"KÖŞE YAZARININ ÖLÜSÜ MAKBÜLDÜR!.." AKŞAM YAZARINI BÖYLE DÜŞÜNDÜREN ŞEY NE?
Akşam yazarı Serdar Turgut 'en çok konuşulma' ve reyting' gibi kavramların yanlış ve hatta tehlikeli olduğunu düşünüyor?
Köşe yazarının ölüsü makbuldür
Bazı ölçüm şirketleri, düzenli olarak haftanın en çok konuşulan yazarını açıklıyorlar, listeler yapıyorlar.
Bunları düzenli olarak takip ettiğinizde 'en çok konuşulma' ve reyting' gibi kavramların nasıl da yanlış ve hatta tehlikeli olduğunu görüyorsunuz.
Her hafta en çok konuşulan yazar listelerinin bir numarasında daima o hafta başı belaya giren isimlerin yer aldığını görüyorsunuz.
Kendim de sıkça o listenin bir numarasında yer aldığım için bilirim, geçilen hafta içinde büyük tepkiler alan bir yazı yazmışsam o yazı nedeniyle ölüm tehditleri filan almışsam, polis teyakkuza filan geçmişse o hafta muhakkak listenin birinci sırasında bulunurum.
Geçenlerde Yılmaz Özdil de tattı bu gururu, listenin başında yer aldı.
Ertuğrul Özkök, görevden alındığı hafta herkese fark atarak birinci oldu. Tamamen kovulmuş olsaydı eminim ki konuşulma rekorları kırardı biri.
Ben yayın yönetmenliğinden alındığımda bu olay hiç bir yazımın taşıyamayacağı bir rekora ulaştırdı beni. Müthiş konuşuldum ve görevden alınmamın acısını tam yaşayamadan en çok konuşulan yazar olmak başarımın keyfini çıkarmaya başladım.
Bugüne kadar sadece yazdığı yazının güzelliğiyle o listeye girebilen bir yazar zor bulunur. Haklarında seks kaseti yayınlanarak başları belaya giren yazar arkadaşlar, tutuklanıp hapishaneye yollanarak adından çok bahsettiren arkadaşlardan daha şanslılar diye tam düşünüyordum ki onların karıları aklıma geldi, vazgeçtim bu düşünceden.
Örneğin ben hakkımda çıkabilecek bir seks kasetiyle adımdan bahsettirmek yerine bir suçtan tutuklanıp hapse girerek konuşulmayı tercih ederim çünkü; bu dünyadaki hiçbir hapishanenin koşullarının, Rana'nın o durumda yaratabileceği koşullardan daha kötü olabilmesi mümkün değil.
Şimdi ben iddia ediyorum önümüzdeki günlerde ölecek olursam bir hafta sonra haftanın en çok konuşulan yazarları listesinin birinci sırasında mutlaka yer alırım.
Bu mesele reyting sistemlerinin ne kadar da yanlış olduğunu da ortaya koyuyor bence.
Reyting listelerinin başında yer alan programlar, muhakkak içlerinde bir skandal boyutu taşırlar.
Reyting listelerinin başını çeken programlarda, ya büyük bir gaf ya seksüel bir boyut ya da bir grup insanı ayaklanacak kadar sinirlendiren bir unsur mutlaka vardır.
Bu durum ne çok şaşırtıcı, ne de sadece Türkiye'ye özgü bir şey.
Ama bizler bu tür ölçümlere bağımlı olduk gibi ve iletişim kararlarımızı bu tür çarpık kriterlere göre vermeye başladık.
Dünyada kaliteyi ölçebilecek bir kriter henüz bulunamadı, herkes sayılara göre hareket ediyor.
Sayılar ise daima bir tür skandaldan ve kalitesizlikten yana çıkıyor.
Bunun sebepleri içinde başka insanların düştüğü zor durumları izlemekten duyulan keyif unsuru da var, gazete yazarlarının birbirlerini kıskanmaları ve bir tanesinin düşebileceği zor durumu bir başkasının kendi geçmişten kalan hesaplaşmasını yapmaya girişmesi boyutu da var. Bütün bunların ötesinde dedikoduya ve skandala insanoğlunun duyduğu doğal ilgi de eklenince reyting sistemleri ve en çok konuşulanlar listeleri gibi şeylerin elinden kurtulmamız zor gibi gelebiliyor insana.
Bu kısır döngüden çıkılmazsa, medyada kaliteli ve farklı işler yapmak ne yazık ki mümkün olamayacak.
Belki hangi yazarı yazdıralım hangi programı yayınlayalım gibi kararlarımızı, sadece popülerlik kriterini göz önüne alarak vermemeye koşullandırmalıyız kendimizi.
İletişimde toplam kalite arayışı içinde olmalıyız. Tabii ki dedikodular, skandallar iletişimin popüler konularıdır burada insanlık tarihini değiştirecek halimiz yok tabii ki...
Ancak toplam kaliteyi göz önüne alarak, skandalları ele almak biçimimizi tekrar gözden geçirmeliyiz ve dedikoduya kendi özel alanını açıp onu orada bırakmalıyız.
Sitcom'u yanlış anlamalıyım
Yazarların sitcom'u önemlidir de, sitcom'un sadece yazarın hayatta başına gelen kötü olaylarla ilgisi olmaması gerekiyor. Yazısıyla, duruşuyla kendinden en çok bahsettiren yazarı bulup görmek için farklı kriterler üstüne düşünmeliyiz.
Çok zor bir iş biliyorum ama televizyon programlarımızla ve gazetelerimizle gittikçe daha da kalitesizleşeceğiz ve tabloid hayatlar yaşayacağız..
Serdar Turgut/Akşam