20 Tem 2011 09:53 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:35

KOCA KARA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI'NIN GÜCÜ, BİR YAZARA MI YETİYOR? CAN ATAKLI İSYAN ETTİ!

Vatan Gazetesi yazarı Can Ataklı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın kendisini hedef alan açıklamasına isyan etti.

Vatan yazarı Can Ataklı’dan Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na ’açıklama’ tepkisi geldi. Ataklı, KKK tarafından yapılan açıklamada isim verilmeden eleştirilmişti.

İşte Vatan yazarı Can Ataklı’nın bugünkü köşe yazısı...

Allah aşkına çatacak bula bula beni mi buldunuz?

Öğle üzeri gazeteye geldim, yazı için hazırlık yaparken internet sitelerini geziyordum. Birden bir başlıkla irkildim. “Kara Kuvveteri Komutanlığı Can Ataklı’ya cevap verdi.”

Merakla okudum. Açıklama adımı vermeden beni hedef alıyor. Şaşırmadım desem yalan olur. Neler hissettiğimi yazacağım ama önce KKK’nın internet sitesinde yer alan açıklamayı birlikte okuyalım;

“14 Temmuz 2011, Perşembe, saat 19.00’da bir TV kanalında bir sunucu, bir gazeteci ile Diyarbakır’da 13 askerin şehit olması konusunda röportaj yapmıştır.

Sunucu olayın öğrenilmesinden sonra bölgeye hareket edenler içerisinde ilkinin Kara Kuvvetleri Komutanı olduğunu söyleyerek, bölgeye giden diğer yetkili isimleri de belirtmiştir. Bunun üzerine gazeteci; ‘Bunlar da bana artık çok hakiki gelmiyor. Yani orada bir olay olmuş, efendim Kara Kuvvetleri Komutanı koştu. Ne oluyor yani? Koşunca oraya ne oluyor? Gidince ne oluyor, ne yapıyorlar? Nereye gidiyor ya, bir şey diyeceğim artık bunları da konuşalım o zaman. Yani Kara Kuvvetleri Komutanı atladı gitti, kardeşim 13 asker ölürken sen neredeydin ya? Bana önce bunun hesabını ver, oraya koştuk gittik ne yapalım yani, ha oradasın ha buradasın ne fark eder?’ şeklinde beyanda bulunmuştur.

Böyle acı bir olayın hemen sonrasında, olayın oluş şeklini bilmeden, sıralı Komutanların görev ve sorumluluklarını hiç düşünmeden, olayın acısı ve üzüntüsüyle sarf edilen bu sözler son derece yersiz, basit ve anlamsızdır.

Milletçe üzüntü duyduğumuz bu olayda; daha basiretli, sağduyulu ve soğukkanlı olunması gerekir.”

Şimdi olayı kendi açımdan anlatayım. Belirtilen tarih ve saatte TV8’de Gökmen Karadağ’ın konuğu idim, diğer konuk da Fuat Uğur’du. Başta şike olmak üzere yemin krizi ve BDP’nin boykotu konusunu tartışacaktık. Program başladı, ben gülerek şike konusuna girdim ki, Gökmen Karadağ’ın yüzünün asıldığını ve karşıdaki monitöre takılıp kaldığını fark ettim.

Doğal olarak ben de dönüp monitöre baktım ki “Diyarbakır’da 13 asker şehit” yazıyordu. Beynimden kaynar suların aktığını hissettim o an.

Karadağ “Bu durumda yayın akışımızı artık bu olaya göre değiştirmek zorundayız” dedi ve biz artık Güneydoğu terörünü konuşmaya başladık.

Program saat 19.00’da bitecekti. 20.00’deki Ana Haber’e kadar ise “Komedi Dükkanı” programı varmış. Kanal yönetimi 13 asker anısına komedi programını kaldırma kararı almış, Gökmen Karadağ “Bir saat daha kalabilir misiniz?” dedi. Kaldık tabii ve yine terörü konuştuk.

Bu program sırasında “hiç kimsenin açık konuşmadığını, her kesimin kendi açısından siyaset yaptığını, ama ortaya bir şey konamadığını, bu yüzden nice canlar kaybettiğimizi” büyük bir heyecanla anlattım.

Karadağ program akışı içinde gelen bilgileri de veriyordu ve bunlardan biri de Kara Kuvvetleri Komutanı’nın olay yerine gideceği idi. O sırada zaten hiç hazırlıklı olmadığımız bir konuda üstelik iki saat konuşuyoruz, çok üzüntülü ve heyecanlıyım, bu haberi duyunca aynı heyecanla ve tepkisel olarak “Gidecek de ne olacak” dedim. Diğer sözlerimin bir bölümü zaten açıklamada var tekrarlamaya gerek yok.

Elbette böyle bir olayda komutan da, devlet yetkilileri de kalkıp giderler. Ben orada ironi yapmaya çalıştım, öfke ve heyecanımı dile getirdim ki milyonlarca kişinin de aynı duygular içinde olduğuna inanıyorum.

Gelelim KKK’nın bana yönelik açılamasına tekrar. Bu KKK “askerimizi kendi ordumuz öldürdü” haberleri yayılırken, üstelik geriye gidip pekçok olay için aynı söylem dile getirilirken ağzını açtı mı?

Astsubayından generaline birçok TSK mensubu ite kaka tutuklanıp götürülürken, bu kişiler haklarındaki iddiaları tek tek çürütürken ama tutuklulukları devam ederken ağzını açtı mı?

Hemen her gün Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik ağır hakaretler yapılırken, bir karakoldaki kötü muamele bile darbe yapmaya kalkışmak olarak tanımlanırken ağzını açtı mı?

Yani koca KKK’nın gücü, tek başına kendi fikir ve görüşlerini yazan, inandığını, doğru bildiğini söyleyen bir yazara mı yetiyor yani?

Hiç ciddiye bile almadım ama KKK adına üzüldüm.

Devlet, telefon dinleyip maç kurtaracağına, PKK telsizlerini dinleyip CAN kurtarsın!