31 Tem 2012 10:14
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:58
''KORCAN KARAR'A ŞAPKA ÇIKARIYORUM!'' AYŞE ARMAN RÖPORTAJ İSTEDİ AMA...
Hürriyet yazarı Ayşe Arman, Korcan Karar'dan yaşadığı olaylarla ilgili röportaj istedi. Bakın nasıl bir yanıt aldı?
Korcan Karar’a şapka çıkarıyorum
Korcan Karar arkadaşım.
Duruşunu, hayata bakışını, meslek anlayışını beğendiğim biri.
Saygı duyuyorum kişiliğine, gazeteciliğine.
Korcan, eşi tarafından aldatıldı.
Bütün haberciler de üzerine atladı.
Bazı internet siteleri, “Kim kiminle beraberdi, sonra ne oldu?” şemaları, okları çıkardı.
Elimizi ovuşturacağımız, yayıldığımız yerde, keyifle, ibretle okuyacağımız bir haber, öyle değil mi?
Hele bu yaz sıcağında...
HASTALIK GİBİ
Ama aslında...
Hepimizin başına gelebilecek bir şey.
Hepimiz insanız, aldatabiliriz de, aldatılabiliriz de.
Bir hastalık gibi.
Bir gün küt diye.
Siz deyin kanser, ben diyeyim beyin tümörü...
Başımıza gelebilir.
“Piyango bize vurmadı, biz yırttık!” diye, “Başkasının başına geldi” diye de tuhaf bir şekilde seviniriz.
Ama en derinlerimizde, her zaman böyle bir ihtimal olduğunu pekâlâ biliriz.
Bence aldatmanın, aldatılmanın her zaman makul ve mantıklı bir sebebi yok.
Olunca oluyor.
Diyorum ya hastalık gibi.
Sadece, sonuçları o süreci yaşananların kim olduğuna bağlı olarak değişiyor.
Bazen işler büyüyor, her şey bir rezilliğe dönüşüyor.
Tarafların daha alçalacak yerleri kalmıyor.
Daha çok az rastlansa da bazen de, sakin bir şekilde hallediliyor.
İçte fırtınalar kopsa da, dışarıya çok fazla malzeme verilmiyor.
Herkesin ağzına sakız edilmiyor.
GEREĞİNİ YAPTIM
Korcan daha haber basına yansımadan, dallanıp budaklanmadan eşinden boşandı.
Çok hızlı ve seri bir şekilde.
Bilemeyiz tabii neyin ne olduğunu, aralarında ne yaşandığını ama yaptığı tek açıklama şu oldu:
“Gereğini yaptım.”
BANA YAKIŞMAZ
Dün sabah ona mesaj attım.
Biraz da çekinerek.
“Geçmiş olsun. Her şey senin ve ailen için iyi olsun. Eminim bu süreçte herkes arıyordur, röportaj yapmak istiyordur. Ben de kapsamlı bir şey yapmak isterim. Bunu da biraz utanarak yazıyorum, kızma bana, haber bekliyorum... ”
Ve yanıt geldi:
“Teşekkür ederim ilgine, aramayan kalmadı zaten. Ama konuşmak bana yakışmaz.”
Gazetecilik bu, dibine kadar zorlama sanatı.
Yeniden zorladım.
Her defasında aynı cevap geldi.
“Bana yakışmaz.”
Oysa, herkesin bayıla bayıla okuyacağı türden bir olay iki kız kardeş, üstelik ikiz, birisinin sevgilisiyle diğeri birlikte oluyor, aşk, ihanet, 32 kısım tekmili birden...
Bir kere daha şansımı zorladım, telefon ettim.
Başkalarına ne anlattıysa, bana da onu söyledi:
1- Sadece erkeklerin aldattığı yalan.
2- Aile olduk. Fikren ve zikren karımı bir kez olsun aldatmadım. Aksini ispatlayabilecek biri varsa, çıksın. Ama işte, insanın başına her şey gelebiliyormuş.
3- Yine de sunduğum haberde yaşanan acılara göre bu hiçbir şey. Yaşayıp, öğreneceğim şeyler varmış. Ben güçlü bir insanım, hayatıma devam ederim.
4- Bir tek karıma inanırım. Zaten öyle yaptım, onunla yüzleştik, doğruluğunu öğrenince de gerekeni yaptım.
5- “Gerekeni yaptım?” ne mi demek, böyle bir olay karşısında iki seçeneğin oluyormuş. Ya üçüncü sayfa haberi olacaksın, silahı dayayıp öldüreceksin, benim gibi bir adam böyle bir şey yapmayacağına göre de, ikinci şıkkı tercih ettim: Adalete, hukuka sığındım, boşandım, yollarımızı ayırdım.
6- Bu konuyla ilgili söylenebilecek daha fazla bir şey yok. Mağdur olduğum halde, kimseyi incitecek bir şey yapmak istemem...
DÜZGÜN İNSAN TAVRI
Biliyor musunuz, ben bu sözlere şapka çıkarırım!
“Düzgün insan tavrı” budur.
Erkeklik de budur.
En kolayı, “aldatılan”ın çıkıp, “aldatan”ı rezil etmesidir.
Onu sokağa çıkamaz hale getirmesidir.
Korcan’ın yerinde olan birçok erkek de, hırsı, öfkesi biraz olsun yatışabilsin diye öyle yapıyor zaten.
Ben röportajcı Ayşe olarak daha memnun olurdum.
Elimde malzeme olurdu, konuşturacak malzeme.
Şimdi yok.
