"KOMŞUDA PİŞER BİZE DE DÜŞER, MÜJDE BASIN AFFI GELİYOR!"
"Müjde Basın Affı geliyor! 'Bu da nereden çıktı?' diyeceksiniz? Üzümü yiyin, bağını sormayın"
Müjde, af geliyor
Eskiler “dideler ruşen” derlermiş, yani, gözünüz aydın...
Bu ortamda “gözünüz aydın” denilecek ne var ki!
Kötümser olursanız yok tabii, lakin yarım bardak suya bakıp yorumlasanıza...
İyimser, bardağa bakıp “yarıya kadar dolu” dermiş, kötümser ise “yarısı boş” diye münafıklık yaparmış...
Neyse, şimdi biz de müjdeyle katılalım, “Basın Affı” geliyor!
“Bu da nereden çıktı?” diyeceksiniz?
Üzümü yiyin, bağını sormayın, hem bağın, kimin bağı olduğu da belli...
* * *
Biliyorsunuz, özellikle “Ergenekon davası” başladığından bu yana herkes, her bulduğu şeyi yazıyor, kimse “Niçin yazdın, neden yazdın, cezasını bilmiyor musun?” demiyor...
Hiç bilinmez olur mu?
Yaygın deyimle haberlerin kaynağı “servis”miş...
Servis kim, niçin vermiş?
Servisin kim olduğunu karıştırmayın, “servis edilen” belgeler soruşturma dosyasında olduğuna göre...
Peki, bu suç değil mi?
Kanun maddesi açık:
“Hazırlık soruşturmasının başlamasından takipsizlik kararı verilmesine veya kamu davasının açılmasına kadar geçen süre içerisinde, cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme işlemlerinin ve soruşturma ile ilgili diğer belgelerin içeriğini yayımlayan kimse, iki milyar liradan elli milyar liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılır. Bu ceza, bölgesel süreli yayınlarda on milyar liradan, yaygın süreli yayınlarda yirmi milyar liradan az olamaz.
Görülmekte olan bir dava kesin kararla sonuçlanıncaya kadar, bu dava ile ilgili hâkim veya mahkeme işlemleri hakkında mütalaa yayımlayan kişiler hakkında da birinci fıkrada yer alan cezalar uygulanır.”
Eee nasıl oluyor bu iş?
Kanun böyle diyorsa, bu suçu işleyenlere soruşturma açılmaz mı?
Hiç açılmaz olur mu?
Savcılık “Bunun hesabını ver!” demez mi?
Hiç demez olur mu?
* * *
5 bin soruşturma açılmış, Zaman, Taraf, Bugün, Star ve Vakit gazetelerine açılan soruşturma sayısı 3 bin 500’ü bulmuş... (x)
Şimdi ne olacak?
Bunun bir çaresi olmalı...
“Zaman” gazetesinin geçen salı günkü haberi şöyle başlıyordu:
“Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ilgili haberlerinden dolayı, yargı kıskacına alınan gazetecilere müjdeyi verdi.”
Aman ne güzel! Kim sevinmez...
* * *
Haber aynen şöyle:
“Bakan Ergin, hazırlanan tasarının Başbakanlığa sevk edildiğini açıkladı. Ergin düzenlemenin seçimlerden önce yasalaşmasını hedeflediklerini söyledi. Ergin’in verdiği bilgiye göre tasarıda basın mensuplarının en çok soruşturma geçirdiği TCK’nın 134, 285 ve 288. maddelerinde değişiklik öngörülüyor. Söz konusu maddeler soruşturmanın gizliliğini ihlal ve adil yargılanmayı engellemeye teşebbüs suçlarını içeriyor. Düzenleme ile kamu yararı açısından haber sınırları içinde kalmak suç oluşturmaz, hükmü getiriliyor. Bu durumda basın mensuplarının bir soruşturmaya ait verdikleri bilgiler kamuyu bilgilendirecek düzeyde ise suç oluşturmayacak.”(x)
Şimdi gelin de sevinmeyin bakalım, iktidardan yana olduklarını bilmeyen kalmayan gazetelerin sorumluları biraz nefes alsınlar, diğerleri de komşuda pişer desinler...
Diyeceksiniz, karşı mı çıkıyorsun?
Haşa, hiç karşı çıkılır mı, az bile...
Hâlâ yargı ile siyaset arasında ilişki olduğunu söyleyecek değiliz herhalde...
Varsın Silivri’deki gazeteciler hücreye atılsın...
Ne gam!
Hasan PULUR / MİLLİYET