22 Ağu 2010 09:14
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:34
''KİTAP BAŞTAN SONA...'' HANEFİ AVCI'NIN KİTABINI OKUYAN AHMET HAKAN'IN YORUMU NE OLDU?
Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan bugünkü yazısında Hanefi Avcı'nın ortalığı karıştıran, büyük yankı uyandıran kitabını anlattı.
Hanefi Avcı ve kasabanın sırrı
HANEFİ Avcı’nın ortalığı karıştıran, büyük yankı uyandıran kitabını aldım...
Okuyorum...
Okuyanların yaptığı özetlere bakıyorum...
Gazetelere yansıyan “bomba iddialar” başlıklı bölümlerin altını çiziyorum.
Sonuçta Hanefi Avcı’nın söyledikleri aşağı yukarı şunlardır:
- “Türkiye’yi artık Fethullah Gülen cemaati yönetiyor...”
- “Her tarafa sızmış durumdalar...”
- “Polisi ele geçirdiler...”
- “Yargıyı ele geçirdiler...”
- “Türkiye bir cemaat ülkesi haline geldi...”
- “Ergenekon cemaat işi...”
- “Baykal’ın kasedi cemaat işi...”
* * *
Bunlar “yeni”, “hiç bilinmeyen”, “bu zamana kadar hiç duyulmamış” şeyler değil.
Cepheleşmiş Türkiye’de, epey süredir bir tarafın inandıkları ve inanmak istedikleri türden iddialar...
Açık söyleyeyim:
Bazen öyle gelişmeler oluyor ki, ben de bu türden bir kuşku denizinin içinde buluyorum kendimi.
Ama yine de “Her taşın arkasında cemaat var” yaklaşımının kolaycılığına kendimi teslim etmek istemiyorum.
Daha doğrusu bu tür “kestirme” yaklaşımların hiçbir sorunu çözmediğine, çözemeyeceğine inanıyorum.
İşte bu nedenle Hanefi Avcı’nın kitabına can simidi gibi sarıldım.
Ondan kuşkuları dağıtmasını, olayı somutlaştırmasını bekledim.
Fakat ne yazık ki...
Hanefi Avcı’nın kitabı, ne “kasabanın sırrı”nı açığa çıkarmayı sağlıyor, ne de bir “şehir efsanesi”ni somut gerçeğe dönüştürebiliyor.
Kitap baştan sona...
İnançlar, kanaatler, kanılar, sanmalar üzerine kurulmuş...
Somut tek bir suçlama, tek bir delil, tek bir kanıt, tek bir isim yok.
* * *
Hanefi Avcı, bizdeki “Sanıktan delile gidilir” anlayışını “Delilden sanığa gidilir” anlayışıyla değiştirmek için çaba sarf etmiş değerli bir polis şefidir.
Keşke aynı yöntemi, kitabında da deneseydi de, “sonuçtan delile gitmek” yerine “delilden sonuca gitme” anlayışına sadık kalabilseydi.
Yani “Her taşın altında cemaat var” tezine uygun kanaatler ve iddiaları bulmak için çırpınacağına...
Önce kanıtlar ve delilleri bulsa, sonra da “Her taşın altında cemaat var” yargısına ulaşsaydı...
Çok daha inandırıcı, çok daha ikna edici ve çok daha hayırlı bir hizmet yapmış olurdu...
Ahmet Hakan/Hürriyet
HANEFİ Avcı’nın ortalığı karıştıran, büyük yankı uyandıran kitabını aldım...
Okuyorum...
Okuyanların yaptığı özetlere bakıyorum...
Gazetelere yansıyan “bomba iddialar” başlıklı bölümlerin altını çiziyorum.
Sonuçta Hanefi Avcı’nın söyledikleri aşağı yukarı şunlardır:
- “Türkiye’yi artık Fethullah Gülen cemaati yönetiyor...”
- “Her tarafa sızmış durumdalar...”
- “Polisi ele geçirdiler...”
- “Yargıyı ele geçirdiler...”
- “Türkiye bir cemaat ülkesi haline geldi...”
- “Ergenekon cemaat işi...”
- “Baykal’ın kasedi cemaat işi...”
* * *
Bunlar “yeni”, “hiç bilinmeyen”, “bu zamana kadar hiç duyulmamış” şeyler değil.
Cepheleşmiş Türkiye’de, epey süredir bir tarafın inandıkları ve inanmak istedikleri türden iddialar...
Açık söyleyeyim:
Bazen öyle gelişmeler oluyor ki, ben de bu türden bir kuşku denizinin içinde buluyorum kendimi.
Ama yine de “Her taşın arkasında cemaat var” yaklaşımının kolaycılığına kendimi teslim etmek istemiyorum.
Daha doğrusu bu tür “kestirme” yaklaşımların hiçbir sorunu çözmediğine, çözemeyeceğine inanıyorum.
İşte bu nedenle Hanefi Avcı’nın kitabına can simidi gibi sarıldım.
Ondan kuşkuları dağıtmasını, olayı somutlaştırmasını bekledim.
Fakat ne yazık ki...
Hanefi Avcı’nın kitabı, ne “kasabanın sırrı”nı açığa çıkarmayı sağlıyor, ne de bir “şehir efsanesi”ni somut gerçeğe dönüştürebiliyor.
Kitap baştan sona...
İnançlar, kanaatler, kanılar, sanmalar üzerine kurulmuş...
Somut tek bir suçlama, tek bir delil, tek bir kanıt, tek bir isim yok.
* * *
Hanefi Avcı, bizdeki “Sanıktan delile gidilir” anlayışını “Delilden sanığa gidilir” anlayışıyla değiştirmek için çaba sarf etmiş değerli bir polis şefidir.
Keşke aynı yöntemi, kitabında da deneseydi de, “sonuçtan delile gitmek” yerine “delilden sonuca gitme” anlayışına sadık kalabilseydi.
Yani “Her taşın altında cemaat var” tezine uygun kanaatler ve iddiaları bulmak için çırpınacağına...
Önce kanıtlar ve delilleri bulsa, sonra da “Her taşın altında cemaat var” yargısına ulaşsaydı...
Çok daha inandırıcı, çok daha ikna edici ve çok daha hayırlı bir hizmet yapmış olurdu...
Ahmet Hakan/Hürriyet