Konseri iptal edilen Fazıl Say: Yukarının bu olaylardan artık rahatsızlık duyduğu duyumlarını aldım
Dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say, Hürriyet'ten Ayşe Arman'ın sorularını yanıtladı.
Hürriyet'ten Ayşe Arman, Fazıl Say'ın yeni bestesi Troya
sonatını köşesine taşıdı. Arman'a konuşan Fazıl Say, geçtiğimiz
günlerde konserinin iptal edilmesiyle ilgili " Sebep muhtemelen
birilerinin korkusu! Yukarıdan bir emir gelmişliği filan yok.
Hatta, ben, yukarının bu olaylardan artık rahatsızlık duyduğu
duyumlarını aldım" dedi.
"Hayatımın 6 yılını yedi bu adamlar"
Ayşe Arman'ın "Ömer Hayyam’ın şiirini paylaşman yüzünden ceza
verilmesine sebep olan adamın, Adnan Oktar örgütünden bir “kadın
satıcısı” çıkıp tutuklanmasına ne diyorsun?" sorusuna Fazıl Say,
'Adnan Oktar’ın bu ülkede 4 binden fazla insana dava açmış olmasına
ne deniliyor?' diyerek, " Bu Dava başladığında Fazıl Say’ı
suçlayanlar ne diyor bu işe? Hayatımın 6 yılını yedi bu adamlar. O
altı yılı nasıl geri alacağım? "açıklamasını yaptı.
Ayşe Arman'ın "Muhteşem Troya sonatı: Fazıl Say, Türkiye’ye
uluslararası bir eser daha hediye etti" başlığıyla yer
alan yazısı şu şekilde:
"Hiç kuşkusuz bu ülkenin yetiştirdiği en büyük sanatçılardan biri
Fazıl Say.Uluslararası saygınlığı olan bir sanatçı. Ama her zaman,
her yerde, her fırsatta Türklüğüyle gurur duyuyor. Onun sadece
müzikseverliğiyle değil, yurtseverliğiyle de gurur duyuyorum. Ve
hem siyasi hem de kişisel görüşlerini açık açık paylaşmasını çok
cesur ve değerli buluyorum. Gerisini Fazıl Say’ın ağzından
dinleyelim...
- Önümüzdeki günlerde “Troya Yılı” dolayısıyla bestelediğin
Troya sonatı, Çanakkale’de, on binlerce kişinin izlediği bir açık
hava konserinde sahnelenecek... Heyecanlı mısın?
Çoook. Troya, bir Anadolu destanı. Bir Anadolulu olarak, 3 bin 200
yıllık bu destanı, müziğimle yorumlamak benim için bir onur.
Gerçekten büyük bir iş üstlendim. Emek verdim. Güzel bir eser
çıkardığımı düşünüyorum. Bu sonatı, yıllarca, dünyanın her yerinde
çalacağımı düşünüyorum. Pek çok meslektaşımın da repertuvarına
alacağına inanıyorum. Bu eserin, müzik literatüründe özel bir yere
gelmesi hayalindeyim.
- Harika! Peki bu beste nereden çıktı?
Çanakkale Belediyesi’nin fikri. “Bu yıl Troya Yılı, Troya destanını
anlatan bir eser yazar mısın?” diye sordular. Beni çok onurlu ve
doğru bir işe koştular. Mutluyum, müteşekkirim.
-Sence Troya neden bu kadar önemli?
Çünkü her şeyiyle müthiş bir insanlık dramı! Duygusuyla,
psikolojisiyle, sosyolojisiyle... İnsanın gücünü ve zaaflarını,
aşkı ve yaratıcılığı, onuru ve ihaneti, intikamı ve merhameti konu
alan 3 bin 200 yıllık gerçek bir destan. Dünyada herkesin bildiği
Troya, Anadolu topraklarında, Anadolulu ozan Homeros tarafından ilk
kez kaleme alınmış, ne büyük gurur...
- Senin Troya sonatı bestelemenin, Troya’nın dünyaya
tanıtılmasına nasıl bir katkısı olacak?
Müzik eseri olarak benim bildiğim başka bir eser yok. Bu sonat,
dünyada herkesin bildiği bu destana müzisyenler ve müzikseverler
açısından yeni bir kitle kazandıracaktır. 10 bölümlü bir sonat. 40
dakika. Bu, bir solo piyano sonatı için dev bir form.
- Bestelerken nelerden etkilendin?
Homeros’un İlyada’sı olmak üzere, pek çok kaynaktan yararlandım.
Türkçe ve Almanca kaynaklardan okuyup çalıştım. Hatta, Brad Pitt’in
Akhilleus’i oynadığı o ünlü filmi de bir daha seyrettim.
