Korkusuz yazarı Ahmet Takan’dan Erdoğan’a sert eleştiri! ‘Dünyada sayılı olan sistemi çökertti…’
Türkiye’nin birçok noktasında devam eden yangınları köşesine taşıyan Ahmet Takan, “Saray iktidarı, dünyada sayılı olan sistemi ve teşkilatı çökertti” dedi.
Türkiye’nin birçok noktasında devam eden yangınları köşesine taşıyan Korkusuz yazarı Ahmet Takan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti iktidarına sert eleştiride bulundu. “Saray iktidarı, dünyada sayılı olan sistemi ve teşkilatı çökertti” diyen Takan, “Geçici orman işçileri lağvedildi. Orman İşletme Müdürlükleri çökertildi” ifadelerini kullandı.
Ahmet Takan’ın ‘Müşavirlik firmaları orman yangınını söndürür mü?..’ başlıklı bugünkü yazısı şöyle:
“Yıllardır bir yerlerimizi yırtıyoruz!..
Devletin temel kolonları dinamitlenip yıkılıyor diye…
Devletin içi boşaltılıyor diye…
Kimi trene bakar gibi baktı… Kimi anladı da sağıra yattı… Kimileri de “bundan bana da menfaat çıkar” diye trenin vagonlarının içine atlamaya çalıştı…
Ne oldu?…
Bakın!.. Cayır cayır yanıyoruz… Canlar gidiyor… Rakamlarla ifade edilemeyecek bedeller ödüyoruz…
Cayır cayır yanan yerleri acı içinde seyrederken hiç soruyor musunuz, “Ne oldu bu devlete?“ diye…
Saray iktidarı işi algı savaşına çevirdi… Yangın yerinde Tayyip Erdoğan’ın ahalinin kafasına çay paketlerini fırlatmasını tartışıyorsunuz… Hangara tıkılan THK’nın yangın söndürme uçaklarını tartışıyorsunuz… Görevlerine son verilen dünyanın sayılı yangın söndürme pilotlarını tartışıyorsunuz… Sabotaj mı değil mi tartışıyorsunuz… Eyvallah, hepsine hak veriyorum. Tartışılmalı… Tartışmakta büyük fayda var. Ammaa!.. Her zaman olduğu gibi yine işin aslını, mihenk noktasını ıskalıyorsunuz!..
Bu yangınların neden önüne geçilemedi?.. Neden büyüdü?.. Biliyor musunuz?..
Yok yok… Yangın söndürme uçaklarının, helikopterlerinin yetersizliğinden değil sadece…
Devlet zafiyetinden… Devletin içinin boşaltılmasından doğan zafiyetten… Devlet kademelerinin liyakatsızlaştırılması, rant aracı, yandaşları koruma ve kollama makamları, biat koltukları haline getirilmesi ve bu yüzden topyekun devlet denen aygıtın tek adamın ağzının içine bakması yüzünden düştük bu hallere.
★★★
Günlerdir, bir zamanlar devlet içinde önemli görevler yapmış kimselerle, mülki idarede önemli insanlarla, geçmişte orman yangınlarıyla mücadele etmiş ve o yangınların söndürülmesini sevk ve idare etmiş devlet yöneticileri ile konuşuyorum. Hepsinin tek dediği şey var;
“Yangını söndürmek için ilk 10 dakikanın büyük önemi var. İlk 10 ile 30 dakika hayatidir. Zamanında müdahale etmezsiniz yangın büyür. Yangın havadan değil karadan mücadele ile söndürülür.”
Peki, ne olduğunu, gerçekleri görmek ister misiniz?
-Orman yangınlarını söndürmenin en önemli unsuru ve temel taşı, yereldeki orman teşkilatlarıdır, geçici orman işçileridir. Bir zamanlar, bu işçiler, Kasım-Mayıs aylarında ormanın gelişmesi ve yangınların önlenmesi için eğitime alınırdı. Ve buna kış dönemi eğitimi denilirdi.
-Yangınla mücadele için ilk olarak geçici orman işçilerinden ‘10 artı 1’ ekipleri kurulurdu. Yani 10 işçi 1 arazöz. Bunlar ilk haberde 10 dakika içinde yangın yerine yetişebilmesi için konuşlandırılırdı. Orman bölgelerinde bu ekiplerin birbirine uzaklığı ise 5 dakika olarak planlanırdı.
-İkinci müdahale ekipleri, 40 artı 4 olarak kurulurdu. Yani, 40 geçici orman işçisi 4 arazöz.
-Yangının büyümesi halinde söndürme helikopterleri 10 dakikada müdahale edecek şekilde bölgelere dağıtılırdı. Ve derhal müdahale ederlerdi. Yangın söndürme uçakları ise söndürme ekibi olarak değil orman yangının büyümesini önlemek için kullanılan araçlar olarak kabul edilirdi.
