28 Eyl 2007 12:31 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 12:50

"KÖŞE YAZARI ESNAFI RESMEN KAN AĞLIYOR!" DİYEN VATAN YAZARI SELAHATTİN DUMAN, EK İŞ YAPAN YAZARLARI AÇIKLADI!..İŞTE "18 CEPLİ PANTOLON" ALAN BİR YAZARA DA KAFAYI TAKAN DUMAN'IN EK İŞ YAPAN YAZARLAR LİSTESİ!...

Vatan yazarı Selahattin Duman, "Köşe yazarı esnafı resmen kan ağlıyor" diyerek, ek iş yapan yazarları açıkladı. İşte Duman'ın 18 cepli pantolonu için "Sonra dedikodunu yaparlar" diyerek uyardığı yazar ve diğerleri...

Vatan yazarı Selahattin Duman, "Köşe yazarı esnafı resmen kan ağlıyor. Bir zamanlar maaşlarını dolar üzerinden alan köşe yazarlarına maaşları artık Hindistan Rupisi üzerinden ödeniyor. Tespitime göre, bin yüz yetmiş beş köşe yazarından sekiz yüzünün geliri, açlık sınırının altında" diyerek köşe yazarlarının içler acısı halini ortaya serdi!!

Bu arada ek iş yapan yazarları da afişe eden Duman, 18 cepli pantolon aldığı için "Sonra dedikodunu yaparlar" diyerek, Haşmet Babaoğlu'nu da uyardı. İşte Duman'ın yazısı...


Vatan Gazetesi´nin sürgündeki Yönetim Kurulu Başkanı olarak dikkatimi medyaya vermiş durumdayım..

Medyada isim sahibi kim varsa yakın takibimde..

Kendi gazetemde olan biteni ise dakikası dakikasına öğreniyorum..

Gazetede "Yıllık izninin bir kısmını kullanma.." hakkına sahip olmayanlar arı gibi çalışıyor.. Bir kuş uçsa, kanadından hile sezip arıyorlar beni..


***


İki önemli istihbarat birden aldım..

Birincisi "Yıllık iznimin bir kısmını kullanacağım.." deyip, köşesinden kaybolan bir hanım yazarla ilgili..

Diğeri de sürekli "seferi" durumda olan bir erkek yazarla..

Haydi adını da yazayım.. Haşmet Babaoğlu.. Çünkü hakkında yapılan ihbarın utanılacak bir tarafı yok..

Tam tersine insana kıvanç veriyor..

CEBE DOYDUK..

Haber kulağıma önce "Haşmet bir pantolon almış ki.. Breh breh breh!" şeklinde geldi..

Cümlenin sonuna eklenen "Breh" sayısından anladım ki akla ziyan bir şey..

Her tarafında cep varmış.. Pantolonun tasarımını yapan stilist şahıs nerede boş yer bulduysa oraya bir cep koymuş..

Yanları saymayın.. Dizlerin üzerine, kalçaların üzerine.. Baldırlara.. Arkaya iki tane.. Hatta büyük ceplerin üzerine birer tane..

Yakın silah arkadaşım Kemal Yıldırım "Ben on sekize kadar saydım.." dedi..

"Yani on sekizden fazla.." diye üsteleyince mazeret beyan etti..

"Bugün on sekiz cep saydım, yoruldum.. Gerisini de yarın sayacağım.."

Bu kadar cep insanın ne işine yarar?

Belki de pantolonu tasarlayan stilist şahıs "İşbu pantolonu giyen kişi bir seyahat daveti aldığında elinde bavul taşımasın.." fikrinden gidip, böyle bir şey yaptı..

Faydalı bir tasarım.. Kesin olmayan cep sayımı sonuçlarına göre on sekiz cep telefonu olan biri böyle bir pantolon sayesinde hepsini aynı anda üzerinde taşıyabilir..

Hatta sırtına da bir "santral memuresi" alıp öyle gezinebilir..


***


İyimser açıdan baktığınızda durum böyle görüküyor..

Cep telefonu şart değil.. Fikirlerini de kâğıtlara yazıp ceplerine dağıtabilirsin..

Tabii bir de "istemezlerin" çıkardığı söylentiler var.. Onlar da yazar milletinin ek yerini istismar edip neş´elerini bulanlar..

MAAŞ HASSASİYETİ

Köşe yazarının ek yeri "maaş meselesidir" herkes bir diğerinin kaç para aldığını merak eder..

O kaça yazıyor? Benden az mı çok mu alıyor? Diğer gazetelerde durum nasıl?

Muhasebeden bir sızıntı olmasın.. Yazısını bitiren soluğu en yukarıdaki odada alır.. Bir kahve içme bahanesiyle girdiği odadan "filanca yazarın maaşına dair" dedikoduyu üst makama aktarmış olarak çıkar..

Sonra oturup "Acaba mesajım alındı mı?" diye ay başını bekler..

Zaman zaman da maaş meselesinden yazar isyanı çıkar.. Bir vakitler Sabah´ta çalışırken boşboğazlık etmiştim.. Çarşı karışmıştı..

Tavla oynuyorduk.. Üç beş yazar arkad