Netflix’teki yeni Troya dizisini bile. Görüşler ve yorumlar farklı
olabiliyor. Ama ana dramın kaderi ama asla değişmiyor. Müthiş bir
şey...
- Çanakkaleliler sana sahip çıkmış gibi mi
hissediyorsun?
Kesinlikle! Tüm Çanakkalelileri, dünya mirası Troya’ya sahip
çıktıkları için kutlarım.
Hayatımın 6 yılını yediler !
- Sana, Ömer Hayyam’ın şiirini paylaşman yüzünden ceza verilmesine
sebep olan adamın, Adnan Oktar örgütünden bir “kadın satıcısı”
çıkıp tutuklanmasına ne diyorsun?
Benim ne diyeceğim pek de önemli değil. Halk ne diyor bu işe?
2013’te bana 10 ay hapis cezası verildiğinde, alkış tutanlar ne
diyor? Vicdanlar ne diyor? Adalet sisteminin içine ürkütücü şekilde
yayılmışlıkları olan güçler bunlar. Hayatımın 6 yılını yedi bu
adamlar. O altı yılı nasıl geri alacağım? 20 yıldır televizyonda o
tuhaf pavyon programlarını yapan Adnan Oktar’ın bu ülkede 4 binden
fazla insana dava açmış olmasına ne deniliyor? Bu nasıl bir şey? Bu
neyin gücü? Dava başladığında Fazıl Say’ı suçlayanlar ne diyor bu
işe?
- Böyle bir ortamda yine de sanat yapmaya devam
ediyorsun... Sana devam etme gücü veren ne?
Sevgim. Müziğe, insanlara ve memleketime olan sevgim. Ve tabii
umudum...
Yanlış siyasi algılara kurban olmasın
müzik sanat, insanlık...Yeter!
- Bir süre önce bir konserin iptal edildi. Bu seni ne kadar
üzdü?
Aslında yılda 120 konser veren birini, tek bir konserinin eksilmesi
fazla üzmez. Ama gerekçesiz, sebepsiz, sadece Fazıl Say
algısı-korkusu sebebiyle iptal edilmesi üzücü! Bu, sadece benim
için değil, hepimiz için üzücü. Bıktık bundan... Bu konser
iptalinden emin ol, kimse mutlu değil. Yukarısı da değil, aşağısı
da değil. O sürekli susan organizatör, Atlantis Yapım, bir gerekçe
bile göstermedi. Bilet satışı çoktan başlamış bir konseri kaldıran
şirket, halka bunu nasıl anlatacak merakla bekliyorum. “Çok iyi
ettim” mi diyecek? Ve bu duruma niye ben tek başıma göğüs germek
zorundayım? Nerede o organizasyonda yer alan diğer müzikçiler,
popçular? O insanların bir tavrı yok mu? Olmayacak mı? Yalınkılıç
olarak yalnız kalsam da hâlâ yapacak birçok şeyim var, onu
unutmasınlar, peşindeyim bu işin...
- Sence sebep siyasi miydi?
Sebep muhtemelen birilerinin korkusu! Yukarıdan bir emir gelmişliği
filan yok. Hatta, ben, yukarının bu olaylardan artık rahatsızlık
duyduğu duyumlarını aldım. Şu anda amacım, benimle ilgili bu yanlış
algıyı değiştirmek. Bunun için de dostluk elimi tekrar uzatıyorum.
Çünkü bu algı yanlış arkadaş! Külliyen yanlış! Övündüğüm için değil
ama ben kendi dalında, dünyanın her yerinde tanınan, saygın ve özel
bir yere gelebilmiş bir Türk sanatçısıyım. Bana bunu yapmasınlar
istiyorum. Yıllardır anlatamıyorum. Bu oyun artık bitsin! Yanlış
siyasi algılara kurban olmasın müzik, sanat, insanlık... Yeter!
Güzel ülkemde sanatımı icra ederek yaşamak
istiyorum
- Yazdığın metin olağanüstü güzeldi: “Ülkemde, sanatımı icra ederek
yaşamak istiyorum...” Duygulanmamaya ve sonunda kadar sana hak
vermemeye olanak yok... Nasıl tepkiler aldın?
Çok iyi tepkiler aldım. Gerçekten de ben sadece müziğimi yapmak
istiyorum. Engellenmeden. Bu kadar basit. Hiçbir siyasete araç
olmadan, sanatımı çok sevdiğim memleketimde de icra etmek
istiyorum. Sadece bu. Daha fazla istediğim hiç bir şey yok... Çok
şey mi istiyorum?