..
Bu iddiaya asıl cevap vermesi gerekenler kadın köşeciler değil genel yayın yönetmenleridir.Zira esas hakarete uğrayanlar onlardır.Böyle bir iddia ile genel yayın yönetmenleri hakkında çizilen tablo aynen şudur:
Bin yıllık klişe. Köşeye giden yol, genel yayın yönetmeninin yatağından geçer. Nedendir bilinmez bu zırva sapan iddiayı da pek sever hem basın camiamız hem de milletimiz.
Hadi okuru anlarım. Kızdığı zaman zırvalama hakkında sahip canlı türüdür o. Dilinin kemiği de yoktur, korkusu da yoktur, kalp kıracağını da hiç tahmin etmez. O yüzden aklına eseni der durur.. Yarın hoşuna giden bir yazı yazdın mıydı da senden iyisi yoktur.. Yanar dönerdir, kızarız da severiz de..
Hadi mesleğe yeni başlayanlar da desin. Onları da anlarım. Yol o kadar dikenli, o kadar meşakkatli o kadar aşılmaz gelir ki biri de "aaa kızım o öyle çalışarak olmuyor ki, yatarak oluyor" deyince de inanır saf saf.
Hadi çoktan emekli olması gerektiği halde yazmaya devam eden (ama aslında 30 yıldır aynı yazıyı yazan) kişileri de anlarım. Yeni dünyayı anlayamaz, siyaset dışında yazılan yazıların okunduğuna bir türlü akıl sır erdiremez, yeni nesli de tanımıyordur o nedenle böyle der, diyebilir, diyor da.
Fakat bazen de hiç ummadığın, aklı başında dediğin adamlar da gaza gelip yazınca tuhaf oluyor... (Bkz. Serdar Akinan. Can Dündar´ın fanfnu yakalanınca verdiği "aşk olsun basın, hanginiz yapmıyorsunuz ki" temalı bir orman çam devirdiği yazısı... Koleksiyoner genel yayın yönetmenleri mi istersiniz, basında köşe tutmuş kadınların hepsi genel yayın yönetmeniyle yatmıştır iddiaları mı...)
Güzel cevaplar verildi elbette. Sevim Gözay, Rahşan Gülşan. Ahmet Hakan bile yazdı... Elbette bizler, yani gazeteci kadınlar bakire rahibeler değiliz. Türkiye´deki diğer kadınlar gibi meslektaşlarımızla olsun meslektaşımız olmayanlarla olsun arkadaşlık kuruyoruz, aşık oluyoruz, sevgili oluyoruz, hatta bazen evleniyoruz. Ve evet. Diğer tüm Türk kadınları gibi biz de sevişiyoruz. Ne onlardan daha fazla ne daha az. Gazete binasındaki tüm ilişkiler ahlaksız ilişkilerdir, kadın köşecilerin hepsi sırayla genel yayın yönetmeniyle yatmıştır, kadın olsun erkek olsun tüm gazeteciler menfaati için her şeyi yapan korkunç insanlar topluluğudur gibi tanıtılmayı da hak etmiyoruz. Ben yatarak köşe kapmış tek bir kadın yazar da tanımıyorum. Menfaat ilişkisi kurmak konusunda kadınlar mı daha ustadır erkekler mi derseniz de kusura bakmayın ama ibrem erkeklere doğru kayar. Maçtı, meyhane muhabbetiydi derken salgı, sevgi, yalakalık sık sık böyle tatlı tatlı karışır birbirine.
Fakat bu iddiaya asıl cevap vermesi gerekenler kadın köşeciler değil genel yayın yönetmenleridir.
Zira esas hakarete uğrayanlar onlardır.
Böyle bir iddia ile genel yayın yönetmenleri hakkında çizilen tablo aynen şudur:
Hastalık derecesinde seks düşkünü, iktidarını kadınları yatağa atmak için kullanan, her hangi bir zevki de olmayan, önüne gelenle yatan, seks dışında kadınlarla ilişki kuramayan, üstelik kendisiyle her yatana bir köşe verecek kadar da aptal, zayıf..
Bu mudur yani yeri geldiğinde Ertuğrul Ağbi, Sedat Ağbi, Fatih Ağbi, Mustafa Ağbi, Tayfun Ağbi, Reha Ağbi diye peşinden koştuğunuz genel yayın yönetmenleri hakkındaki düşünceleriniz?
Hadi siz erkeklerin diyelim böyle tuhaf bir itişmeli kakışmalı ilişkiniz var da genel yayın yönetmenleri niye hiç cevap vermez böyle iddialara? Yani asıl okka altına giden onlar değil midir? Koskoca gazetelerin, televizyonların başında sapıklar mı var?
Yıllardır bekler dururum ama kimsa cevap vermez. Haklarında böyle bir efsane dolaşmasından hoşlanıyor olabilirler mi acaba?
Hiç hoşlanmasınlar ve bence artık hiç olmazsa biri bir cevap versin.
Mutlu Tönbekici/VATAN