20 Şub 2011 12:46 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:03

KORKU DAĞLARI BEKLİYOR! CAN DÜNDAR BAŞBAKAN ERDOĞAN'I NASIL YALANLADI?

Milliyet yazarı Can Dündar, Başbakan'ın “Türkiye'de korku hakimmiş gibi konuşuyorlar" sözleri üzerine tanık olduğu hangi olayları köşesine taşıdı?

Korku dağları bekliyor


Öykü Bolu’dan: Dağların eşkıya kaynadığı Bolu’ya bir zabitle üç beş asker yollamış devlet...
Eşkıya gülmüş:
“Bizi bu tıfıllarla mı korkutacaklar? Üç buçuk asker, koca Bolu dağlarını nasıl bekleyecek?”
Zabit cevaplamış:
“Ben beklemeyeceğim o dağları... Ama öyle bir korku salacağım ki, dağları o korku bekleyecek.”
“Korku dağları bekliyor” sözünün, o devirden kaldığı söylenir.
* * *

Başbakan dün “Yazarlar eskiden emirle, siparişle yazı yazardı” diye bir suçlama atıyor ortaya... Ardından ekliyor:
“Şimdi serbestçe yazıyorlar. 8 yıldır sesini kıstığımız tek bir yayın organı yok.”
Peki, medya patronlarına “Köşe yazarına hâkim olacaksın. Yine de yazarlarsa ‘Bizim dükkânda sana yer yok’ diyeceksin” diye ses kısma tavsiye eden kimdi?
Sadece son birkaç yılda büyük gazetelerin köşelerindeki, genel yayın katındaki değişime bakmak ve kovulanların anılarını okumak bile Başbakan’ı yalanlamaya yeter.
50 gazeteci içerde... 100’ü sırada... 2 bini mahkemede... Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütüne göre son 8 yılda basın özgürlüğü açısından 39 sıra gerileyerek 138. sıraya düşmüş Türkiye...
Bu rakamlar asıl korku iklimini yansıtmayabilir.
Korkunun nasıl dağları beklediğine dair, son birkaç haftada görüştüklerimden derlediğim birkaç sahneyi aktarmak istiyorum.
* * *
Türkiye’nin en ünlü gazetecilerinden biriyle sohbetteyiz:
“Artık dayanamıyorum” diye yakınıyor. “Yıldım gelen telefonlardan... En ufak eleştiriye tahammülleri kalmadı. Bırakmak üzereyim.”
TÜSİAD üyesi işadamları aralarında konuşuyorlar.
Son toplantıda Erdoğan’ın önünde kimin ne kadar eğildiğini hesaplıyorlar. “En çok eğilme” ödülü, hesapları incelenmekte olan bir işadamına gidiyor. “Başbakan, kendisi hakkında söyledikleri sözü hiç unutmadı. Hiçbir hasmını yaralı bırakmaz” diyorlar.
CHP Genel Merkezi...
Parti kurmayları seçim için beste yapıp seslendirecek bir sanatçı arıyor. Kimi arasalar teşekkür edip kapatıyor. Çoğu, aranmış olmaktan bile tedirgin... İsminin duyurulmamasını istiyor.
Türkiye’nin sanayi devlerinden biri... Evvelce Başbakan’ı takdir ettiğini bildiğim, çok tanınmış bir isim... Kısık bir sesle “Bize de ağır baskı var” diyor: “Bir taraftan ekonomi iyiye gidiyor, kazanıyoruz, ama herkes baskıdan dertli... Hepimizde gelecek kaygısı var.”
Devlette yıllarca üst düzeyde görev yapmış bir güvenlik yetkilisi... Odama girince telefonunu kapatıyor; paltosuna sarıp dolaba kaldırıyor.
“Telefonun aküsünü çıkarırsanız dinleyemiyorlarmış” diyorum.
“Akünün çıkması yetmez. Saati çalıştıran bir pil var. O da sökülmedikçe dinlenebiliyor” diyor; kendisinin dinlenemeyen eski model telefonunu tavsiye ediyor.
Elektronik posta kutum, “Bunları yazın, ama ne olur ismimizi yazmayın, beni yakarlar” diyen şikâyet mesajlarıyla dolu...
* * *
Bunlar, sadece son birkaç haftada gözlediklerim...
Başbakan, “Türkiye’de korku hâkimmiş gibi konuşuyorlar” deyince aklıma gelen örnekler...
Evet, korku dağları bekliyor.
Ama tarihten öğrendiğimiz bir şey var:
Sonunda dağlar, korkuyu yeniyor.