09 Mayıs 2016 16:31 Son Güncelleme: 20 Kas 2018 08:53

"KKTC’nin Türk Dış Siyasetindeki Yeri ve Önemi" paneli

- KKTC 3. Cumhurbaşkanı Eroğlu:"İnşallah Rumların aklı başına gelir. Dış dünya Rumları ve Yunanlıları bu kadar şımartmaktan vazgeçer, gerçekleri onlar da bilirler, kabullenirler. Aksi takdirde Kıbrıs’ta hiçbir zaman anlaşma olmaz""Bir taraftan müzakereler sürerken diğer taraftan başka devletlerle...

İSTANBUL (AA) - KKTC 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, "İnşallah Rumların aklı başına gelir. Dış dünya Rumları ve Yunanlıları bu kadar şımartmaktan vazgeçer, gerçekleri onlar da bilirler, kabullenirler, Yunanistan’a ve Rum tarafına da kabullendirirler. Aksi takdirde Kıbrıs’ta hiçbir zaman anlaşma olmaz." dedi.

Eroğlu, İstanbul Arel Üniversitesinde düzenlenen “KKTC’nin Türk Dış Siyasetindeki Yeri ve Önemi” konulu panelde yaptığı konuşmada, Türk halkının Kıbrıs sorununu bilmesinin, en büyük güvenceleri olduğunu, ana vatansız KKTC'nin olamayacağını söyledi.

Türkiye'nin ekonomik çıkarları ve terörizmle mücadele yönünden Kıbrıs'ın önemli olduğunu vurgulayan Eroğlu, Türkiye'nin KKTC'de silahlı gücünün bulunduğunu hatırlattı.

- "Rumların anlaşma niyeti yok"

Derviş Eroğlu, Kıbrıs konusunda 1968 yılından itibaren Rum kesimiyle birçok kez görüşme yapıldığını hatırlatarak, şunları söyledi:

"Beni çözüme karşı gösterenler vardı. Muhalifler, 'Eroğlu anlaşma istemez' sözlerini dünyaya yaydılar. Nikos Anastasiadis'le son yaptığım görüşmede ortak açıklama metni yaptık. Bu metin, asıl uzlaşıya giden bir yol haritası gibiydi. Ama maalesef Rumların şu ana kadar anlaşma metni imzalama noktasına geldiğini söyleyemem. Rumların anlaşma niyeti yok. Kıbrıs konusunun tartışılmayan, görüşülmeyen tarafı kalmamıştır. Ben Rum'un ne istediğini biliyorum, Rum benim ne istediğimi biliyor. Mühim olan birbirimizin isteklerine ama bu anlaşmaya zarar vermeyecek şekilde karşılıklı anlayış göstermektir. Rum ne istiyor? Rum 1974 öncesine dönmemizi istiyor. Bir Türk askeri kalmayacak şekilde Türkiye’nin Kıbrıs’tan ayrılmasını ve garanti sisteminin kalkmasını istiyor. Türkiye’den gelen ve vatandaşımız olan insanlarımızın, geri gönderilmesini istiyor."

Eroğlu, 1975 yılında yapılan nüfus mübadelesi anlaşmasıyla güneyde kalan Türklerin kuzeye, kuzeyde kalan Rumların güneye gittiğini anlattı.

Bu anlaşmayla amacın, kuzeyden gelen Rumların Türklerin bıraktığı evlere, güneyden gelen Türklerin ise Rumların bıraktığı evlere yerleşmesi olduğunu ifade eden Eroğlu, “Bu anlaşma 1974’ün hemen sonrasında olabilirdi ama şimdi aradan 40 yıl geçmiştir. 40 yıldan beri bu insanlar bu topraklara yerleşmiştir. Şimdi sen diyorsun ki ‘herkes yerli yerine’. Bu mümkün değildir. Böyle bir anlaşmanın yaşaması, yaşatılması da mümkün değildir. Çünkü sen bugüne kadar olan bütün kazanımları ortadan kaldırıyorsun, alışılmış bir hayat, ekonomik bir yaşam şekli vardır. Onları tekrar sıfırlıyorsun. Sonra diyorsun ‘gelin bu anlaşmaya imza koyalım’. Bu mümkün değil. " ifadelerini kullandı.