-Bu yer ekipleri yıllarını ormana vermiş, dağı taşı çok iyi bilen vatansever insanlardan oluşurdu. Orman yangınlarını söndürmekle sorumlu yer, Orman İşlet Müdürlükleriydi. Yani onlar saha komiserleriydi. Orman İşletme Müdürleri de operasyon şefleriydi. Çıkan orman yangınları Orman İşletme Müdürlerinin sevk ve idaresi ile söndürülürdü. Makamı ve unvanı ne olursa olsun kimse hariçten gazel okuyamazdı. Çünkü, onlar sahayı en iyi bilen devletin görevlileriydi. Siyasetin adamları değillerdi.
★★★
Ne oldu?..
Saray iktidarı, dünyada sayılı olan sistemi ve teşkilatı çökertti. Geçici orman işçileri lağvedildi. Orman İşletme Müdürlükleri çökertildi. Orman yangınları söndürülme işleri, çeşitli isimlerle kurulan orman mühendisliği, müşavirliği firmalarına verildi. Yani yandaşlara kazanç kapısı açıldı. Yandaşlar zengin olsun, devlet yağmalansın diye Orman İşletme Müdürlükleri devre dışı bırakıldı. Anladınız siz onu!..
Orman teşkilatımızın içinde orman yangınları ile mücadelede dünya çapında, yetişmiş, çok tecrübeli insanlar var. Ama devre dışı bırakıldılar. Neden ?.. Çünkü, AKP’li değiller. Biat etmiyorlar..
Saray iktidarı için devlet bürokrasisi ne anlama geliyor?
Yandaşlara iş kapısı!.. Genel müdür yaptıklarını 2 yılda emekli ediyorlar ki geride kalanlarda nemalansın. Sık sık kadroları boşaltıyorlar. Yandaşlarına iş vermek için atama yapıyorlar. Koltukta biraz daha fazla oturmak için tam ve kesin itaat kaçınılmaz oluyor!..
Şimdi… Araziyi bilmeyenler, ormanı bilmeyenler, nerede ne yapacaklarını bilmeyenler o noktalarda görev yapıyor. AKP’ye biat edenler, reise secde edenler yangını seyrediyor. Saray bürokrasisi başladığı algı savaşı ile günah keçisi yaratıp büyük günahlarından kurtulmaya çabalıyor!..
Orman İşletmelerinin deneyimli çalışanları bilirler; ilk 10 dakika ile 30 dakika arsında yeterli ve yerinde müdahale yapılamazsa yangın büyür. Yangın daha da büyüdüğünde yer işçilerine bire bir müdahale ettirilmez. Diğer mücadele yöntemlerine yoğunlaşılır. ‘X’ yerinde çıkan yangına ‘Y’ yerinden adam getirilmez. Oraya 2 gün sonra adam getirseniz ne olur? Zaten bölgeyi bilmiyorlar. Bakın yangınla mücadele ederken şehit olan canlarımıza, nereden gelmişler nerede can vermişler.
★★★
Devletin içi boşaltıldı!..
Bakın Devlet Demir Yollarına… Tren kazalarında ne canlar verdik…
Aynı tabloyu görürsünüz…
Bakın madenlerimize…
Aynı tabloyu görürsünüz…
Bakın Sağlık Bakanlığımıza… Pandeminin en başında yazmıştım; Hıfzıssıhha’nın kapatılmasını. Salgınlarda dünyanın imdadına koşan, aşı verendik… El kapısında dilenci olduk!.. Kaybettiğimiz canların gerçek sayısını kimse bilmiyor.
Sel felaketlerinde de büyük kayıplarımız oluyor. Devlet Su İşlerini hatırlayanınız var mı?.. Görev ve yetkilerinin ne olduğunu, yetişmiş elemanlarına ne olduğunu bileniniz var mı?..
Her salataya maydanoz olan İçişleri Bakanı bugünlerde nerelerde?.. Neden pek sesi sedası çıkmıyor?..
Birileri yangından istifade Türk-Kürt çatışmasını körüklemek için çirkin tezgahlar kurarken, polis-jandarma neden anında duruma müdahale olmadı?.. Neden, ahalinin kafasındaki “sabotaj mı” sorularına doğru yanıtlar verilmiyor. Nedir, bu geriden sessiz sessiz yangını izleme görüntüsünün sebebi?..
Kusuruma bakmayın ama devletin içi boşalınca, insanın aklına her akıl almaz soru gelir!..
★★★
Bir Türkmen-Alevi duası:
Tanrım, ilk önce dağa taşa ver.
Ormana, hayvanlara, suya ver.
Ondan sonra insanlara, kapı komşuya, muhtaç olana ver.
Kalırsa, en son bana ver.”