Ama kadın Ayşe olarak, arkadaşımın ağzından laf alamadığına, onu benimle röportaj yapmaya ikna edemediğime sevindim.
Ona şimdi daha da çok saygı duyuyorum.
Ayşe Arman/Hürriyet
Korcan Karar arkadaşım.
Duruşunu, hayata bakışını, meslek anlayışını beğendiğim biri.
Saygı duyuyorum kişiliğine, gazeteciliğine.
Korcan, eşi tarafından aldatıldı.
Bütün haberciler de üzerine atladı.
Bazı internet siteleri, “Kim kiminle beraberdi, sonra ne oldu?” şemaları, okları çıkardı.
Elimizi ovuşturacağımız, yayıldığımız yerde, keyifle, ibretle okuyacağımız bir haber, öyle değil mi?
Hele bu yaz sıcağında...
HASTALIK GİBİ
Ama aslında...
Hepimizin başına gelebilecek bir şey.
Hepimiz insanız, aldatabiliriz de, aldatılabiliriz de.
Bir hastalık gibi.
Bir gün küt diye.
Siz deyin kanser, ben diyeyim beyin tümörü...
Başımıza gelebilir.
“Piyango bize vurmadı, biz yırttık!” diye, “Başkasının başına geldi” diye de tuhaf bir şekilde seviniriz.
Ama en derinlerimizde, her zaman böyle bir ihtimal olduğunu pekâlâ biliriz.
Bence aldatmanın, aldatılmanın her zaman makul ve mantıklı bir sebebi yok.
Olunca oluyor.
Diyorum ya hastalık gibi.
Sadece, sonuçları o süreci yaşananların kim olduğuna bağlı olarak değişiyor.
Bazen işler büyüyor, her şey bir rezilliğe dönüşüyor.
Tarafların daha alçalacak yerleri kalmıyor.
Daha çok az rastlansa da bazen de, sakin bir şekilde hallediliyor.
İçte fırtınalar kopsa da, dışarıya çok fazla malzeme verilmiyor.
Herkesin ağzına sakız edilmiyor.
GEREĞİNİ YAPTIM
Korcan daha haber basına yansımadan, dallanıp budaklanmadan eşinden boşandı.
Çok hızlı ve seri bir şekilde.
Bilemeyiz tabii neyin ne olduğunu, aralarında ne yaşandığını ama yaptığı tek açıklama şu oldu:
“Gereğini yaptım.”
BANA YAKIŞMAZ
Dün sabah ona mesaj attım.
Biraz da çekinerek.
“Geçmiş olsun. Her şey senin ve ailen için iyi olsun. Eminim bu süreçte herkes arıyordur, röportaj yapmak istiyordur. Ben de kapsamlı bir şey yapmak isterim. Bunu da biraz utanarak yazıyorum, kızma bana, haber bekliyorum... ”
Ve yanıt geldi:
“Teşekkür ederim ilgine, aramayan kalmadı zaten. Ama konuşmak bana yakışmaz.”
Gazetecilik bu, dibine kadar zorlama sanatı.
Yeniden zorladım.
Her defasında aynı cevap geldi.
“Bana yakışmaz.”
Oysa, herkesin bayıla bayıla okuyacağı türden bir olay iki kız kardeş, üstelik ikiz, birisinin sevgilisiyle diğeri birlikte oluyor, aşk, ihanet, 32 kısım tekmili birden...
Bir kere daha şansımı zorladım, telefon ettim.
Başkalarına ne anlattıysa, bana da onu söyledi:
1- Sadece erkeklerin aldattığı yalan.
2- Aile olduk. Fikren ve zikren karımı bir kez olsun aldatmadım. Aksini ispatlayabilecek biri varsa, çıksın. Ama işte, insanın başına her şey gelebiliyormuş.
3- Yine de sunduğum haberde yaşanan acılara göre bu hiçbir şey. Yaşayıp, öğreneceğim şeyler varmış. Ben güçlü bir insanım, hayatıma devam ederim.
4- Bir tek karıma inanırım. Zaten öyle yaptım, onunla yüzleştik, doğruluğunu öğrenince de gerekeni yaptım.
5- “Gerekeni yaptım?” ne mi demek, böyle bir olay karşısında iki seçeneğin oluyormuş. Ya üçüncü sayfa haberi olacaksın, silahı dayayıp öldüreceksin, benim gibi bir adam böyle bir şey yapmayacağına göre de, ikinci şıkkı tercih ettim: Adalete, hukuka sığındım, boşandım, yollarımızı ayırdım.
6- Bu konuyla ilgili söylenebilecek daha fazla bir şey yok. Mağdur olduğum halde, kimseyi incitecek bir şey yapmak istemem...
DÜZGÜN İNSAN TAVRI
Biliyor musunuz, ben bu sözlere şapka çıkarırım!
“Düzgün insan tavrı” budur.
Erkeklik de budur.
En kolayı, “aldatılan”ın çıkıp, “aldatan”ı rezil etmesidir.
Onu sokağa çıkamaz hale getirmesidir.
Korcan’ın yerinde olan birçok erkek de, hırsı, öfkesi biraz olsun yatışabilsin diye öyle yapıyor zaten.
Ben röportajcı Ayşe olarak daha memnun olurdum.
Elimde malzeme olurdu, konuşturacak malzeme.
Şimdi yok.
Ama kadın Ayşe olarak, arkadaşımın ağzından laf alamadığına, onu benimle röportaj yapmaya ikna edemediğime sevindim.
Ona şimdi daha da çok saygı duyuyorum.
Ayşe Arman/Hürriyet