- "Onların tek istediği, görüşmeler devam etsin, Kıbrıs’ta kavga olmasın"

Kıbrıs Rum kesiminin anlaşma niyeti olmadığını ifade eden Eroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Niye? 4 Mart 1964’de Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 186 sayılı kararı vardır. Orada, Kıbrıs’a barış askeri gönderilecek diye, Kıbrıs Cumhuriyeti olarak Rumlar kabul edilmiştir. Ama 'bu geçici bir karardır' dediler. Sonra bir baktık ki Rumlar Avrupa Birliği’ne girmişler. Hem BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı karar ile BM’nin üyesi, hem AB üyesi. İşte Rum’un en büyük uzlaşmazlık nedenlerinden biri bu. Bir anlaşmaya ihtiyacı yoktur. Bizi ise bir anlaşmaya muhtaç olarak görmektedir. Maalesef içimizdeki bazı siyasi partiler de ‘anlaşmaya mecbur olan biziz’ şeklinde konuşmalar yapmaktadır.”

AB’nin menfaati Doğu Akdeniz’de olduğu için Rumları AB üyeliğine aldığını, ABD’nin İngiltere ile Kıbrıs’ı zaten üs olarak kullandığını ve Büyük Ortadoğu Projesi adı altında Müslümanları birbirine kırdırdığını dile getiren Eroğlu, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla onlar rahat. Onların tek istediği, görüşmeler devam etsin, Kıbrıs’ta kavga olmasın. İsterse 100 sene de bu görüşmeler devam etsin. Görüşmelerin uzaması, bazen psikolojik sorunlar da yaratıyor. Bir anlaşmaya varılıyor şeklinde düşünüyor insanlar ama görüşülüyor, görüşülüyor bir anlaşmaya varılamıyor. Kıbrıs’ın sahillerinde doğalgaz çıktı. Teklif yaptım Cumhurbaşkanıyken, gelin bu doğalgazı beraber çıkaralım dedim. BM Genel Sekreteri başkanlığında bir Türk, bir de Rum'dan oluşan komite kuralım, doğalgazdan elde edilecek geliri, bir bankaya yatıralım. Anlaşmadan sonra ortaya çıkacak masraflar için kullanalım. Ona da hayır dedirler. Şimdi hem müzakereler devam ediyor, hem İsrail ile Yunanistan ve Kıbrıs askeri (Rumlar) tatbikatlar yapıyor. "

- "Müzakere masasına düşecek bir bomba olacak"

Enerji konusunda, Kıbrıs sahillerinden çıkan doğalgazın, Türkiye üzerinden Avrupa’ya pazarlanması önerisinin Rumlar tarafından reddedildiğini anlatan Eroğlu, şunları kaydetti:

"İsrail ve Mısır ile Girit üzerinden Yunanistan’a pazarlama çalışmaları yapıyorlar. Bir taraftan müzakereler sürerken diğer taraftan başka devletlerle anlaşmalar yapıyorlar. Eylül - ekim ayında, bir anlaşma daha yapacaklar doğalgaz çıkarmak için. Bu da müzakere masasına düşecek bir bomba olacak. Bu müzakereler devam ediyor. Bir anlaşma olacak mı diye soracak olursanız? Ben anlaşma olacağına şu anda inanmış değilim. Anlaşma olmasını ister misiniz? Diye sorarsanız anlaşma olmasını isterim ama Kıbrıs Türk halkına 1974 öncesi yaşatılanları, yaşatmayacak bir anlaşma yani Kıbrıs Türk halkının yarınını, bugünden daha iyi yapacak bir anlaşma. Bunun dışında yapılacak bir anlaşma Kıbrıs Türk halkının hayrına olmaz. Kıbrıs Türk halkının o topraklarda barınmasını değil, ayrılmasını sağlayacak bir anlaşma olur. İnşallah Rumların aklı başına gelir. Dış dünya Rumları ve Yunanlıları bu kadar şımartmaktan vazgeçer, gerçekleri onlar da bilirler, kabullenirler, Yunanistan’a ve Rum tarafına da kabullendirirler. Aksi takdirde Kıbrıs’ta hiçbir zaman anlaşma olmaz."